Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, onayladığı internet yasasına ilişkin, "Ben veto etsem, aynen geri gelme ihtimali vardı; seçim ortamındayız. O zaman yapacağım bir şey kalmazdı" dedi. Gül, internet yasasını onayladığı için New York Times'ın "İfade hürriyetine saldırıya Gül de katıldı" içerikli eleştirisi hakkında da "Doğrusu ağır bir eleştiri" dedikten sonra "Dikkate alırım, değer veririm ama bana karşı bir haksızlık olduğunu da belirtmek isterim" ifadesini kullandı.
"Dışarıda önemli bir gazetenin editoryal board’ın (kurul) imzasıyla çıkan bir yazı önemlidir" diyen Gül, "Ben bunların kötü niyetli ve kasıtlı yazıldığı kanaatinde değilim. Ama bir haksızlık olduğunu da doğrusu söylemeliyim. Herhalde bilgi noksanlığından kaynaklanıyor. Herhalde bunları bilseler... Genel algımızla ilgili negatif bir süreç içerisinde olduğumuz ortada" diye belirtti.
Cumhurbaşkanı bir grup gazeteciyi Boğaz’daki Huber Köşkü’nde ‘Pazar kahvesi sohbetine’ davet etti.
Radikal'den Murat Yetkin izlenimlerini köşesine taşıdı:
Cumhurbaşkanı,'Veto kolay yoldu, ama düzelttiremezdim' diyor. Şimdi gözü Salı oylamasında.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir grup gazeteciyi Boğaz’a nazır Huber Köşkü’nde ‘Pazar kahvesi sohbetine’ davet etmesinin amacı, internet yasasını onaylaması ardından içeride ve dışarıda yapılan sert eleştirilere karşı tutumunu açıklamaktı.
Özellikle New York Times gazetesinin kendisini ‘Başbakan Erdoğan’ın ifade özgürlüğüne saldırısına katılmakla’ suçlaması ağırına gitmişti; “Kötü niyetli demiyorum, ama haksız buluyorum” diye açıkladı. İnternet yasası konusunda söylediklerine girmeden Türkiye gündemindeki iki konuyla daha söylediklerini aktarmakta fayda var.
MİT Müsteşarına ne dedi?
Birincisi MİT Müsteşarı, 7 Şubat 2012’de sorgulanmak istendiğinde Hakan Fidan’a Erdoğan gibi “İfade verme” mi dedi, yoksa vermesini mi istedi. Başdanışmanı Ahmet Sever, daha önce ifade vermesini istediği haberlerini yalanlamıştı. Dün sorulduğunda Gül “Yazılanlar doğru değil” dedi; “Ben bu olayın basında duyulmadan kapatılması için gayret sarf ettim.”
İşte bu ilk defa söyleniyordu. Gül bu konuda başka bir şey de söylemedi. HSYK’da 12 maddede 15 ihlal Cumhurbaşkanı’na, Meclis’ten onayına gönderilen HSYK yasasını onaylayıp onaylamayacağı da soruldu. “Teklif daha Adalet Komisyonu’na sunulduğunda metnin aldık ve çalıştık” dedi Gül.
Çankaya’nın hukukçuları teklifin 12 maddesinde tam 15 Anayasa’ya aykırılık saptamışlar, o da bunu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a iletmişti. Cumhurbaşkanı bunları açıklamadı, “Teftiş Kurulu yetkisini bakana veriyor mesela” demekle yetindi.
Yasanın Meclis’ten geçtiği şekli üzerinde çalışmaları devam ediyordu. İtirazlarının düzeltilmiş olmasını ümit ediyordu. “Önüme getirecekler, bakacağım” dedi.
İnternet yasayla engellenemez Tartışma konusu internet yasasına gelince…
Öncelikle Cumhurbaşkanının internet kullanımıyla ilgili görüşleri: Bazı ülkeler interneti ‘gümrük önlemleriyle’ boşuna yasaklamaya çalışmışlardı. Teknolojik çözümlerle engeller aşılıyordu. Hatta Snowden skandalı sonrasında ABD’de bu yönde çalışmalar yapılmış, ama mümkün olmadığı anlaşılınca ‘Bildiği kadarıyla’ onlar da vazgeçmişlerdi.
Yine de sınırsız serbestlik olsun diye bir anlayış dünyada da yoktu. AB’de ‘Gerçek alemde suç olan, sanal alemde de suçtur’ anlayışı hâkimdi, ama sanal alemde suçluyu bulmak kolay değildi. Ama internet yasasının bu haliyle Türkiye’nin ‘yumuşak güç’ hedefini zedelediğinin Cumhurbaşkanı farkındaydı. “Genel algımızla ilgili olumsuz bir süreç içinde olduğumuz ortada” dedi; “Bunu düzeltmek zorundayız.”
Algıyı düzeltmek mümkün mü?
Gül, sosyal medyayı düzenli kullanan bir cumhurbaşkanı olarak bu yasayı imzalamış olmasının vatandaşlardaki ‘hayalkırıklığını ‘ artırdığının farkında. ‘Bizim yasa Avrupa düzeyinde’ demenin sokaktaki algıyı değiştirmeyeceğini de biliyor.
Hükümetin 17 Aralık yolsuzluk soruşturması ardından Fethullah Gülen taraftarlarıyla yaşadığı ihtilaf kast edilerek ‘Bantlar ortaya çıkmasaydı’ bu adımı atıp atmayacağı sorusuna, yalnızca “Şimdi de yayınlanıyor zaten. Ayrıca mevcut yasada da yaptırımı var” diye ayrıntıya girmeyen bir cevap verdi.
Bir gazetecinin, “Başbakanın müşavirinin TİB yetkilisine talimatını dinledik, TİB’e nasıl güveneceğiz?” sorusunu da, bir başka gazetecinin “Bir twit mesajın nedeniyle Başbakan danışmanından telefon aldım. Bu baskı değil mi?” sorusunu da “İşte o yüzden mahkeme kararı diyoruz” diye yanıtladı.
Gül, her şeye karşın Meclis’ten çıkmasını beklediği ‘düzeltmelerle’ internet yasasının kendisini memnun edecek düzeye geleceğini söyledi.
“Karşı karşıya kaldığım tercih şuydu” diye anlattı: “Ya popülariteye oynayacaktım, torba yasadan beklentileri olan emekliler ve diğer kesimleri mağdur ederek veto edecektim ya da bu yola gidecektim. “Ben veto etsem, aynen geri gelme ihtimali vardı; seçim ortamındayız. O zaman yapacağım bir şey kalmazdı. İlgili bakanı çağırdım, sorunlu maddeleri söyledim. Baktım geçmişte Süleyman Demirel’in de, Ahmet Necdet Sezer’in de yasa onaylayıp Başbakana ‘Şuraların düzeltilmesi kaydıyla onaylıyorum’ diye yazdığı olmuş.
(Gül bu arada Demirel’in 7 yıl boyunca 14, kendisinin 6 yasayı veto ettiği bilgisini paylaşıyor.) Ben de öyle yaptım.”
“Kendimde değiştirebilecek gücü görmesem, farklı davranırdım. Evet, bağımsız cumhurbaşkanı olarak partilere eşit mesafedeyim. Ama benim 2002’de kurmuş olduğum ilk AK Parti bakanlar kurulunda görev almış arkadaşlardan bazıları bugün de bakanlar kurulunda. Açık söyleyeyim, bu avantajı kullandım.”“Düzeltmeler Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan benim istediğim gibi geçti, bundan memnunum. Şimdi Salı günü (Yarın) görüşülecek. Tabii Genel Kurul’un iradesine saygılıyım, olmuş gibi söyleyemem. Umuyorum, gelecek hafta (bu hafta) bu tartışmalar bitmiş olur.”
Peki ya son anda düzeltmeler geçmezse ne olur? Cumhurbaşkanı mesela Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapar mı?
Gül “Kararlılığım ortada” diyor. “Neticede çoğunluğu olan bir hükümet var. Bir terslik beklemiyorum.”
Düzeltmeler neler?
Cumhurbaşkanı Gül’ün, biraz da zararın neresinden dönülse kârdır anlayışıyla olumsuz algının düzeltilmesine katkıda bulunacağına inancıyla, Erdoğan’ın bir an önce Meclis’ten çıkartmasını beklediği değişiklikleri şöyle sıralıyor:
“TİB başkanının zaten bilgi almak hakkı varken bir de içerik eklenmiş; bunu yanlış buldum. İkincisi, TİB başkanına yayın kapatma yetkisi verip, ‘İtirazı olan mahkemeye gitsin’ diyordu. ‘Mahkeme kararı gerekir’ dedik. Aslında Avrupa Birliği’nin 2006/4 direktifine göre mahkeme kararı ya da sıkı kurallar deniyor, ama bizde kurallar istismar edilebiliyor; o nedenle mahkeme dedik.
“Bir üçüncüsü, pek dikkat çekmedi, mahkeme kararında bile her bilgi alınamayacak; kimlik bilgileri dâhil her şey diyordu. Dördüncüsü, ihtisas mahkemeleri, bilişim mahkemeleri geliyor. Bunu da olumlu görüyorum.”
‘Unfollow’ durumu
Gül’e internet yasası onayından sonra twitter hesabını izlemeyi bırakanlar da soruldu. Gerçi yüzdeye vurulduğunda yüksek oranlara ulaşmıyordu ama yine de memnuniyetsizlik işaretiydi.
“Cumhurbaşkanı da yasakçılara katıldı” algısını yansıttığının Cumhurbaşkanı farkındaydı. Olumlu, ya da olumsuz 100 bine civarında tepki almıştı.“Cumhurbaşkanlığı makamında oturan bir kişi için bundan büyük şeref olamaz” dedi; “O nedenle ben herhangi bir popülist beklenti ile hareket edemem. Kendi ilkelerime göre karar veririm.”