GÜL İSVİÇRELİ İŞADAMLARINI YATIRIMA ÇAĞIRDI ZÜRİH (A.A)

-GÜL İSVİÇRELİ İŞADAMLARINI YATIRIMA ÇAĞIRDI  ZÜRİH (A.A) - 26.11.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsviçreli iş adamlarına Türkiye'ye yatırım yapmaları çağrısında bulunarak, ''Türkiye'de şu anda iş dünyası ile çok barışık bir yönetim tarzı vardır. Dolayısıyla ilgi duyacağınız bir ülkedir, fırsatlar ülkesidir'' dedi. İsviçre'nin Zürih kentinde, ''Economiesuisse'' tarafından düzenlenen üst düzeyli iş adamları yuvarlak masa toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, gelişmiş alt yapısının Türkiye'yi müteşebbisler için çekim merkezi haline getirdiğini, Asya ile Avrupa'nın ortasında, her iki kıtaya da uzanan konumuyla Türkiye'nin haberleşme, enerji ve ulaştırma konularında önemli rol oynadığını söyledi. Avrupa'ya yılda 121 milyon ton petrol taşıma kapasitesine haiz olan Türkiye'nin, 43 milyar metreküp doğalgazı Batı pazarlarına aktarabilecek alt yapıya da sahip olduğunu belirten Gül, ''Son yıllarda kararlılıkla sürdürülen özelleştirme programı, yabancı firmalar için yine bir cazibe alanıdır. Bugüne kadar özelleştirmeden 40 milyar dolar gelir elde edilmiş ve 80 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım gerçekleşmiştir'' dedi.  Sayıları 400 dolayındaki İsviçre firmasının yanı sıra dünya çapında isim yapmış firmaların Türkiye'deki büyük yatırımlarının, ülkedeki ekonomi politikalarının doğru yolda ilerlediğinin bir ispatı olduğunu vurgulayan Gül, ''Türkiye'nin en önemli katma değeri, doğu ile batı, kuzey ile güneyi buluşturduğu noktada yer alması sayesinde yatırımcılara Avrupa, Orta Asya, Kafkasya ve Orta Doğu coğrafyasına erişim imkanı sunmasıdır. Yaklaşık 1 milyar kişinin yaşadığı bu coğrafyaya Türk firmaları özellikle otomotiv, dayanıklı tüketim malları ve müteahhitlik sektöründe nüfuz etmiş durumdadırlar'' şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'de faaliyet gösteren İsviçre sermayeli veya İsviçreli girişimcilerle ortaklık halinde 414 firma bulunduğunu belirterek, 2002-2010 yılları arasında İsviçre'den Türkiye'ye gelen doğrudan yatırım miktarının ise 756 milyon dolar olduğunu söyledi. AB ile 118, ABD ile 18 ve Çin ile 9 milyar dolar ticaret hacmine sahip İsviçre ile Türkiye arasındaki ticari faaliyetlerin değerinin ise 2.3 milyar dolar olduğuna işaret eden Gül, ''Bu değerlerin İsviçre ölçeğinde bir ülke için son derece mütevazi, düşük olduğunu burada söylemekte bir beis yoktur. Bu nedenle sizleri Türkiye'de daha yoğun biçimde iş ve yatırım projelerine imza atmaya davet ediyorum'' dedi. Gül, ekonomik işbirliğinin gelişmesi için kendilerinin de ortam ve alt yapıyı hazır hale getirmek için azami çaba sarf ettiklerini belirterek, OECD düzenlemeleri çerçevesinde tadil edilen Türkiye-İsviçre Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması'nın bu yıl Haziran ayında imzalandığını, bunun parlamentolar tarafından kısa sürede onaylanmasını beklediklerini  belirti.  -''TÜRKİYE'NİN RİSK PRİMİ, EN AZ 10 AB ÜLKESİNDEN DAHA DÜŞÜK''- İki ülke özel sektörleri arasındaki işbirliğinin önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, bu bağlamda çalışmaların desteklenmesi ve işbirliğinin sorunsuz bir şekilde gerçeklemesi için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini bildirdi. İsviçre'de nüfusu 120 bine yaklaşan Türk toplumunun da ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayacak nitelikte olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, ''Elimizdeki, mevcut bulunan bu beşeri unsurdan da yararlanarak ekonomik işbirliğimizi daha ileri aşamalara taşıma yolunda her zaman sizlere destek olacağız. Türkiye ile ilgili herhangi bir tereddüte mahal olmadığını, rahatlıkla yatırım yapabileceğiniz bir ülke olduğunu ifade etmek istiyorum. Sadece Türkiye'de veya burada değil, üçüncü ülkelerde de Türkiye ile İsviçreli şirketler beraber çalışabilirler'' şeklinde konuştu. Türkiye'nin son yıllarda dışarıya çok açılan bir ülke olduğunu vurgulayan Gül, müteahhitlik hizmetlerinde büyük alt yapı projelerini geliştirmede büyük başarılar elde edildiğini söyledi. Gül, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde Türk müteahhitlik firmalarının ikinci sırada olduğunu anımsatarak, enerji konusunda da bir çok gaz, petrol boru hattının Türkiye üzerinden geçtiğini, bundan sonra da geçeceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Aslında Avrupa'nın değişik enerji kaynaklarının güvenli bir yoldan ulaşmasının yolu Türkiye'dir. Onun için Nabucco Projesi üzerinde gayet ciddi bir şekilde çalışıyoruz. Başka diğer projeler de söz konusudur. Bu konularda beraber çalışabiliriz. Türkiye'nin kendi iç potansiyeli çok büyüktür. İlk yarıda yüzde 11 civarında büyümeyi gerçekleştirdik. Bunun sene sonunda yüzde 8 civarında olacağını tahmin ediyorum. Ama hala büyümeye ihtiyacı olan bir ülke. Onun için OECD raporları ve diğerleri Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda da bu büyümeyi sürdürebileceğinde mutabık. Şundan dolayı; Türkiye uzun süredir çok köklü reformlar gerçekleştiriyor. Bu reformlar, hem demokratik ve siyasi hayatıyla ilgili reformlar, hem de ekonomiyle, hukukla ilgili reformlar. Aslında bütün bu reformlar ele ele devam ediyor ve biz bazı önemli reformları şu anda gerçekleştirmiş vaziyetteyiz.''  Gül, Türkiye'nin, Güney Kore'de gerçekleştirilen G-20 toplantısında tavsiye edilen reformları geçen yıllarda gerçekleştirdiğini anımsatarak, ''Sosyal güvenlik, bankacılık reformları gerçekleştirdik. Onun için bu büyük dünya krizi karşısında hiç bir bankamıza bir dolar bile vermedik'' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının sonunda, İsviçreli iş adamlarına şöyle seslendi:  ''Türkiye ile ilgili her türlü faaliyetinizde, Yatırım Ajansı size her türlü hizmeti yapacaktır. Türkiye'de şu anda iş dünyası ile çok barışık bir yönetim tarzı vardır. Dolayısıyla ilgi duyacağınız bir ülkedir, fırsatlar ülkesidir. 'Türkiye niye fırsat?' derseniz, şundan dolayı; riskler minimumdur, ama fırsatlar büyüktür. Bütün riskler minimumdur. Maastricht kriterlerini Avrupa Birliği'ne girmeden gerçekleştiren bir ülkeyiz. Türkiye'nin risk primi, en az 10 AB ülkesinden daha düşüktür. İtalya'dan, İspanya'dan, Belçika'dan, Portekiz'den, İrlanda'dan, hepsinden daha düşük bir risk primi vardır. Niçin? Türkiye'nin kamu maliyesi sağlamdır. Borçlarımızın Gayri Safi Milli Hasıla içerisindeki oranı Maastricht kriterlerinin çok altındadır. Bütçe açığımız yine aynı şekildedir. Köklü reformlarla yaptığımız için ve özellikle bankacılık reformunda çok iyi reformları vaktinde yaptığımız için gelecekle ilgili tahmin gayet rahat yapılabilir. Yani öngörülebilirliği çok açık olan bir ülke. O bakımdan bu fırsatı herkesin değerlendirmesini isterim.''