Güneşten dünya yüzeyine yansıyan ultraviyole ışınları, hem deride hem de gözde hasarlara neden olabiliyor. Uzmanlar, güneş gözlüğünün gözü UV ışığından yüzde yüz koruması gerektiği konusunda uyarıyor Güneşten dünya yüzeyine yansıyan ultraviyole ışınları, hem deride hem de gözde hasarlara neden olabiliyor. Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için ideal güneş gözlüğünün yüzde 100 UV koruma faktörlü olması gerektiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Göz Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. M. Levent Alimgil, “Özellikle açık tenli ve açık renk gözlü kişilerle, açık ve güneşli ortamlarda çalışanlar daha çok risk altında” diyor. Prof. Dr. Alimgil, ultraviyole ışınlarıyla ilgili şu bilgileri veriyor: “Güneşten yansıyan zararlı ışınların çoğu atmosfer tarafından filtre edildiği halde, dünya yüzeyine ulaşan ultraviyole ışınları yanıklara, değişik deri kanserlerine, gözle ilgili bazı hastalıklara yol açabilir. UVR yani ultraviyole, UV-A, UV-B, UV-C olarak üçe ayrılır. UV-A bronzlaşmayı sağlayan ve solaryum salonlarında kullanılan dalga boyudur. UV-B de yine bronzlaşmayı sağlayan ancak daha ağrılı, daha derin yanıklara yol açan dalgadır. Uzun süreli kalınırsa cilt kanserleri oluşur. UV-C ise daha çok laboratuvar ortamında kullanılan, normal şartlarda atmosfer tarafından bloke edilerek yeryüzüne ulaşamayan mikrop öldürücü dalga boyudur.” Kalıcı hasar da olabilir Prof. Dr. Alimgil, ultraviyole ışınlarının göze genellikle zarar olarak ortaya çıkan etkileri olduğunu belirterek bu etkileri şöyle sıralıyor: “Gözün dış şeffaf bölümü olan kornea ve gözün merceği olan lens gibi gözün şeffaf ortamlarından ultraviole geçer. UV-B ve UV-C korneada kurumaya bağlı keratit (kornea enfeksiyonu) yapabilir. Batma, kaşıntı, yanma, kanlanma görülür. Konjuktiva dediğimiz saydam tabakada uzun süreli UV’ye maruz kalma sonucunda pterigium ve pinguequela dediğimiz kalınlaşmalar görülür. Bu oluşumlar gözün beyaz zarında sarımsı, kanlanmış nokta veya lekeler olarak izlenir. Birçok klinik gözleme göre uzun süreli güneş ışınlarına maruz kalmanın katarakt oluşumuna etkisi olduğu iddia edilir. Katarakt oluşumunun ekvatoryal bölgelerde güneş ışınlarıyla uzun süre temasta olan kişilerde ılıman bölgelerde yaşayanlara oranla daha yoğun görüldüğü öne sürülmüştür. UV gözün retina tabakasında termal (ısı) veya fotokimyasal (ışık) etki ile hasar yapabilir. Güneşe direkt bakıldığında solar körlük dediğimiz retinadaki (ağ tabakagözün görme fonksiyonunu yapan sinir tabakası) fotoreseptörlerde fotokimyasal hasar oluşur. Bu oluşan hasarların kimi geçici olabildiği gibi bir kısmı kalıcıdır.” Yüzde 100 koruma şart Gözde meydana gelebilecek hasarlara karşı UV ışınlarından nasıl korunulacağının iyi bilinmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Alimgil, “Koruma için takılan güneş gözlüğünün yüzde 100 UV koruma faktörlü olması gereklidir ve özellikle de açık tenli ve açık renk gözlü kişilerle açık ve güneşli ortamlarda çalışanlar daha çok dikkat etmelidir” diyor.