(Görüntülü) 'Tarımsal sulamada, yılda 20 milyar metreküp su israf ediliyor'

Tahsin AYDIN/BURSA, (DHA) – ONDOKUZ Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yusuf Demir, tarımsal sulamada yaklaşık yıllık 33 milyar metreküp su kullanıldığını belirterek, \"Bu rakamın 20 milyar metreküpünü israf ediyoruz\" dedi.Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde tarımsal eğitim ve öğretimin 173’üncü yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlandı. Etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Yüce, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Bilgili, BUÜ Genel Sekreteri Kemal Demirel, Tarım A.Ş. Genel Müdürü Fetullah Bingül, akademik odalar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, ziraat mühendisleri ile öğrenciler katıldı. Programa onur konuğu olarak katılan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir ise ‘İklim Değişikliği, İnsan ve Su’ konulu sunum yaptı.TARIMDA 40 YILDA YÜZDE 40 ARTIŞTarımın dünyada vazgeçilemez bir sektör olduğuna dikkat çeken Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Bilgili, tarımın, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişiminde önemli görevler üstlendiğine vurgu yaptı. Tarım dış ticaretinin son yıllarda artış gösterdiğini belirten Bilgili, “Geçen süreç içerisinde ülke nüfusumuz yaklaşık 6 katı artış göstermiştir. Türkiye’deki kentleşme oranı yüzde 25 iken bugün bu oran tam tersi seviyelere gelmiştir. Boşalmış köyler ve terk edilmiş arazilerin önüne geçebilmek için, tarımsal üretim bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Son 40 yılda tarım dış ticareti küresel bazda yüzde 40 artış göstermiştir. Ülkemizde de benzer artışlar yaşanmıştır. Tarımsal anlamda da sulamaya açılacak ekstra tarım alanları bulunmaktadır. Dolayısıyla su tüketimimiz tarımsal anlamda daha da artacak. Tarımsal alanda istihdam edilen kırsal nüfus yüzde 40’lar civarındaydı. Şu an bu nüfus yüzde 20’lere kadar düştü. Köyler boşaltıldı. Genç nüfus şehirlere geldi. Dolayısıyla tarım yapılacak alanlarda tarımsal üretim daha sınırlı yapılmakta. Bunun önüne geçilebilmesi için bazı teşviklerin verilmesi, devlet eliyle bazı cazip politikaların hayata geçmesi gerekiyor” dedi.\'TARIMDA DOĞRU SULAMA YAPILMIYOR\'Programın onur konuğu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yusuf Demir, \'İklim Değişikliği, İnsan ve Su’ konulu sunumunda ise Türkiye’nin mevcut su miktarları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Küresel ısınma ve su kirliliğinin iki ana sebebi üzerinde açıklama yapan Demir, “Birincisi uzun yıllara bağlı olarak kendiliğinden gelişen ve yaşanan bir süreç. İkincisi ise insan faktörünün etkilemesi. İnsanın doğaya, çevreye olan etkilerle bizim çevremizi ve sürdürülebilir yaşamımızı değerlendirmemize bağlı olarak götürdüğümüz bir süreçtir. Hepimiz görüyoruz ki bugün maalesef elimizdeki ana kaynak olan su ve toprağı yok etmek için yoğun bir mücadele içerisindeyiz. Eğer biz bir avuç toprağı geri kazanamıyorsak onun kıymetini bilmemiz lazım. Bir damla suyun da bir yaşam olduğunun bilincinde olmamız lazım. Suyun dünyada çok önemli 2 özelliği var. Biri bütün kainattaki enerjiyi depolayabilen tek ana madde olması. İkincisi ise bütün kainattaki taşıyıcı ana tek madde. Bir canlının vücudundaki tek bir zerreyi su olmadan bir noktadan başka bir noktaya taşımamız mümkün değil. Türkiye’nin 112 milyar metreküp suyu var. Bunun 45 milyar metreküpünü bugün kullanıyoruz. 33 milyar metreküpünü de tarımda kullanıyoruz. Tarımda kullandığımız suyun yaklaşık 20 milyar metreküpünü israf ediyoruz. Çok büyük bir israfımız var. Doğru sulama yapmıyoruz, doğru su kullanmıyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin su fakirliği sınırında bir ülke olduğunu dile getiren Yusuf Demir şunları söyledi:\'SU FAKİRLİĞİ SINIRINDAYIZ\'“Bir ülkenin su zengini olabilmesi için kişi başı 8 bin metreküp suyunun olması lazım. Şu anda Türkiye’deki kişi başı su varlığımız bin 300 metreküp civarında. Bu hızla devam ederse önümüzdeki 20 yıl içerisinde bin metreküpün altına düşecek. Nüfus arttığı için kullanım da artıyor. Dolayısıyla su fakirliği sınırında olan bir ülkeyiz. Bu da bölgelere göre değişiyor. Dolayısıyla gelecekte su fakirliği sınırında olduğumuzu bilmemiz lazım. Mevcut suyumuzu kirletmeden doğru kullanmamız lazım. Bunu alışkanlık haline getirmemiz lazım. Sanayiden iş dünyasına kadar toplumun her kesimine bunu yaymamız lazım. Büyük bir sıkıntı bizi bekliyor ama sıkıtının bilincinde olursak tedbirleri almak bizim elimizde.”