Güneydoğu’daki operasyonlar ve sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan hak ihlalleriyle ilgili olarak "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza atan 1128 akademisyen arasında yer alan ve dün gözaltına alınan, Nişantaşı Üniversitesi'nden kovulan Muzaffer Kaya, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Esra Mungan ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Kıvanç Ersoy tutuklandı. 5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan, üç akademisyenin TCK'nın 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanmasına karar verdi. Tutuklama kararında, bildirinin KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat'ın 22 Aralık 2015'te yaptığı “Aydın ve demokratik çevreler özyenetimlere sahip çıksın" sözleri hatırlatılarak, açıklamasıyla paralel olduğu iddia edildi. Tutuklama gerekçesinde yer alan "Şüphelilerin terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde olduklarının delili olduğu, yayınlanan bildirinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı" ifadeleri dikkat çekti. Tutuklama kararında, Çağlayan Adliyesi'ne giden üç akademisyenin kaçma şüphesi olduğu iddia edildi. Muzaffer Kaya, Esra Mungan, Kıvanç Ersoy ve yurt dışında olduğu için ifade vermeye gidemeyen Meral Camcı, geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde akademik nöbet tutacaklarını açıklamıştı. Akademisyenlere destek için Çağlayan Adliyesi'ne giden Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Chris Stephenson da çantasında HDP'nin Newroz bildirisi bulunduğu için gözaltına alınmıştı. Stephenson, Twitter'dan yaptığı açıklamada "Gözaltındayım. Bu gece vatandaymışım" demişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha önce yaptığı açıklamalarda, "Milletimizin kimin kim olduğunu çok daha yakından anlamalarını, yani önünde bir profesör, doçent bilmem ne olması kimseyi aydın yapmaz, bunlar kapkaranlık insanlardır" diyerek, savcıları 'göreve' çağırmıştı.
Mungan, Ersoy ve Kaya savcılığa ifade vermek üzere bugün 11:00 civarında Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirilmişti. Sorgular saat 13.00’te başlayıp 15.00 sularında sona erdi.
Avukat Meriç Eyüboğlu, meslektaşlarını adliyede bekleyen akademisyenlere ifadelerle ilgili açıklama yaptı. Eyüboğlu, ifadeleri dosyanın savcısı İrfan Fidan’ın almadığını, 10 Mart’taki açıklamayla ilgili soru sorulmadığını söyledi.
Savcı İrfan Fidan’ın kararını saat 16.20 sularında duyuran avukatlar, savcının üç akademisyeni tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevkettiğini belirtti.
5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan, 3 akademisyenin TCK'nın 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanmasına karar verdi.
Kararda, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın 22 Aralık 2015’te “Aydın ve demokratik çevreler özyenetimlere sahip çıksın" sözleri hatırlatılarak, bildirinin Hozat’ın açıklamalarıyla paralel olduğu iddia edildi.
Kararda "Avrupa ülkelerinde de aynı uygulamaların yapıldığı öne süren hâkim kararda, ‘devletin esasen savunma pozisyonunda olduğu, devletin katliam yaptığından bahsedip, asıl saldırıları gerçekleştiren terör örgütü mensuplarının eylemlerine hiç değinilmemesinden şüphelilerin terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde olduklarının delili olduğu, yayınlanan bildirinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı" ifadelerine yer verdi.
Tutuklama kararında, Çağlayan Adliyesi'ne giden üç akademisyenin kaçma şüphesi olduğu iddia edildi.
Akademisyenler Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Muzaffer Kaya ve Meral Camcı Barış İçin Akademisyenler/İstanbul grubu adına, "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini kamuoyuna sunmalarından bu yana yaşanan gelişmeler hakkında 10 Mart’ta basın toplantısı yaptı.
Açıklamada savcılığın hangi suçu istinat edeceğini belirlemeden soruşturmalar için harekete geçtiğini belirterek, barış talebinde ısrarcı olduklarını söylediler.
Dört akademisyen hakkında yakalama ve gözaltı kararı çıkarıldı. Akademisyenlerin evine bu sabah polis baskını yapıldı. Akademisyenler evlerinde değildi. Yurtdışında olan Meral Camcı dışındaki üç akademisyen avukatları ile Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gitti.
Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan imzalı yakalalama ve gözaltı kararında "Terör örgütü propagandası" suçlaması yer aldı. Kararda Bese Hozat ve Cem Erciş'in yazıları ile 10 Mart'taki açıklamanın tespit tutanağı haline getirildiği belirtildi.
Üç akademisyen dün savcılığa çıkarılmadan emniyette bekletildi. Bu sabah saat 11.00 sularında adliyeye getirildi. Savcılık sorgusu saat 13.00’te başlayıp 15.00 sularında sona erdi.
Savcı İrfan Fidan’ın kararını saat 16.20 sularında duyuran avukatlar, savcının üç akademisyeni tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevkettiğini belirtti.
5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan, 3 akademisyenin TCK'nın 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanmasına karar verdi.
"Barış için Akademisyenler" tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
Bu suça ortak olmayacağız! Em ê nebin hevparên vî sûcî!
Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."