Göz göre göre ölüm

Göz göre göre ölüm

Isparta’da 57 kişinin öldüğü uçak kazasına, kısa adı EGPWS olan Geliştirilmiş Yere Yakınlık Alarm Sistemi’nin “ikinci el” ve bozuk olması neden olduğu ortaya çıktı. Yenisi sadece 40 ile 60 bin dolar arasında değişen bu cihaz eğer Isparta uçağında çalışıyor olsaydı faciaya neden olan kaza yaşanmayacaktı. 30 Kasım 2007’de Isparta’ya giderken Türbe Tepe adı verilen tepeye çarparak düşen uçakta 57 kişi hayatını kaybetmişti. Ulaştırma Bakanlığı kazayla ilgili raporunu tam bir yıl sonra hazırladı. Rapordaki tespitler ise kazanın göz göre göre olduğunu ortaya çıkardı. Rapora göre kazanın nedeni kısa adı EGPWS olan Geliştirilmiş Yere Yakınlık Alarm Sistemi’nin “ikinci el” ve bozuk olması. Yenisi 40 ile 60 bin dolar arasında değişen EGPWS uçakta çalışıyor olsaydı böyle bir kaza hiç yaşanmayacak ve 57 kişi hala hayatta olacaktı. EGPWS çalışsaydı, çakılmazdı Raporda, eğer EGPWS bu uçuşta işlevsel olsaydı, ekibin araziye fazla yaklaşım uyarılarını alacağı anlatılıyor. Rapora göre cihaz çarpmaya bir dakika kala uyarmaya başlıyor ve çarpma anına kadar 45, 25 ve 10 saniye aralıklarla toplam 4 kez uyarıyor. Ancak cihaz bozuk olduğu için bu uyarıların hiçbiri yapılamadı. Cihaz, ikinci el, üstelik bozuk Kazadan sonra basına yansıyan haberlerde ‘uçağa daha önceden kullanılmış bozuk cihazlar yerleştirildiği’ iddiası gündemi gelmişti. İşte bu iddia kırım raporunda teyit ediliyor. Rapor, Haziran 2004 tarihinde imal edilmiş olan cihazın toplamda 1131 saat operasyonda kaldığı bildiriliyor. Isparta’da düşen uçak ise toplam 912 saat uçmuş. Cihaz daha önceden kullanılmış ve sonradan kaza yapan uçağa yerleştirilmiş. Pilotlar uçuşa yorgun çıktı Raporda Isparta’da düşen uçağın Kaptan Pilotu Serhat Özdemir ve İkinci Pilot Mehmet Tahir Aksoy’un yeterli eğitimi almağı belirtildi. Pilotların yetersizlikleri ise şöyle anlatıldı: ”Uçuşa yorgun çıktılar. Yeterli teorik, simulatör, hat uçuşu eğitimi almadılar. Daha önce Isparta’ya uçmadılar. Isparta’daki coğrafi koşullar ve havalimanının durumu hakkında bilgi almadılar. Uçuş kayıt bilgisayarlarına (FMS) Isparta Havalimanı’nın haritasını yüklemediler. Raporda uçağın sahibi olan Dünyaya Bakış Hava Taşımacılığı A.Ş.’nin, ekip planlaması, risk analizi, kalite ve güven faaliyetleri ile uçuş emniyeti konularında yetersiz davrandığı vurgulandı. İniş iznine gecikmeli cevap geldi KazanIn gerçekleştiği gece, saat 23:35:38’de iniş için izin pozisyonu alındı. Ancak Isparta’daki Kule’den tam 10 dakika 23 saniye sonra uçağa pozisyonunu bildirmesi için cevap geldi. Raporda bu durumun “gecikmeli bir hava trafik kontrol hizmeti” olduğu belirtilerek, gecikmenin kazada önemli bir faktör olduğu kaydediliyor. Karanlık kara delik etkisi yarattı Isparta’daki havalimanının etrafındaki yükseltilerin ve binaların mania ışıklandırılması ile donatılmadığından pilotların arazi kesimini tamamen karanlık bir silüet halinde görmüş olabileceklerinin altı çiziliyor. Kara Delik Etkisi denen bu durumda pilotlar normalden daha yüksek dereceyle alçalmış olabilecekleri ve bu sebepten uçağın çakılmış olabileceğinin de kuvvetle muhtemel olduğu belirtiliyor. Raporda Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) Genel Müdürlüğü’ne bu bölgeyi mania ışıklarıyla donatmaları “tavsiye” edildi. Rotadan 30 derece saptılar Kaza kırım raporuna göre uçağın pilotları önceden belirlenmiş olan yaklaşma rotasından 30 derece saptılar. Pusula başına göre 223 dereceden 30 derece döndüler ve 193 başta uçacaklarına hata yaparak 253 dereceye döndüler. Böylece doğrudan Türbe Tepe yönüne ilerlediler. EGPWS cihazından da uyarı gelmeyince, pilotlar motorlara güç vererek uçağı sola yatırdı. Uçağı 10 derecelik bir açıyla yukarı kaldırmayı denedikleri halde, inişe geçmiş oldukları için aniden irtifa kazanıp yükselmeleri zaman aldı. Dolayısıyla pilotlar uçağı kurtaramadı. Raporda herkese masum uyarılar var Sivil  Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapor, uçak kazası mağdurlarının yakınları tarafından eleştirildi. Nitekim rapor ihmal zincirini gözler önüne sererken, raporun sonunda yer alan “Tavsiyeler” bölümünde Bakanlık ve İdare için “yumuşak” öneriler de bulundu. Uluştırma Bakanlığı’na yapılan tavsiyeler bölümünde, “Kara, deniz, demir ve hava yolu ulaşımında ortaya çıkacak kazaları incelemek için tam bağımsız bir ’Ulusal Taşımacılık Emniyet Organizasyonu’kurulması önerisi yer aldı. Soruşturmayı yapan komisyon bağlı bulunduğu Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü için ise şu tavsiyede bulundu: ”Teknik deftere kaydedilmeyen arızalar pilotun veya teknisyenin uçağın bakımı ve arıza durumu hakkında yeterli bilgi ssahibi olmamasına yol açıyor. Bu konuda denetlemelerin artırılması gerekiyor. Worl Focus (Dünyaya Bakış Hava Taşımacılığı AŞ) yetkililerine yapılan tavsiyler arasında ise şunlar var: “Uçuş emniyetinin bir kültür olduğunun şirket üst yönetiminden başlamak üzere tüm personele eğitim olarak verilmesinin sağlanması, önlemler alınması...” ‘Tazminattan kurtulmak için pilot hatası diyorlar’ Bir  yılda hazırlanan raporda Kaptan Pilot Serhat Özdemir ile İkinci Pilot Mehmet Tahir Aksoy’un hatalı olduğu açıklanmıştı. Raporu açıklayan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, uçağın özetle pilotaj hatasından düştüğünü söyledi. Kazada yakınlarını kaybedenler bu açıklamaya sert tepki gösterdi. Kazada anne ve babasını yitiren İstanbul Barosu avukatlarından Süreyya Yiğitbaş, “kazanın pilotlara yıkılarak tazminattan kurtulmaya çalışıldığını” ileri sürdü. Avukat Yiğitbaş hukuk mücadelesini sürdüreceklerini açıkladı. Diğer kurban yakınları da açıklanan raporun ardından dava açmaya hazırlanıyor. Komplo teorilerİ üretilmişti 57 kişinin yaşamını yitirdiği kaza Türk bilim dünyasını da yasa boğmuştu. Isparta’daki uçak kazasının talihsiz yolcuları arasında Profesör Engin Arık’la birlikte Şenel Boydağ, İskender Hikmet, Mustafa Fidan, Berkol Doğan ve Engin Abat da yaşamını yitirmişti. Bu altı kayıp Türk bilim dünyasını yasa boğmuştu. Dünyanın en önemli fizik laboratuvarlarından CERN’de gözlemcilik yapan Arık ve meslektaşları, uranyumun alternatifi toryum madeni konusunda ürettikleri projelerle de tanınıyordu. Prof. Arık’ın çalıştığı önemli projeler nedeniyle kazanın ardından çok sayıda komplo teorisi de üretilmişti. Prof. Engin Arık‘a ait bor madeni, toryum ve tüm diğer hassas çalışmaların kayıtlı olduğu laptopun kaybolduğu da ileri sürülmüştü.