Yazar Hakkı Devrim, televizyonların, sık sık siyasi liderlerin konuşmalarını canlı yayınlamalarını eleştirdi. Gelişmiş Avrupa ülkelerinde seçim, kongre ve meclislerin önemli toplantıları hariç siyasi liderlerin televizyonlarda pek görülmediğini belirten Devrim, dün izlediği AKP Grup toplantısını şöyle özetledi:'Bir tür Recep’in kahvesi. Yalnız Recep Tayyip Erdoğan’ın borusunun öttüğü bir laklakıyathane!' Yazar Hakkı Devrim'in, Radikal gazetesinde (12 kasım 2008) 'Grup değil, Recep'in kahvesi' başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:"Televizyonlar bütün demokrasilerde meclislerin önemli toplantılarını canlı olarak seyircilerine aktarır, diye biliyorum. Daha doğrusu tahmin ediyorum. Dün ekranda Tayyip Erdoğan’ın kürsü konuşmasını dinlerken şu suale de cevap aradım zihnimde: – Aynı demokrasilerde tele-vizyonlar, acaba siyasî partilerin meclis grup toplantılarını da canlı yayınlarla millete seyrettirmekte midir? Bir bilgim yok. Serdar Devrim’e Fransa’daki durumu sordum. – Kesinlikle hayır, dedi. Parti başkanları, bakanlar, başbakanlar öyle her gün televizyonlarda arzı endam etmez zaten. Olağanüstü hallerde ve pek seyrektir ekranda görünmeleri. – İngiltere’de durum nedir? – Orada da siyasî liderlerin haftada sekiz gün ekranlarda boy gösterdiğini sanmıyorum. Seçim gibi, kongreler gibi olağanüstü durumlar müstesna tabii... Bizde salı sabahları Erdoğan’ın, Baykal’ın, Bahçeli’nin sevimli simalarıyla karşılaşmak kaçınılabilir hal değildir. Onlar kürsüde boy gösterip kendilerini methetmek, rakiplerini zemmetmek üzere saatlerce konuşur, alkışçıya dönüşmüş partili milletvekillerine de, genel başkanın davetkâr sözlerini dikkate alarak «çoşkun» tezahüratta bulunmak düşer. * Dün Bahçeli mutadı üzre kuru sıkı endaht eder ve Baykal, Atatürk’ü ayrıca sahiplenirken, Erdoğan konumundan ve durumundan ziyadesiyle memnun, herhangi bir belediye başkanı üslubuyla iktidarının marifetlerini anlatıyor, anlatıyor... ama bitiremiyordu. Çocuklar ona artık «Tayyip Amca bana para ver!» demiyor, ama «Bana bir laptop alır mısın?» diye soruyorlarmış. Hastaları taşımak, evsizleri yuva sahibi etmek üzere tedbirler almışlar. Dersane sayısını ve yoksul öğrencilere verilen burs bedellerini artırmışlar. Bir bir sayıyor... Millet elbette bize oy verecek, diyor. Savunma Bakanı Brüksel’de resmen ve alenen saçmalamış (İyi ki mübadele yapıldı, vezninde laflar etti). Alevîlerin mitingi ve seslendirilen talepleri manşetlerde. Kürt meselesinde AKP liderinin tutumunu eleştiren yakın dostu gazeteciye reva gördüğü muamele her çevrede ayıplanıyor. Kısa ifadesiyle Başbakan’ın ağzından, gazeteci olarak dikkatimi çeken tek yeni söz çıkmıyor. Her salı vazifeten tekrarlanan yaveler. Seviye gözetmeden rastgele seçim propagandası. * Ben size bir şey diyeyim mi? Burhan Felek usta pazar günleri Cumhuriyet’te tatlı tarafından mizah yazardı. Hayalî bir kahvenin müdavimleri arasında geçen nükteli, eğlenceli konuşmalardı yazdığı. Bu yazılar Receb’in Kahvesi başlığı altında yayımlanır ve çok okunurdu. Dün, AKP Meclis Grubu’nu seyrederken ona güldüm: – Bu da bir tür Recep’in kahvesi. Yalnız Recep Tayyip Erdoğan’ın borusunun öttüğü bir laklakıyathane!"