(Görüntülü) "Monoton yaşam Alzheimer riskini artırıyor"

Selin GÜRSEL-Hüseyin ÇAKMAK / İSTANBUL, (DHA)–ERKEN emeklilik ve eve kapanma halinin Alzheimer hastalığına yakalanma açısından bir risk olduğunu dile getiren Prof. Dr. Türker Şahiner, \"Hayatınızı monotonluktan kurtarın\" uyarısında bulundu. Şahiner, 2020\'lerde hastalığın aşı ile tedavi edilebilleceğini de belirtti. 

 

Sağlık ve teknoloji alanındaki gelişmelerle birlikte ortalama yaşam süresi ve yaşlı insan sayısı da artıyor. Yapılan son araştırmalara göre, 85 yaş ve üzeri olan her 2 kişiden birisi Alzheimer hastalığına yakalanıyor. Alzheimer hastalığının yeni deyimle ‘çağımızın hastalığı’ olduğunu vurgulayan Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Türker Şahiner, “Çağın en önemli sağlık problemi derken maliyetlere bakıyoruz. Şu anda dünyada maliyet açıklamaları içinde ilk 3’te Alzheimer yer alıyor ve giderek de toplum sağlığı problemi haline dönüşüyor” diye konuştu.

 

Erken emeklilik ve eve kapanma halinin de Türk toplumu için Alzheimer konusunda büyük risk taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Şahiner, “50 ve 60\'lı yaşlarda erkenden eve kapanmak ve sabahtan akşama kadar monoton bir hayat sürdürmek Alzheimer için olağanüstü riskli. İlla bir sahil kasabasında balık avlamaya gidin demiyorum, o da monoton bir yaşam olabilir. Ama hayatınızı monotonluktan kurtarın” dedi.

 

\"BÜTÜN YETİLERİN KAYBIYLA İLGİLİ BİR HASTALIK”

 

Alzheimer’ın sadece bir unutkanlık hastalığı olmadığının altını çizen Prof. Dr. Şahiner, “Alzheimer dendiği zaman ilk başta unutkanlık geliyor. Unutkanlık bazen çok geç fark ettiğimiz kısmı. Alzheimer kişinin yetilerini kaybetmesidir. Yani kişinin görsel ve duyusal yeteneklerini, koku alma duyusunu kaybetmesi gibi. Beynimizin işlem kapasitesi düştüğü için, bu beş duyumuzdan gelen verileri anlamakta zorlanıyoruz ve onları kaydedemiyoruz. Dolayısıyla Alzheimer sadece unutkanlıkla değil bütün yetilerimizin kaybıyla ilgili bir hastalık. Eğer bir yakınınızda Alzheimer olmasından şüpheleniyorsanız en önemli veri, daha evvel yapabildiği işleri aynı kalitede yapamamasıdır” ifadelerini kullandı.

 

“KANDAKİ BİR MOLEKÜLÜ ÖLÇEREK RİSKİNİZİ BELİRLEYEBİLECEĞİZ”

 

Alzheimer’dan korunmak için öncelikle kimin riskli olduğunun bilinmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Şahiner, “Riskli grupları da tanımak için birçok tanı yöntemi var. Henüz bir kere ölçerek Alzheimer sizde “var mı?”, “yok mu?”, “olacak mı?” sorularına cevap veren bir işaretleyici laboratuar yöntemi yok. Ancak son yıllarda bu konuda büyük bir gelişme var. Yakın zamanda Alzheimer için kandaki bir molekülü ölçerek riskinizi belirleyebileceğiz” dedi.

 

“ALZHEİMER TEDAVİ EDİLEMİYOR AMA GECİKTİRİLEBİLİR”

 

Alzheimer’ın bugün için tedavi edilemediğini ama başlangıç yaşının onlarca yıl ötelenebildiğini dile getiren Prof. Dr. Şahiner, “Bulmaca çözmek, beyni aktif tutmak, beynin her an değişik hobilerle değişik bölgelerini aktifleştirmek bu hastalık adına çok yararlı. Belki hastalık olmasını önleyemeyiz ama 60 yaşında yakalanacakken 70, 80 yaşında yakalanmak ve hastalığın seyrinin çok daha yavaş ve ılımlı olması çok büyük bir kazanç. O nedenle Alzheimer’da önemli alanlardan birisi de rehabilitasyon ve hastalığa karşı korunma çalışmaları. Bunların başında da zihinsel aktiviteler geliyor” diye konuştu.

 

“2020’LERDE ALZHEİMER AŞI İLE TEDAVİ EDİLEBİLECEK”

 

Yakın gelecekte Alzheimer hastalığı konusunda kimlerin riskli olduğunun daha erken öğrenilebileceğini ve hastalığın aşıyla tedavi edilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Şahiner, konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Geçen ay Chicago’da yapılan 2018 Dünya Alzheimer Kongresi’ndeki çalışmalarda da gördük ki aktif yaşam ve aktif toplumlar hastalık adına çok daha avantajlı oluyor. Bize en çok heyecan veren konuların başında tedavide kullanılacak Alzheimer aşıları. Eğer Amyloid aşısı üçüncü aşamayı da atlatırsa 2020’lerde bir Alzheimer aşısına sahip olabileceğiz. Yani 2020’lerden sonra risk grubundaki kişiler beyinlerindeki Amyloid Beta proteinini bu aşılarla temizleyebilecekler. Ve ileriki yaşlarda yakalanma olasılıkları çok daha fazla düşecek. Erken teşhiste kullanılan Amyloid Beta işaretleyicileri bugün ancak beyin omurilik sıvısından çalışılabiliyordu. Oysa bu kongrede Uzak Doğu grubu, ‘Biz bunu kandan da ölçebiliriz’ dedi. Yani yakın zamanda basit bir kan testiyle, kandaki Amyloid Beta ölçümleri ile kişilerin riski tanımlanabilecek.”

 

“GÜNÜMÜZ TEKNOLOJİSİ ALZHEİMER HASTALARINI TAKİP EDEBİLMEMİZİ SAĞLIYOR”

 

Alzheimer hastalarının kaybolmasının, çok sık yaşanmasa da, riskli bir durum yarattığına değinen Şahiner, “Çünkü ileri derecede unutkan veya tanımayan bir kişinin kaybolmasının sosyal ve fiziksel riskleri var. Bununla ilgili çok çözüm üretiliyor; ev adresini dövme yaptırmak veya bir takıyla kişiyi tanımak gibi. Ama burada kaybolmayı önleyici hareketler Alzheimer hastalarını toplumda daha kolay tanınır hale getiriyor. Bunun toplumda etik ve ahlaki boyutu var. Bu tanınmanın kötü amaçlarla kullanılma riski de var. Dolayısıyla günümüz teknolojisi, bu konuda cep telefonu ve navigasyon gibi araçları kullanarak hastayı takip edebilmemizi sağlıyor” dedi.