Gül: Dersim arşivlerinin açılmasında mahzur yok

Gül: Dersim arşivlerinin açılmasında mahzur yok
T24 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dersim olaylarıyla ilgili olarak, ''Arşivlerin açılmasında hiçbir mahzur olmadığı kanaatindeyim. Büyük devletler, ülkeler, milletler tarihlerinden korkmazlar. Daha tartışmalı konularda da arşivlerimizi açıyoruz. Yeter ki bu konular, günlük polemik mevzusu yapılıp bunların üzerinden başka yerlere ulaşmak, başka amaçlar peşinde koşmak olmasın'' dedi.  Gül: Dersim arşivleri açılabilir Gül, ''youtube world view'' kanalında internet kullanıcılarının sorularını yanıtladı.  Gül, Dersim olayları hakkındaki düşüncesinin ne olduğu ve ''karanlık olayların aydınlatılması için Genelkurmay Başkanlığı'nın arşivlerinin açılması gibi çalışma yapıp yapmayacağının'' sorulması üzerine, konunun bugünlerde çok tartışıldığını söyledi.  Bu konuyu üniversite yıllarında okuduğunu belirten Gül, şöyle konuştu:  ''Bizim tarihimiz büyük bir tarih. Tarihin içinde acı tatlı dönemler çok olmuş oluyor. Yakın tarihimiz içinde Dersim olayları da çok üzücü olaylar, insanın vicdanıyla, bugünkü insan hakları uygulamalarıyla çok bağdaşmayacak... Bu benim kendi bilgilerimden ulaştığım kanaattir. Bununla ilgili arşivlerin açılmasında hiçbir mahsur olmadığı kanaatindeyim. Büyük devletler, ülkeler, milletler tarihlerinden korkmazlar. Biz bunu açıkça söylüyoruz. Daha tartışmalı konularda da arşivlerimizi açıyoruz. Yeter ki bu konular, günlük polemik mevzusu yapılıp da bunların üzerinden başka yerlere ulaşmak, başka amaçlar peşinde koşmak olmasın. Yeteri kadar olgunluğa ulaştığımız kanaatindeyim. O bakımdan arşivlerimizin bilim adamlarına, tarihçilere açılmasında, bunların okunmasında sakınca olmadığı kanaatindeyim.' Cumhurbaşkanı, Kürt sorunu ile ilgili sorulara da cevap verdi.  "İyi şeyler olacak" ifadesi hatırlatılınca Gül, "aslında iyi şeyler oldu. Daha iyi şeyler olabilirdi. Terör örgütü bunlardan rahatsız oldu ve saldırılar düzenleyerek bunu önlemek istedi" dedi.  Abdullah Gül'e öğretmen atamaları ile ilgili de sorular geldi. Cumhurbaşkanı "konuyu yakından takip edeceği" sözünü verdi.  Gül, bedelli askerlik yasasının ne kadar adil ve demokratik olduğuna ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: ''Bu, çok tartışmalı bir konu yine. Öyle ki bir aile alalım, bir oğlu var, eğer askere gitmediyse böyle bir yasa çıksın istiyor. Oğlu askerdeyse 'bu niye çıkıyor' diyor. Çok tartışmalı bir konu gerçekten. Zor bir konu. O yüzden hükümetlerin işi de kolay değil. Böyle bir yasa çıkıyor, çıkarken vicdani bir rahatsızlık oluşturmaması çok önemli. Bundan gelecek gelirlerin genel bütçe içine konulmadan, harcanacağı yerlerin açıkça belirtilmesi, özellikle de maddi imkanları olmadığı için askere giden ailelere bu fonlardan güçlü yardımların yapılması... Bunun çok dengeli bir şey olacağı kanaatindeyim.''   'Kadına yönelik şiddet' Kadına yönelik şiddete karşı cezaların yeterli olup olmadığı sorusu üzerine Gül, bu konuda herkesin mücadele etmesi gerektiğini söyledi. ''Erkeklerin en zayıf, belki de en utanılacak hallerinden birisidir bu'' diyen Gül, kadına şiddete karşı en kararlı şekilde durmak gerektiğini belirtti. Kadına yönelik şiddetin toplumu zayıflattığına dikkati çeken Gül, bunun dünyanın her yerinde yaşandığını vurguladı.  Suriye'deki iç savaşın etkileriGül, Suudi Arabistan'dan bir kişinin Suriye'de iç savaş çıkması ihtimali ve bunun Türkiye, İran ve Suudi Arabistan'a etkilerinin ne olabileceğiyle ilgili düşüncesini sorması üzerine, ''Suriye'de görmek istemeyeceğimiz şeydir bu. Bir ülkede iç savaşın olması, hele etnik ve mezhep temelleri üzerine, bunu hiçbir yerde görmek istemeyiz. Komşumuzda hiç görmek istemeyiz'' dedi.  Gül, Türkiye'nin, hiçbir komşusunun iç işine karışmadığını ve bunun temel prensipleri olduğunu belirtti. Küreselleşen dünyada hiçbir ülkenin insan haklarıyla ilgili uygulamalarından dolayı ''Bu benim kendi meselem. Buna kimse karışamaz'' diyemediğine dikkati çeken Gül, bir ülkedeki insan hakları uygulamaları çok kötüyse uluslararası kuruluşlar, sözleşmeler ve anlaşmaların uyarılarda bulunma hakkı verdiğini söyledi. Gül, Suriye'de tek parti rejimi nedeniyle insan hakları uygulamalarının çok kötü olduğunu ifade ederek, bu çerçevede uyarıların, iyi niyetli düşüncelerin hep paylaşıldığını belirtti. Suriyelilerin korku duvarları yıkılınca barışçı bir şekilde sokağa döküldüğünü dile getiren Gül, ''O zaman maalesef Suriye yönetimi vatandaşlarına karşı şiddet kullanıp çok sayıda insan ölmeye başlayınca dünyanın sesi farklı şekilde yükselmeye başladı. Türkiye de bu sese katıldı. Bunu böyle görmek gerekir. Biz başka bir ülkenin iç işine karışmak istemeyiz'' dedi.  'Uzun tutukluluktan rahatsızım' Tutukluluk süreleriyle ilgili olarak yasama organının düzenleme yapması için daha aktif rol almayı düşünüp düşünmediği de sorulan Gül, uzun tutukluluk sürelerinden rahatsız olduğunu yineledi.  Bu konudaki rolünün çağrıda bulunmak ve bu konuda konuşma yapmak olabileceğini dile getiren Gül, daha önce de çağrıda bulunduğunu anımsattı. Gül, ''Uzun tutukluluk süreleri cezalandırmaya dönüşüyor ve bundan gerçekten rahatsız oluyorum. Onun için yargılama sürecinin süratlendirilmesi, bununla ilgili bütün imkanların toparlanıp bunların gecikmemesi gerekir ve bir an önce insanların varsa hatası ortaya çıkması, yoksa serbest olması gerekir. Bu çağrımı tekrarlıyorum'' dedi.  Basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili konulardaki cezaların da tutukluluk sürelerinin de kendisini rahatsız ettiğini paylaştığına değinen Cumhurbaşkanı Gül, bu durumun Türkiye'nin reformist sürecini gölgeleyici bir hal aldığına dikkati çekti. Gül, TBMM'nin gerekli çalışmaları yapmasıyla ilgili çağrısını tekrarladığını ifade etti.  Cumhurbaşkanı Gül, toplum içinde türbanlı olanlarla olmayanlar arasında ayrım olup olmadığına ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:  ''Toplum içerisinde, halk içerisinde böyle bir sıkıntı yoktu. Örtülü bir kızla örtüsüz bir kız el ele dolaşıyor, üniversitede sandviçlerini bölüşüyorlardı ama ne yazık ki bu, sistem içerisinde, resmi atmosferde sıkıntılar oluşturuyordu ve halkın o barışık hali yukarı tam yansımıyordu. Bununla ilgili de bu noksanlıkların ve yanlışların giderek gittiğini görüyoruz. İnanıyorum ki herkes çok daha büyük özgüven içinde olacaktır. Ben bu ülkenin vatandaşı olan hiç kimsenin ne olursa olsun, hangi konuyla ilgili olursa olsun ifadesi, düşüncesi, inançlarından dolayı buranın kendisinin öz yurdu olduğu intibaını unutmamasını isterim. 'Burası benim öz vatanım mı öz yurdum mu? Ben sıkıntıdayım' hissiyatına hiç kimsenin kapılmasını istemem doğrusu. O bakımdan bu tip aksaklıkların gerek ifade, gerek inanç, gerek başka alandaki kültürel sıkıntıların demokratik standartlarımızı yükselterek giderildiği ve giderileceği kanaatindeyim.''Öğretmen atamaları Cumhurbaşkanı Gül, "Sayın Cumhurbaşkanım benim sorum öğretmen atamaları ile ilgili. 2011 yılında yapılması planlanan öğretmen atamaları ile ilgili önce dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu’nun, ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı sayın Hüseyin Çelik’in yapmış olduğu açıklamalarda 2011 yılı Ağustos ayında tek seferde 55 bin öğretmen alımı yapılacağı vurgulanmıştır. Ancak Ağustos ayına gelindiğindeyse yalnızca 11 bin öğretmen ataması yapılarak 44 bin öğretmen mağdur edilmiştir. Öncelikle bu sorunun çözümü için başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere yeni Milli Eğitim Bakanımız sayın Ömer Dinçer ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek'le bir görüşme yapmayı düşünüyor musunuz? Bir başka sorum ise ülkemizde ücretli öğretmenlik adıyla uygulamada bulunan ve tamamen haksızlıklar üzerine kurulu bir sistemin kaldırılması ve bunun yerine öğretmen yalnızca kadrolu ve güvenceli olması şeklinde Cumhurbaşkanlığı nezdinde bir girişimde bulunacak mısınız?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Bu büyük bir sorun Türkiye'de. Şuradan biliyorum, çok sayıda bana başka kanallarla da mailler, Twitter mesajları, mektuplar, çok sayıda gencimiz bunu bekliyor gerçekten. Daha önce de bunları aldığım için Milli Eğitim Bakanı'yla, hükümetle konuştum bu konuları ciddi bir şekilde ele almaları gerektiğini ve bu konularla ilgili tatmin edici açıklamaların yapılması gerektiğini ve adımların atılması gerektiğini. Eminim ki Milli Eğitim Bakanlığı da hükümet de bu konuyla ilgili elinden gelenleri yapıyordur ve yapacaktır. Sorunun ikinci kısmında çok önemli bir tespit var. Bunlar öğretmen olmayan ama öğretmen olmadığı için öğretmenlik yapan kişilerle ilgili ücretli öğretmenler deniyor. Aslında bunların herhalde büyük kısmı da pedagojik formasyonu yoktur öğretmenlik yapabilmeleri için. Bu niçin uygulamada söz konusu oluyor buna bakmak gerekir. Bir çok valinin de bundan şikayetçi olduğunu biliyorum. Acaba tayin edilen öğretmenler gitmiyor ondan mı? yoksa başka şeyler mi bu konuyu yakından takip edeceğim. Kendisine de burada söz veriyorum bu konuyu yakından takip edeceğim. Bu da bir çözüm olabilirse onların yerine sonradan olduğu gibi diğer öğretmenler kadrolu bir şekilde atanabilirse tahmin edersem ki burada epey mesafe alınır diye düşünüyorum. Ama bunun biraz yapısal olduğunu da görüyorum. Bugün bakanın da açıklamaları var onu da okudum. Bu konuyu takip edeceğim."