Guardian: ABD'nin saldırı tehdidi, Suriye'de İslamcı muhalifleri böldü

Guardian: ABD'nin saldırı tehdidi, Suriye'de İslamcı muhalifleri böldü

İngiltere gazetelerinden Guardian, Independent ve The Times’ta bugün Suriye’ye ilişkin haberler öne çıktı. Guardian’ın Ortadoğu muhabiri Martin Chulov Halep’te muhaliflerle görüşerek izlenimlerini aktarırken, The Times gazetesi de Suriyeli muhalif karikatürist Ali Ferzat’ın “Churchill’in torunlarına inanamıyorum. Bebekler, kadınlar çocuklara saldırıyorlar. Ama dünya, onları korumak için ahlaki sorumluluklarını görmezden geliyor” sözlerine yer verdi.

Suriye’ye olası bir müdahalenin gündemde olduğu dönemde İngiliz gazeteleri Suriye’ye ilişkin haberlere geniş yer verdi.

Guardian gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Martin Chulov, Halep yakınlarındaki izlenimlerini aktardığı analiz haberde, ‘ABD’nin Suriye’ye yönelik müdahale tehdidinin, muhalif İslamcı gruplar arasındaki çatlağı derinleştirdiğini’ yazıyor.

Halep’te yol kenarındaki bir dinlenme tesisinde muhaliflerle görüşüp gözlemlerini aktaran Chulov, “Barack Obama, Beşar Esad’a saldırabileceğini söylediğinde Kuzey Suriye’deki binlerce cihatçı ne yapmaları gerektiğini gayet iyi biliyordu. O andan sonra hepsi büyük silahlarını sakladı, üslerini boşalttı, araçlarını ahırlara park edip kendileri de çiftliklere, fabrikalara ve gönülsüzce ağırlanacakları toplulukların arasına attı” diyor.

Suriye’nin kuzey doğusunda etkin olan ve cihatçı grupların başını çeken ve bölgeye Şeriat kanunları getirmek istediklerini belirten Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) liderlerinden Ebu İsmail’le konuşan yazar Chulov şöyle devam ediyor:

“Suriye’nin ana muhalifleri, açmazdan kurtulmak için bir şans olarak gördükleri Amerikan saldırısını desteklerken, aralarındaki cihatçı gruplar olayları prizmanın daha farklı bir yerinden görüyor. Onların bakış açıları daha çok, ‘Benim düşmanımın düşmanı, benim dostum değildir’ yönünde.”

Irak ve Afganistan’da savaşan üyeleri bulunduğunu belirten 26 yaşındaki Ebu Ebid adlı bir cihatçı Amerika’nın saldırması durumda “Bizim Emir’imiz nasıl üstesinden gelineceğini bilir. Herkes, Amerikalıların rejime saldırmak istediklerini söylemelerine rağmen, hepimizin onların düşmanı olduğunu biliyor” diyor.

Yazar, bulunduğu dinlenme tesisinde bir yanda cihatçıların sohbetine, diğer yanda ise yine aynı dinlenme tesisinde bulunan muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üyelerinin sohbetine kulak kabartıyor.

 

'Suriye'de savaş Irak'tan daha zor'

 

Cihatçılardan rahatsız olduklarını dile getirmekten çekinmeyen ÖSO üyelerinden biri cihatçıları kastederek “Amerikalılar onlara da saldırırsa umurumda bile olmaz… Aslında bundan memnuniyet bile duyarım. Birilerinden korkmaları lazım” diyor. Kahkahalar arasında sohbete devam eden gruplardan bir diğeri de “Umarım Amerikalılar [cihatçıların] karargâhlarının nerede olduğunu biliyordur” diye devam ediyor.

Halep’in kuzeydoğusundaki El Bab bölgesinde, IŞİD bayraklarının, El Kaide bağlantılı diğer gruplar El Nusra Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu bayraklarına göre daha yaygın olduğunu belirten Guardian gazetesi yazarı, yine bölgede etkin gruplardan Liva el Tevhid Tugayı üyeleriyle de görüşüyor.

Tugaya bağlı genç bir savaşçı da IŞİD’i eleştirip “Kendileri gibi davranmayanı veya kendileri gibi düşünmeyeni kâfir olarak görüyor ve cezalandırılması gerektiğini söylüyorlar” diyor.

Genç savaşçı, “Amerikalılara karşı savaşmayı öğrenmiş olabilirler ama Irak’tan başka hiçbir şey öğrenememişler” sözleriyle eleştiriyor cihatçı IŞİD üyelerini.

Guardian yazarının konuştuğu IŞİD lideri Ebu İsmail, bölgeye Şeriat getirmek istediklerini belirtip “Eğer Suriye’nin bu bölgesini kontrol altına alırsanız, tüm Ortadoğu’yu kontrol altına almışsınızdır demektir” diyor ve devam ediyor:

“Burada savaş Irak’tan daha zor. Burada rejim, Hizbullah, Lübnan ordusu, Şebbiha, Şii paralı askerler ve İran var, hepsi bize karşı savaşıyor. Şimdi de belki Amerikalılar. Hava kuvvetlerini nasıl yenilgiye uğratacağımızı biliyoruz. Nasıl kaçılacağını ve nasıl saklanılacağını da biliyoruz. Onların öncelikli amacı, mücahitlerin stratejik silahlara erişimini engellemek. Esad’a saldırma planı, bize saldırma bahanesi.”

Guardian yazarı, makalesini Liva el Tehvid Tugayı üyesinin şu sözleriyle noktalıyor:

“Sence biz de evlerimizi boşaltmalı mıyız? İnsansız hava araçları (dronlar) hakkında sık sık konuşulduğunu duyuyoruz. Belki de Amerikalılar gerçekten dostlarının kim olduğunu bilmiyor. Onlara göre hepimiz aynıyız. Şeytanlaştırılması ve hiçe sayılması gereken insanlarız…”

 

Hristiyan bölgeleri muhaliflerin eline geçiyor

 

Independent gazetesi, Suriye’de El Kaide bağlantılı muhalif grupların, başkent Şam’ın kuzey doğusunda stratejik öneme sahip Hristiyan kenti Maalula’yı ele geçirdiğini yazıyor.

Unesco Dünya Mirasları arasında gösterilen Maalula, eski Arami dilinin konuşulduğu ve Hristiyanlar için büyük öneme sahip bir yer.

Gazete, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin geçen hafta Çarşamba günü bölgenin kontrolünü eline geçirdiğini ve çok sayıda sivilin kenti terk ettiğini yazıyor.

Kenti geri almak isteyen rejim birlikleri ve muhalifler arasında yoğun çatışmalar yaşandığını aktaran gazete yazıyı, Hristiyanlara “Ülkede kalmanız için size yalvarıyorum” diye seslenen Suriyeli Hristiyan Melkite Yunan Katolik Patrik’i Gregory III Laham’ın şu sözleriyle sonlandırıyor:

“Kalıyoruz. Eğer giderseniz, biz de gideriz. Bu yüzden size yalvarıyoruz, rahiplere gelip vize istemeye bir son verin. Eğer siz giderseniz kim kalacak? Yalnızca Müslüman kardeşlerimiz… ”

 

'Churchill'in torunlarına inanamıyorum'

 

Suriye’ye ilişkin bir diğer haber de The Times gazetesinde.

Geçen yıl TIME dergisinde dünyanın en etkili 100 kişisi arasında gösterilen Suriyeli muhalif karikatürist Ali Ferzat, gazeteye verdiği mülakatta, İngiltere parlamentosunun Suriye’ye yönelik askeri müdahaleye destek çıkmamasını şu sözlerle eleştiriyor:

“Churchill’in torunlarına inanamıyorum. Bebekler, kadınlar çocuklara saldırıyorlar. Ama dünya, onları korumak için ahlaki sorumluluklarını görmezden geliyor. Bu, insanlığa rejimin yaptığından daha çok zarar veriyor. Harekete geçmemek, suçun kendisinden daha büyük bir suçtur.”