Türkiye bu yıl, koronavirüs pandemisi olmadan geçen ilk kışını yaşıyor. Grip vakalarında önceki yıllara göre belirgin bir artış var. Hekimler tedaviye karşı inatçı ve iyileşmesi haftalar sürebilen yeni grip salgınına karşı halkı uyarıyor. BBC Türkçe’ye konuşan doktorlar bu yılki grip vakalarının eskiye göre 2-3 kat arttığını ve hastanelerde ciddi yoğunluk yaşandığını söylüyor.
Yeni yıla girerken ülke genelinde hem yetişkin hem de çocukları sarsan grip vakalarında artış yaşanıyor.
Bu ay Isparta'nın Sütçüler ilçesinde, gribal enfeksiyon vakaları nedeniyle bir okulda eğitime 5 gün ara verildi. Bolu Valisi Erkan Kılıç, kentte grip sebebiyle okula gitmeyen 6 bin civarında olduğunu ancak eğitime devam edileceğini açıkladı.
Rize Sağlık Müdürlüğü, son günlerde çocuklarda grip ve benzeri hastalıklarda ciddi artış görüldüğünü duyurdu. Sağlık Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, artan vakalar nedeniyle çocuk acil servisinde yoğunluk yaşandığı belirtildi.
Hastalık belirtisi gösteren çocukların kesinlikle okula gönderilmemesi ve arkadaşlarıyla buluşmasına izin verilmemesi gerektiği kaydedildi.
Türk Toraks Derneği 24 Aralık’ta, “Tüm ülkeyi temsil eden grip verileri toplansın ve açıklansın” diyerek Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulundu.
Dernek ayrıca yeni Covid aşılarının getirilmesini, 12 yaş altı çocukların da Covid aşısına ulaşabilmesini ve sık görülen virüsleri analiz eden hızlı tanı kitlerinin yaygınlaştırılmasını talep etti.
BBC Türkçe’ye Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Emine Parlak, “Pandemide insanlar çeşitli korunma yöntemleriyle bu virüslere iki yıl boyunca yabancı kalmıştı” diyor.
Vakaların özellikle çocuklarda çok sık görüldüğünü belirten Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu ise son gelişmeleri “Çocuklar bu virüslerle ilk kez tanışıyorlar. Erişkinler de 2 yıl bu virüslerden uzak kaldı, şimdi ilk temas döneminde abartılı bir yanıt görüyoruz. Tıpkı koronavirüsün ilk zamanlarındaki gibi” diyerek açıklıyor.
BBC Türkçe’ye konuşan doktorlara göre bu kış yoğun geçen grip vakalarının temel nedeni, koronavirüs pandemisiyle geçen iki yılı aşkın sürede bu virüslerle hiç karşılaşmayan bağışık sisteminin ‘tembelleşmesi’ olarak görülüyor.
Pandemi sürecinde maske ve diğer önlemler sebebiyle bu virüslerle teması azalan toplumun bağışıklık sisteminin bu virüslere karşı duyarlılığının arttığını belirten Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, “İki yıldan fazla zamandır toplum ciddi bir koruma altındaydı, maskeler takılıyordu. Bu virüslerle bu çocuklarımızı ve toplumun genelini karşılaştırmayarak duyarlı kitlede artış yarattık” diyor ve ekliyor:
“Pandemide, geçmiş yıllarda gördüğümüz influenza, adenovirüs, enterovirüs ve buna benzer üst solunum yolu enfeksiyonu yapabilecek bir takım viral virüslerin yayılımını da engelledik.
“Bu sene her şey serbest olunca, maskeler de çıkınca ve çocuklar sürekli eğitim öğretimin içerisinde yer almaya başladıkça doğal olarak bu virüslerle karşılaştılar ve o duyarlı kitlenin hepsi enfekte olmaya başladı.
“Sonuçta her yıl görebileceğinizin çok daha üzerinde bir hasta sayısıyla karşı karşıya kaldık. Normalde bu dönemlerde görebileceğiniz hasta sayısı 10 iken, duyarlı kitlenin artmasıyla bu 25-30’a çıktı, 2-3 kat arttı.”
Bülent Ertuğrul’a göre bu süreç gerek vaka sayıları gerek enfeksiyonların şiddeti açısından normal. Ertuğrul, birkaç yıl içinde bu virüslere karşı toplum bağışıklığının eski seviyelerine ineceğini öngörüyor.
Hekimler, Ekim ayından itibaren toplumda en yaygın olarak influenza, Covid-19, adenovirüs, rinovirüsü ve RSV gibi virüslerin tespit edildiğini söylüyor.
Prof. Tutluoğlu, koronavirüs pandemisi öncesi bu virüslerin soğuk algınlığı ve nezle belirtileri gösteren "çok hafif" virüsler olduklarını ama pandemi sonrasında onların dahi ağır seyrettiğini ve hastaların dengesini bozabildiğini söylüyor.
Bu viral enfeksiyonlar sonrası hastalarda en yaygın belirti olarak “inatçı ve tedaviye yanıt vermeyen ciddi bir öksürük” görüldüğünü kaydeden Tutluoğlu, “Normalde bir nezle gibi geçecek enfeksiyon şimdi ciddi öksürük ve akciğer tutulması şeklinde karşımıza çıkabiliyor” diyor.
Tutluoğlu normalde sonbahar aylarında görülen ısı değişikliklerinin bu enfeksiyonlar açısından ciddi risk yarattığını ancak bu sene ek olarak influenzanın olağan seyrinden farklı ilerlediğini şöyle açıklıyor:
“İnfluenza her sene Kasım, Ocak ve Mart aylarında yükseliş gösterir, aralarda düşerdi. Yani Kasım sonundan itibaren çan eğrisi gibi 3 kez pik yapardı ancak şimdi influenza, Ekim sonundan itibaren hiç azalmadan devam ediyor influenza.”
Son birkaç haftadır vaka sayılarının daha da arttığını belirten Tutluoğlu, Covid-19 pandemi dönemindeki bir yoğunluk içerisinde çalıştıklarını kaydediyor:
“Hastanelerde yatak bulmada zorluk çekiliyor, acil servisler dolu. Covid döneminde hayati etkisi ön plandaydı. Şimdi hayati etkisi ön planda olmasa bile hastanelerde ciddi yoğunluk yaşanıyor ve yine tıpkı Covid dönemindeki tempoda çalışmak durumunda kalıyoruz.”
Geçmiş yıllardan farklı olarak bu yıl virüslerin çok daha inatçı ve ağır seyreden hastalıklara sebep olduğunu belirten doktorlar, çoğu vakada hastalığın "tekrarlayan" özellikte olduğuna dikkat çekiyorlar.
Prof. Dr. Tutluoğlu, “Belirtiler sanki sıfırdan başlıyormuş gibi tekrarlıyor. Bazen üzerine diğer viral enfeksiyonlar veya bakteri enfeksiyonları eklenebiliyor, bu da çok sıklıkla gördüğümüz bir şey” diyor.
Hatta birbiri üzerine eklenen enfeksiyonlarla oluşan zatürrelerin de oldukça sık görüldüğünü söyleyen Tutluoğlu, zatürrenin kimi zaman hastalık başlangıcında, kimi zaman hastalığın 10. gününden sonra görülebildiğini kaydediyor.
Prof. Dr. Ertuğrul da ağır geçen ve iyileşme aşamasındayken tekrarlayan enfeksiyonları sıkça gözlemlediğini aktarıyor:
“Kişi önce influenzaya yakalanıyor, tam iyileşme evresindeyken çocuk okuldan eve başka bir virüs getiriyor. O bitmeden ötekisi başlıyor.
“Çocuklarda da aynı şekilde, biri bitiyor diğeri başlıyor. Sonbaharın sonuna doğru başlayıp aralık ayıyla devam eden süreç boyunca çocuklar neredeyse sürekli hasta.”
Tutluoğlu da hem Covid-19 hem de influenzanın bir arada görüldüğü vakaların arttığını, çocuklarda bu durumun daha sık görüldüğünü ifade ediyor.
Hekimler şimdilerde toplumda yaygın olarak görülen bu üst solunum yolu enfeksiyonlarının hepsinin damlacık veya solunum yoluyla bulaştığını söylüyor.
Doç. Dr. Emine Parlak, bu hastalıklara karşı da Covid-19 önlemleriyle mücadele edilebileceğini ve bulaşın önlebileceğini söylüyor.
Kalabalık ortamlardan uzak durmak, mesafeyi korumak ve iç mekanları sık sık havalandırmak temel önlemler arasında yer alıyor.
Maske, mesafe ve hijyen kurallarının uygulanmasının gribe karşı da etkili olduğu vurgulanıyor.
Ayrıca Bulaş riski olan ya da grip semptomları gösteren kişilerin kalabalık yerlerde maske kullanmaları, grip belirtileri gösteren çocukların iyileşene dek okula gönderilmemeleri tavsiye ediliyor.