-GÜL: ''KÜRT SORUNU BÖLÜCÜ TERÖRDEN AYRIŞTIRILMALI'' TBMM (A.A) - 01.10.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kürt sorununun, bölücü terörden ayrıştırılarak çözülmesi gerektiğini belirterek, ''Sorunların çözümünü ertelersek, gelecek nesilleri çok daha çetrefilli sorunlar yumağı ile karşı karşıya bırakırız. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak, konuyu tüm yönleriyle, arka planıyla bilerek konuşuyorum'' dedi. Gül, TBMM'nin 23. dönem 5. yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, ''Bugünün Türkiye'sinde temel bazı konuları birbirimizi anlamaya çalışarak ve olgunlukla tartışmamız gerektiğine inanıyorum'' dedi. Din, birey, toplum ve devlet ilişkisi; siyasetin sivilleşmesi ve demokratik çoğulculuğun korunmasının son yıllarda en fazla tartışılan temel konular arasında yer aldığını belirten Gül, saydığı ve sayamadığı bütün konularda bir ortak anlayış inşa etmenin ilgili tüm tarafların sorumluluğunda olduğunu bildirdi. Abdullah Gül, şunları kaydetti: ''Siyasi tarihimiz ve tecrübemiz bu konularda muhtemel bir eksikliği giderecek güçtedir. Ortak paydamız; daha fazla demokrasi, daha fazla siyaset ve çoğulculuktur. Bunun dışında kalan tüm yollar tükenmiştir, bitmiştir. Açık ve net bir biçimde ifade etmek gerekirse, dünkü sorunlarımız zamanında çözülmediği için bugüne dek büyüyerek gelmiştir. Aynı şekilde bugün çözemezsek, bunlar yarına miras kalacak ve çözümleri de giderek zorlaşacaktır. Bu bağlamda demokrasimizin sürekli geliştirilmesi, reformların kesintisiz sürmesi elzemdir. Unutmayalım ki bu süreç ülkemizi her bakımdan daha güçlü hale getirecektir. Bu sorunları, cesaretle çözmek yerine siyaseten kullanılmasının ileride bize çok büyük maliyetler getireceğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Bunun için, bu meseleleri gözardı etmeden büyük bir sorumluluk bilinci ve samimiyet içinde çözümlenmesi için çaba göstermemiz gerekir. Ülkemizin artık bu sorunlarla daha fazla iç içe yaşamasının kimseye hiçbir faydasının olmadığını görmek mecburiyetindeyiz.'' -''BOĞAZIMIZIN DÜĞÜMLENMESİNE YOL AÇIYOR''- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, milletin sağduyusu ve devletin siyasi aklı ve tecrübesinin sorunları çözebilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydetti. Uzun yılların bir realitesi olan demokratik standartların yetersizliğinden kaynaklanan Kürt sorununun, bölücü terörden ayrıştırılarak çözülmesi gerektiğine işaret eden Gül, ''Bu konuda yaşanan acı tecrübeler, yapılan fedakarlıklar, çekilen acılar, konu hakkında konuşurken boğazımızın düğümlenmesine yol açıyor'' diye konuştu. Bu sorunun, bugün ne yazık ki terörle içiçe geçmiş bir vaziyette olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi: ''Görevimiz, bu noktada, milletimizin ferasetine güvenerek, sağduyulu davranmak ve makul bir çözüm için terörden kaynaklananlar ile terörle irtibatsız sorunları birbirinden ayırmaktır. Yaşanan onca acıya rağmen, milletimizin bir bütün olarak sağduyusu, siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın olgun tutumları sayesinde, bazı olumsuzluklara rağmen yine de büyük mesafeler kat etmiş durumdayız. Bu konudaki temel yaklaşım, terörle mücadele ve demokratik sorunları birbirinden ayırmak konusunda hassas olunmasıdır. Artık terörle mücadele olayın yegane boyutu olarak görülmemektedir. Bu konuda güvenlik güçlerimiz sorunun güvenlik boyutunun gereğini yapabilecek maksimum kapasiteye sahiptir. Terörde ısrar edenler, hiçbir şekilde amaçlarına ulaşamayacaklardır; bu artık herkes tarafından anlaşılmıştır. Güvenlik güçlerimizin etkisi ve gücü yanında, Yüce Meclis ve demokratik düzenimiz terörün önündeki en büyük engeldir. Başta şehit ve gazilerimiz olmak üzere, terörle mücadelede büyük fedakarlık gösteren bütün güvenlik güçlerimizi bu vesileyle bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum. Hangi şekilde tarif ederseniz edin, bu sorunun güvenlik boyutu yanında tarihi boyutları var; demokratik, sosyo-kültürel, ekonomik ve diğer boyutları var. Yanlış uygulamalardan kaynaklanan kırgınlıklar, küskünlükler ve şüpheler var. Bugün geldiğimiz noktada, 'sorun var mıdır yok mudur', 'adı ya da sıfatlandırılması nasıl olacak' diye tartışmak yerine, sivil bir irade geliştirerek yanlışlıklarla yüzleşmemiz ve sorunu, temel prensipler etrafında birleşerek, demokratik bir zeminde çözmemiz gerekmektedir.'' -''SİYASET KURUMUNA DÜŞEN...''- Cumhurbaşkanı Gül, siyasete ve siyaset kurumuna düşenin, stratejik bir vizyonla konuya yaklaşmak ve memleketin bütünlüğünü, insanların selametini hedefleyen çözümler üretmek olduğunu kaydetti. ''Konuyu fazla uzatacak değilim. Bunun yerine, hepimizin üzerinde ittifak etmesi gereken bazı hususları belirtmekle yetineceğim'' diyen Gül, güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yöneltilen tek bir silah bile olduğu müddetçe, bunun cevabının en sert şekilde verileceğini söyledi. Abdullah Gül, sorunun demokratikleşmeyle ilgili boyutunun muhatabının da çözüm zemininin de TBMM olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti: ''Toplumun bütün farklı kesimleri, sivil toplum kuruluşları, dernekler, siyasi gruplar ve meşru tüm muhataplar, sıfatlarına ve kimliklerine bakılmaksızın dahil edilerek geniş kapsamlı bir sorun çözme yöntemi geliştirilmelidir. Daha fazla demokrasi, daha fazla çoğulculuk siyasi sorunların çözüm yöntemidir. Devletin birliği ve bütünlüğü temel siyasi perspektifimiz ve tartışmaya açık olmayan ilkemizdir. Çare etnik odaklı siyaset dili değil, daha fazla demokrasidir. Bir noktayı tekrar net bir şekilde ifade etmek istiyorum: Sorunların çözümünü ertelersek, gelecek nesilleri çok daha çetrefilli bir sorunlar yumağı ile karşı karşıya bırakırız. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak, konuyu tüm yönleriyle, tüm detaylarıyla, tüm arka planıyla bilerek konuşuyorum. Bu sorunu büyük bir kararlılıkla biz çözmeliyiz. Gücümüzün, potansiyelimizin, beraberliğimizin değerini hiçbir zaman unutmayalım. Farklılıklarımızdan korkulan dönemleri geride bıraktık; uzlaşmanın yolunun zorlamadan geçtiğine de artık inanmıyoruz. Bu topraklara ve tarihimize duyduğumuz derin sevgi ve bağlılık, birlikte oluşturacağımız mutlu ve müreffeh geleceğe olan güvenimiz, bizi birbirimize daha çok kenetliyor.''