Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Bilim yuvalarımızı, bilim insanlarımızı kısır tartışmaların dışında tutmalıyız. Onların da gayret sarf ederek kendilerini bu tartışmaların dışında tutmaları gerekir. O zaman hep beraber motivasyonumuzu kaybederiz ve bir bakarsınız ki en büyük öncelikleri geri plana atarız'' dedi.
''2012 Yılı TÜBİTAK Bilim, Özel, Hizmet ve Teşvik Ödülleri'', Cumhurbaşkanı Gül'ün ev sahipliğinde Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.
Cumhurbaşkanı Gül, törende yaptığı konuşmada, TÜBİTAK ödüllerinin altıncı kez Çankaya Köşkü'nde verildiğini kaydederek, bilim, teknoloji ve inovasyon konularına önem ve öncelik verdiğini, hem devlet kurumlarının hem de toplumun dikkatini bu konulara çekmeye gayret ettiğini söyledi.
İnsanlık tarihini, ''bilim, teknoloji ve yeniliklerin tarihi'' olarak niteleyen Gül, çağların açılıp kapanmasına bilim ve teknolojideki ilerlemelerin damga vurduğunu kaydetti.
Dünyadaki ekonomi alanlarının zaman içerisinde değişmesinde bilim ve teknolojideki buluşların etkisi olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, ''Milletlerin yükselişlerinin de milletlerin geri kalışlarının da altındaki en önemli faktör bilim ve teknoloji alanındaki başarıları veya başarısızlıklarıdır. Bunun kim bilincindeyse, hangi toplum, hangi ülke, hangi millet bunun bilincinde ve önceliklerini buna ayırıyorsa hep başarılı olmuştur. Dolayısıyla bu alandaki başarıların hiçbiri de tesadüfi değildir. Başarılı insanların, üstün nitelikli insanların çok uygun ortamlarda bir araya getirilmesini hangi toplum, hangi millet organize ettiğiyse bilim ve teknolojideki atılımı o gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla önce bunun farkına varmak lazım'' diye konuştu.
Siyasi, iktisadi ve askeri tarihe bakıldığında bilim ve teknolojinin önemini görüldüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, bu alanın herhangi bir icra ve faaliyet alanının ötesinde milletlerin geleceği olduğunu kaydetti. Gül, bilim ve teknolojiye bu şekilde bakıldığında kaynakların ve önceliklerin ona göre dağıtıldığını dile getirdi.
Türkiye'de bugün herkesin bunun farkına vardığını, kamu, özel sektör, üniversiteler, bilim ve teknolojiyle ilgili tüm kurumların bu heyecanı taşıdığını söyleyen Gül, yasal değişikliklerle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK'ın bu alanda ''amiral gemisi'' haline getirildiğini anlattı.
Türkiye'nin yakaladığı ivmenin devam ettirilmesi gerektiğini belirten Gül, sözlerine şöyle devam etti:
''Bunun için önceliklerimizi her yerden kısabiliriz ama bilim, teknoloji, eğitim alanlarından kısmamamız ve daima bu desteği vermemiz gerekir. Bilim insanlarımızı ve bilim yuvalarımızı sahiplenmek, onların bütün meselelerine büyük ilgi göstermek, onların çalışma ortamlarını kolaylaştırmak yine bu alandaki başarılarımızın da temel faktörüdür.
Bu açıdan bütün bilim yuvalarımızı, bilim insanlarımızı kısır tartışmaların dışında tutmalıyız. Onların da gayret sarf ederek kendilerini bu tartışmaların dışında tutmaları gerekir. O zaman hep beraber motivasyonumuzu kaybederiz ve bir bakarsınız ki en büyük öncelikleri geri plana atarız. Bu açıdan özellikle bu konudaki hassasiyetini, bilime verdiğimiz önemi öne çıkartmamız gerekiyor.
Siyasi iradenin, devlet kurumlarının bunu anladığını bütçelerde, açılan yeni kurumlarda görüyorsunuz. Bakanlıkların bu konuda büyük bir yarış içerisinde olduğunu görüyorsunuz ve şu da yine bir gerçektir ki özellikle araştırma, geliştirme konuları açısında hiçbir dönemde olmadığı kadar fonlar ayrılmış vaziyette, hiçbir dönemde olmadığı kadar herkes ilgi göstermekte. Bunların neticesini kısa süre içerisinde alacağımızdan da kesinlikle eminim.''
Bu atmosferin Türkiye'de bir sinerji doğurduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, TÜBİTAK'ın ve Türk bilim insanlarının faaliyetlerini izlediğini ve gurur duyduğunu ifade etti.
Savunma, enerji ve çevreyle ilgili konularda TÜBİTAK'ın büyük projeleri olduğunu belirten Gül, ''Biraz önce sinevizyonda da gördünüz, hep beraber geçen hafta gurur duyduk. Göktürk-2 uydusunun, tamamen milli imkanlar ve milli kapasiteyle yapılıp uzaya fırlatılması, bütün bunlar hepimizin övünç kaynağıdır ve bunları muhakkak ki daha da çoğaltmamız gerekmektedir'' diye konuştu.
Bütün alanlarda topyekün bir iyileşme söz konusu olmazsa bilim insanları için ülkenin cazip olmaktan çıkacağını dile getiren Gül, yurt dışındaki birçok Türk bilim insanının Türkiye'ye dönmeye başlamasından duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra yapılan ilk TÜBİTAK ödül törenindeki konuşmasında ''Türkiye dışındaki değerli Türk bilim insanlarına Türkiye'ye gelin demek ucuzculuktur, kolaylıktır'' dediğini anımsatan Gül, geçen süre içerisinde gerekli şartların oluşturulduğunu ve Türkiye'deki gelişmelerin, bilim dünyasına verilen önemin ülkeyi cazip hale getirdiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti:
''Hatta Türkiye sadece Türk bilim insanları için değil yabancı bilim insanları için de çok cazip bir ülke olmaya başladı. Bu noktada, dikkatinizi de çekmek istiyorum. Yabancı bilim insanlarına, yabancı beyinlerin Türkiye'ye gelmesine karşı sanki gizli direncimiz varmış gibi. Halbuki spor kulüplerimiz çok değerli sporcuları Türkiye'ye getiriyorlar, onları seyrediyoruz. Kulüplerimizin formaları altında çok güzel vakit geçirtiyorlar bize, güzel sportif faaliyetleri oluyor. Sporun bir çok alanında. Ama biliyorum ki bilim alanında nedense yabancı, değerli bilim insanlarını veya yabancı, çok değerli üstün beyinleri Türkiye'ye getirmekte engellerimiz var. Adale gücünü takdir ediyoruz ama beyin gücünü pek takdir etmiyoruz. Bununla ilgili yasal ve idari durumumuzu gözden geçirmemiz gerekir. Gerekli düzenlemeleri yapmamız da fayda olduğu kanaatindeyim.''
İstikrar içindeki Türkiye'nin şanslı bir dönemden geçtiğini ifade eden Gül, diğer ülkelerdeki durgunluğun aksine Türkiye'nin hareket halinde olduğunu belirtti. Genç nüfusun Türkiye için büyük avantaj olduğunu kaydeden Gül, şunları kaydetti:
''Tabii ki nüfusun büyüklüğüyle ancak nüfus nitelikliyse övünürsünüz. Eğer nüfusunuz nitelikli değilse yük haline gelir size. Ama nüfusunuz nitelikliyse o zaman da beşeri sermaye haline dönüşür. Önemli olan gençlerimizi, okullarda eğittiğimiz çocuklarımızı Türkiye için beşeri sermaye haline getirebilmemiz. İkincisi, şüphesiz ki bilimin heyecanını duyurmamız lazım. Eğer bunun heyecanı bütün topluma yayılmazsa, cazibesi bütün toplumu özellikle genç nüfusumuzu içine almazsa onları bilim dünyasına çekemeyiz, başka alanlara kayarlar.
O açıdan siz değerli bilim insanlarının başarılarınızı da aleni bir şekilde paylaşmak lazım. Örnek insanlar olarak ortaya çıkmanızı temin etmemiz gerekir. Türkiye'nin başarılı şirketleri, sporcuları, sanatçıları örnek oluyor, rol model dedikleri durum gerçekleşiyor. Aynı şekilde bilim insanlarımızın başarılarını da çok bilinir hale getirmemiz gerekir ki özellikle gençlerin, öğrencilerin üzerinde ayrı bir heyecan uyandırsın.''
Bu alanda basın yayın kuruluşlarına da büyük görev düştüğünü kaydeden Gül, gelişmiş ülkelerin yayınlarına bakıldığında çok sayıda bilim sayfası olduğunu, bilim alanında uzmanları bulunduğunu, Türkiye'de ise bu alanda hala eksiklikler görüldüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, ''Unutmayalım ki teknolojiyi, bilimi, yeniliği rehber edinmeyen milletlerin önlerine koydukları hedeflere ulaşmaları mümkün değildir. Aslında bunun farkında olduğumuz için son 5 yıllık kalkınma planımızı, farkında mısınız bilmiyorum, girişinde bunlar çok güzel bir şekilde tespit edilmiştir ve Türkiye'nin bundan sonraki kalkınma stratejisi bu hedef üzerine oturtulmuştur. Bunu gerçekleştirdiğimiz andan itibaren hedeflerimize ulaşabilir, büyük zıplamayı yapabilir ve gelişmiş ülkelerle mesafeyi kapatıp onları yakalayabiliriz. Bugün için bunun imkanı vardır çünkü gelişmiş ülkeler durgunluk safhasına girmişken biz hareket ve gelişme halindeyiz'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, ödül alan bilim insanlarının başarılarıyla gurur duyduğunu belirtti ve ödül sahiplerini kutladı.