(Görüntülü) Kız kardeşine tecavüz iddiasıyla tutuklandı, ölen bebeğin mezarı kayboldu, DNA yapılmadı

Selda Hatun TAN/İZMİT(Kocaeli), (DHA) - KOCAELİ\'nde 26 yıl önce rahatsızlandığı için götürüldüğü hastanede 6 aylık hamile olduğu ortaya çıkan ve o tarihte 17 yaşında olan N.A.\'nın, tecavüz suçundan 14 yıl 7 aydır cezaevinde yatan öz ağabeyi, yargılanmanın yenilenmesini istiyor. 2 ay sonra cezasını tamamlayarak tahliye olacak olan ağabey, kardeşine tecavüz edenin kendisi olmadığını savunarak, doğduktan 2 ay sonra ölen bebeğin mezarının bulunup DNA testi yapılması ve davanın yeniden görülmesi için savcılığa başvurdu. Ağabeyin avukatı, \"Bu bir onur mücadelesi, cezaevinden başı dik çıkmak istiyor\" dedi.Kocaeli\'nin Gölcük ilçesinde 1992 yılının Eylül ayında 17 yaşında olan zihinsel engelli N.A., evde hastalandı. Ailesi tarafından hastaneye götürülen N.A.\'nın 6 aylık hamile olduğu ortaya çıktı. Doktorlar durumu hemen jandarmaya bildirdi. Başlatılan soruşturmada N.A.\'nın hamile olduğunu öğrenen ailesine, amcasının oğulları olan Ş.A., S.A. ve N.A.\'nın adını verdiği, ailenin de kardeşlerden birine kızlarıyla evlenmesi için baskı kurduğu ortaya çıktı. Ancak soruşturma sürerken N.A. tek başına jandarma karakoluna giderek kendisine ağabeyinin tecavüz ettiğini öne sürdüAĞABEY GÖZATINA ALINDIAğabey D.A. jandarma tarafından gözaltına alındı. D.A. ifadesine suçlamayı kabul etmeyerek, \"Geceleri evde, gündüz işteyim.7 ay öncesine kadar ineklerimiz vardı, bunları kardeşim N.A. otlatmaya götürürdü. Ablam gelin gidince, N.A.\'yı yemek yapması için evde tutmaya başladık. İnekleri de sattık. N.\'nin hamile olduğunu bir ay önce öğrendim. Kardeşim, hamile olduğunu öğrendiğimde, bunu kendisine yapanların amcamın çocukları olduğunu söyledi. Onlar ise kabul etmedi. Çocuğun babasını bulamayınca kendisine babam ve ağabeyim ile birlikte ilaç içirdik. Fakat çocuk düşmedi. Kendisi şu an 7 aylık hamile. Kız kardeşime nasıl tecavüz ederim?\" dedi.\"İLK İFADEMİ BASKIYLA VERDİM, OLAYI YAPANLAR AMCAMIN ÇOCUKLARI\"D.A. tutuklanırken olayla ilgili olarak 24 Eylül 1992 tarihinde Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi\'nde dava açıldı. \"Reşit bulunmayan fiile mukavemet, akli dengesi bozuk mağdurun ırzına geçmek ve devamlı cinsel ilişkide bulunmak\" suçundan açılan davada amca çocukları N.A., Ş.A. ve S.A. da tutuksuz sanık olarak yer aldı. Davanın 26 Ekim 1992 günü görülen ilk duruşmasında N.A. jandarmadaki ifadelerini baskı altında verdiğini öne sürerek, kendisine tecavüz edenin ağabeyi olmadığını savundu. N.A. korkutulduğu için bu yönde ifade verdiğini belirterek, \"Bana Ş.A. tecavüz etti. S.A. ve N.A. da ayrı ayrı zamanlarda rızamla benimle birlikte oldu. Beni korkuttukları için \'ağabeyim yaptı\' dedim. Ağabeyimden şikayetçi değilim, üç sanıktan şikayetçiyim. Jandarmadaki ifademi amcalarım verdirtti\" dedi. Ağabey D.A. da \"Amcamın çocukları kardeşimi korkutmuş, bu nedenle bana iftira atmıştır. Suçsuzum\" diye konuştu.DNA TESTİ İÇİN ÖRNEK ALINAMADIDuruşma sonunda ağabey tahliye edilirken, 4 sanık ve doğacak bebekten DNA örneği alınmasına ve N.A.\'nın akli dengesinin yerinde olup olmadığının belirlenmesine karar verildi. Ancak tutuksuz sanıklar, DNA örneği alınması için Adli Tıp Kurumu\'na gitmedi. Dava dosyasına sanıklar ile ilgili olarak \'Maddi durumları olmadığından Adli Tıp Kuruma gidemediği\', \'Adreslerinde bulunamadığı\' şeklinde tutanaklar girdi.BEBEK 2 AYLIKKEN ÖLDÜDava sürerken N.A. bir kız bebek dünyaya getirdi. Bebek 2 aylık iken 3 Ocak 1993 tarihinde zatürreden öldü. Bebek, Gölcük Mezarlığı\'na defnedildi. Mahkeme bebeğin ölümünü şüpheli buldu. Bebeğin mezarının açılarak, otopsi yapılması istendi. Mezarı açılan bebeğe Adli Tıp Kurumu\'nda otopsi yapıldı. Ölümün zatürreye bağlı olduğu kesinlik kazandı.10 YIL SONRA KARAR VERİLDİYaklaşık 10 yıl devam eden davada 31 Mayıs 2002 yılında karar verildi. Mahkeme heyeti \"Mağdura küçük yaştan beri ağabeyi D.A.\'nın cinsel istismarda bulunduğunu, hamile bıraktığını, babasının olayı gizlemeye çalıştığını, N.\'ye tehdit ile amca çocuklarının adını verdirdiğini\" belirterek, D.A.\'yı 14 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırdı.AĞABEY TUTUKLANDIYargıtay cezayı onadı ve D.A. 2005 yılı Mayıs ayında tutuklanarak, yeniden cezaevine konuldu. 2009 yılında ise şartlı tahliye ile salıverildi. Ağabey D.A. 2009 yılında \'Tarihi eserlerin korunması kanuna muhalefet\' suçundan ceza alınca bir kez daha tutuklandı. Şartlı tahliye hakkını da kaybederek, üçüncü kez cezaevine gönderildi. Cezasının bitmesine 2 ay kalan ağabey, D.A. kardeşine tecavüz ettiği suçlamasının iftira olduğunu savumanaya devam ediyor. Ağabey, kardeşinin bebeğininin mezarının bulunarak, DNA örneği alınması ve yargılamanın yeniden yapılması için kolları sıvadı.AVUKAT TAN: BEBEĞİN CESEDİNE DNA YAPILSIND.A.\'nın avukatı Ozan Kutay Tan, davanın yeniden açılması ve bebekten DNA alınarak yeniden değerlendirilme yapılması için tüm yargı yollarını denediklerini belirterek, şunları söyledi:\"Mağdur müvekkilimin öz kardeşi. Diğer sanıklar da mağdurun amcasının çocukları. O dönemsavcılık tarafından DNA testi yapılması talep edilmiş. Mahkeme de bu yönde ayrı ayrı kararlar alıyor. Ancak o dönemki jandarma tarafından, bölgenin de köy ortamı olmasından kaynaklı, hukukun kabul edemeyeceği durumlar gerekçe gösterilerek DNA testi gerçekleştirilmiyor. Bebek doğduktan 2 ay sonra ölüyor. Mezarından çıkarılıp otopsi yapıldıktan sonra tekrar gömülüyor. Problem de burada başlıyor. Nerede olduğu, nereye gömüldüğü bilinmiyor. Bununla alakalı resmi evrak da bulamadık. Tüm gayretimiz müvekkilimin haklarını kullanması için. Ceza yargılamasında şüphenin ortadan kalkması gerekiyor. Bu şüphenin ortadan kalkması için de DNA testinin yapılmış olması gerekiyor. DNA testinin yapılmasının ardından gerçek sanıklar ortaya çıkar. Biz gerçek suçluların ortaya çıkmasını istiyoruz.\"MÜVEKKİLİMİN TEK DERDİ YAPILACAK ARAŞTIRMALARLA KENDİNİ ARINDIRMAK\"Öncelikle bebeğin mezarının bulunmasını istediklerini belirten avukat Tan, \"Bu bebeğin bulunmasını ve müvekkilimizle birlikte diğer sanıklara da DNA testinin yapılmasını istiyoruz. Diğer sanıklar beraat etmiş durumda, müvekkilim ise bu suçtan halen cezaevinde. Müvekkilimin tek derdi alnı açık başı dik bir şekilde dışarıda yürüyebilmek, gezebilmek. Hayatını bu suçla devam ettirmek istemiyor. Zaten cezasını tamamlama noktasında. Bu bir onur mücadelesi\" dedi