Görür: 17 Ağustos’tan daha kötü olacak

Görür: 17 Ağustos’tan daha kötü olacak

T24 - İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’u etkileyecek depremin büyüklüğünün 7,2’nin altında olmayacağını söyledi. Görür, “17 Ağustos’tan daha ağır bir tablo ortaya çıkacak” dedi.

 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Depremi’nin 11. yılında NTV’ye açıklamalarda bulundu.

 

Prof. Dr. Görür, şunları söyledi:

 

"Depreme karşı önlem alınması konusunda çok başarılı olduğumuz söylenemez. Japonya’da Kobe 1995 depreminde çok büyük hasarlar aldı ama 10 yıl içinde aynı büyüklükte olabilecek bir depreme çok büyük oranda şu anda hazır. İrade olur, halk bilinçlenir ve yönetimler de afetin zararlarını giderme konusunda ciddi olursa bu işler başarlabiliyor.

 

11 senede neler yapıldı diye baktığımızda... Burda bir siyasetçi, yerel yönetici olsa size uzun bir liste sayar, siz de çok şey yapıldı zannedersiniz. Olayı şöyle irdelemek lazım; ne kadar yapıldı, yüzdesi nedir? Yapılan işlerin hızı nedir? Yapılan işlerin cinsi ve etkinliği nedir? Öyle işler yaparsınız ki can kaybı konusunda tefferuattır. Asıl yapmanız gereken insan hayatı kaybını minimize etmektir.

 

Belediye, valilik, yurtdışından alınan kredilerle birtakım şeyler yaptı. Bazı viyadük, köprü, devlet daireleri ve hastaneler güçlendirildi, takviye edildi, yıkıldı... Ancak henüz yüzde 5’i aşmış değiliz. Güçlendirmemiz gerekenler karşısında bunlar işin küsüratıdır.

 

Can kaybının olacağını düşündüğümüz konutlarla ilgili hiçbir şey yapılmadı. ‘Devlet her vatandaşın evini de güçlendirecek değil’ diyorlar, doğrudur. Ancak beklenti de o değil. Beklenti, vatandaşa yol gösterilmesi, teşvik edilmesidir. Önemli olan finans kaynaklarını devreye sokarak, hukuksal altyapıyı hazırlayarak, TOKİ gibi birimleri de devreye sokarak arz-talep dengesini sağlayarak dönüşümü sağlamaktır.

 

İTÜ’nün yaptığı araştırmalar sonucunda, Marmara tabanındaki faylar aktiftir ve her an deprem üretme potansiyeline sahiptir. 2029’a kadar her hangi bir anda olmak kaydıyla üretilecek deprem, hiçbir şekilde7,2’nin altında olmayacaktır. Öncelikle Tekirdağ açıklarından Adalar’a kadar 70 km’lik segmanın kırılmasını bekliyoruz. Yapı stokunun yüzde 60’ı sorunlu olan İstanbul’da 17 Ağustos’tan daha ağır bir tablo ile karşı karşıya kalacağız.

 

Kandilli Rasathanesi Müdürü dün ‘Tümüyle yıkılacağını düşündüğümüz bina sayısı 40 bin’ dedi. ‘Ölü sayısı 30-40 bin olacak’ deniyor. Bir evde 10 kişi bulunduğunu varsayarsak, 400 bin insan yapar. Yüzde 60’ının sağ çıktığını düşünürsek bile ölü sayısı 30-40 binden fazla olacaktır. Ölü sayısına azaltmak iyimser, gerçekçi olmayan senaryolarla olmaz.

 

Teşvik yapılsa, ulusal ve uluslararası finans kurumlarını biraraya getirerek, yasal koşullar oluşturulsaydı depreme hazır olunacaktı.

 

 

17 metrelik dalga

Tsunami ihtimali var. Marmara tsunamiye alışkın. ‘Tsunami burada olmaz, önemsizdir’ dendi ama bunlar doğru değil. Marmara’da tsunamiyi oluşturan denizaltı heyelanları var.

 

Yaptığımız araştırmalarda, Tuzla açıklarında 17 bin sene önce büyük bir heyelan oluştuğunu tespit ettik. Adaların toplamından fazla bir bölge deniz altına doğru kayıyor. Üniversitemizden Sinan Özeren matematik modellemesini yaptı. Oluşacak tsunaminin 10 metreden fazla, yaklaşık 17 metre olduğu hesaplandı.

 

Tarihi kayıtlara baktığımızda 1509’da tsunami olduğu ve surları aştığı kayıtlarda yer alan bir gerçek. 17 Ağustos’ta tsunami oldu, su seviyesi 2 metre yükseldi. Yapılan çalışmalarda Marmara’nın çevresinde çok sayıda tsunaminin olduğuna dair belirtiler bulundu.

 

Depremin meydana getireceği heyelan ve kaymalar tsunamiye neden olabilir. Çınarcık çukurunun güneyinde normal atımlı fayları saptadık. O faylar harekete geçerse Marmara’da tsunami olabilir.

 

Doğal olarak kıyı bölgeler tsunamiden etkilenecektir. En tehlikeli gördüğümüz alanda, Tekirdağ açıklarından Adalar’a kadar olan bir bölgede olacak 7,2 büyüklüğünde bir deprem, Marmara’nın güney ve kuzey kesimlerini etkileyecek. Silivri’den Adalar’a kadar, Boğaz’ın sahil kesimleri daha fazla etkilenecektir.

 

Faya ne kadar yakınsanız o kadar etkileneceksiniz. Kıyılardan uzaklaşırsanız etkilenme dereceniz de azalacaktır. Eğer zemi sağlam değilse, bina da usule uygun yapılmamışsa yine etkilenme fazla olacaktır.

 

Eski binaların olduğu, dolgu zemin bulunduğu ve dere yataklarında, eğer bina da uygun yapılmamışsa daha fazla etkilenme olacaktır.”