GÜL: İNSAFLI OLUNMASI GEREKİR ANKARA (A.A)

-GÜL: İNSAFLI OLUNMASI GEREKİR ANKARA (A.A) - 29.03.2011 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları standartları sorgulanırken insaflı olunması gerektiğini belirtti. Gül, Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen ile Çankaya Köşkü'ndeki baş başa ve heyetler arası görüşmenin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, Kayseri'de ortaya çıkan çocuk cinayetlerinin ardından idam cezasının yeniden tartışıldığı anımsatılarak bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, ''İdam cezası kaldırıldı ama ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası var. O da idam gibi'' dedi. Bir gazetecinin BDP ve Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) ''Sivil İtaatsizlik Eylemi''ni hatırlatması ve ''DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk 'Libya ve Mısır'da özgürlük çığlıkları yükseliyor. Bizim haykırışımız daha büyük olacak' dedi. Bu bir meydan okuma olarak yorumlandı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu  üzerine Cumhurbaşkanı Gül, kimin ne dediğini dinlemediğini, böyle bir açıklama var mı yok mu bilmediğini söyledi. Gül, şöyle konuştu: ''Bu benzetmeler yersiz benzetmeler. Herkes, birazcık vicdanı olan herkes bunu görür. Böyle bir benzetme, bunlar doğru şeyler değil. Unutmayın ki AB ile tam üyelik müzakereleri yapabilmek için Türkiye'nin bir şartı yerine getirmesi gerekirdi, o da Kopenhag Siyasi Kriterleri. Türkiye bu siyasi kriterleri yerine getirmiş. Bu ne demektir? Türk demokrasisinin, Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerinin AB seviyesinde, kabul edilebilir seviyeye gelmiş olmasıdır. Türkiye bunları eğer yerine getirmemiş olsaydı AB ile müzakereye zaten başlayamazdı. Dolayısıyla Türkiye'deki demokrasi, insan hakları standartları sorgulanırken insaflı olunması gerekir. Bunu söyledikten sonra biliyorsunuz hemen şunu da söylüyorum Türkiye'nin hala reformlar yapması hala hukuk ve demokratik standartlarımızı yükseltmek için çaba göstermemiz gerekir. Ve bunun da daima önderliğini yapıyorum. Hergün de Türkiye'de yeni güzel şeyler bu şekilde oluyor ve olacak da. Herkes kurallar çerçevesi içerisinde, kanunlar, nizamlar içerisinde demokratik hak ve hukukunu kullanabilir. Bu çerçeve içerisinde eleştirilerini yapar. Gösterilerini yapabilir, her şeyi yapabilir. Ama bunların, her şeyin kanunlar, nizamlar çerçevesi içerisinde olması gerekir. Bunun ötesindeki davranışların bütün halkımız tarafından da doğuda da batıda da her tarafta hoş karşılanmayacağı inancındayım.'' -''İLHAM KAYNAĞI OLABİLİRİZ''- Cumhurbaşkanı Gül, Finlandiyalı bir gazetecinin ''Türkiye Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki ülkelere demokratik bir model olarak gösteriliyor. Sizce bu ülkelere Türkiye nasıl bir demokratik model olabilir? Hangi alanlarda model olabilir?'' sorusuna ise şu yanıtı verdi: ''Bize bu soru sorulduğunda daha çok şu şekilde cevap veriyorum, model olmaktan ziyade bir ilham kaynağı olabiliriz. Türkiye bildiğiniz gibi nüfusu Müslüman olan bir ülke ama aynı zamanda demokrasiyi, Avrupa tipi bir demokrasiyi, serbest piyasa ekonomisini gerçekleştiren bir ülke. Bu anlamıyla da son yıllardaki başarımız sadece uzaktaki dostlarımız değil yakın dostlarımız komşularımız tarafından çok yakın takip ediliyor. Ve çok da takdir ediliyor. Libya, Tunus, Mısır ve diğer Ortadoğu ülkeleri bir çok Müslüman ülke Türkiye ile zaten tarihi bağları var. Bir çok kültürel, tarihi ortak yanlarımız var. Dolayısıyla birbirimizi etkileme, takip etme imkanımız daha çok. O anlamda baktığımızda hepimizin birbirimizden alacaklarımız var. Ama söylediğim gibi Türkiye'nin ekonomik başarıları, demokrasi yönünde attığı çok köklü adımlar, bütün bunlar, yaptığı çok köklü reformlar bölge ülkeleri tarafından bahsettiğiniz ülkeler tarafından çok yakın takip ediliyor. Sadece siyasetçileri değil, entelektüelleri, gençler çok yakın takip ediyorlar. Ve eminim ki karşılıklı etkileşim söz konusu oluyordur. Ama bütün bunların müspet yönde olduğunu da herkesin görmesi gerekir.'' Türkiye'nin 2005 yılında AB ile fiili müzakerelere başladığı ilk günü, İslam ülkelerinden 275 gazetecinin büyük bir ilgiyle izlediği örneğini veren Gül, ''Müzakereler başladıktan sonra da çok büyük bir coşkuyla bütün bunları, çok büyük bir müspet haber olarak kendi ülkelerine geçmişlerdi ve daima basın-yayın kuruluşlarında Türkiye ile ilgili hep pozitif anlatımlar olur. 'Türkler bunları, bunları başarabildiklerine göre biz niye yapmıyoruz' diye sorgularlar. Bütün bunların hep olumlu ama dolaylı katkıları olduğu kanaatindeyim'' diye konuştu.