Gül-Silva basın toplantısı başladı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin AB ile müzakere sürecini kararlı bir şekilde devam ettireceğini belirterek, "Çeşitli siyasetçiler gelir geçer, onlar çeşitli vesilelerle, belki vizyon noksanlığından, bazı şeyler söylerler ama bunlara hiç takılmayacağız" dedi. Gül ve Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Çankaya Köşkü'nde ortak basın toplantısı düzenledi. Silva'yı Türkiye'de konuk etmekten memnuniyet duyduğunu belirten Gül, Türkiye ile Portekiz'in aralarında sorun bulunmayan iki müttefik ülke olduğunu ifade etti. Her iki ülkenin siyasi, güvenlik ve diğer konularda uluslararası alanda birbirini desteklediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bundan sonra da bu desteğin devam edeceğini söyledi. "Portekiz, Türkiye'ye AB konularında güçlü bir şekilde destekleyen bir ülkedir" diyen Gül, Silva'ya teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Gül, Portekiz'in bütün siyasi partileri ve kurumlarıyla sağlanan bu desteğin, bundan sonra da sürmesini diledi. Silva ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerinde hem iki ülke arasındaki ikili ilişkileri hem de uluslararası bir çok konuyu ele aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bu çerçevede AB ile ilgili konuların da gündeme geldiğini belirtti. Silva'nın, Portekiz'de 10 yıl başbakanlık yapmış değerli bir politikacı olduğunu söyleyen Gül, faydalı bir görüşme yaptıklarını ifade etti. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konusunda da kararlı olduklarını vurgulayan Gül, Silva ile Portekizli iş adamlarının Türkiye'ye gelmiş olmasının önemine dikkati çekti. Portekiz'in, Brezilya başta olmak üzere Latin Amerika ve Afrika ülkeleriyle çok yakın ilişkileri ve avantajları olduğuna işaret eden Gül, "Türkiye'nin de Ortadoğu ve Kafkaslar'da, Asya'da büyük etkileri ve avantajları vardır. Bütün bu konularda ortak işbirliği yapmanın çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Bu işbirliğinden, hem siyasi hem ekonomik alanda büyük çıkarlarımız söz konusu olacaktır" dedi. Gül, Silva'nın ziyaretinin Türk-Portekiz ilişkilerinde yeni bir sayfa açacağına olan inancını da dile getirdi. "Biz kendi işimize bakacağız" Gül ve Silva açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladılar. Cumhurbaşkanı Gül, "Almanya ve Fransa'dan, 'Türkiye için konuşulacak tek şey imtiyazlı ortaklıktır' gibi kesin bir ifade geldi. Bütün bunlar kamuoyunda AB konusunda desteğin de düşmesine neden oluyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Türkiye, AB ile müzakerelere başlamış ve bu müzakereler, oy birliği ile başlamıştır. Bu müzakerelere başlamada, imza atan liderlerin çoğu da henüz Avrupa'dadır. Bizi bağlayan hukuki durumdur. Bu, bizi bağladığı gibi tüm üye ülkeleri de bağlamaktadır. Komisyon, Konsey herkes aslında bunun farkındadır. Biz kararlı bir şekilde müzakere sürecini devam ettireceğiz. Çeşitli siyasetçiler gelir geçer, onlar çeşitli vesilelerle, belki vizyon noksanlığından, bazı şeyler söylerler ama bunlara hiç takılmayacağız. Zaten komisyon, sizin söylediğiniz demeçlere cevap vermiştir. Biz kendi işimize bakacağız ve Türkiye olarak kendi reformlarımızı güçlü bir şekilde devam ettirip, bu müzakere süreci içinde yapılması gerekenleri yapacağız. Hatta bazı fasıllar açılmasa bile onların açıp kapanmasını kendi kendimize yapabilme irademiz de var. Günü geldiğinde resmi açılış kapanışlar 5 dakikalık iştir." "Büyük ülkelerin AB'ye üyelik süreci sancılı oluyor" Gül, Portekizli bir gazetecinin, Kıbrıs sorununun AB sürecini nasıl etkileyeceği ve kamuoyunun motivasyonu açısından müzakerelerde bir zaman sınırı olup olmadığına ilişkin sorusunu yanıtlarken, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözülmesini istediğini vurguladı. "Bizim vizyonumuz şudur, Kıbrıs sorunu çözülünce Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ın tamamı, Türkiye, Yunanistan, hepimiz AB içerisinde ayrı bir işbirliği alanı oluşturabiliriz diye çok iyi niyetlerimiz var" diyen Gül, 2004 yılında Rum tarafının Annan Planı'na 'Hayır' demesiyle büyük bir fırsatın kaçırıldığını ifade etti. Ada'da müzakerelerin başladığını hatırlatan Gül, "Ümit ediyoruz ki bu müzakereler başarıyla devam eder. Biz bu müzakereleri güçlü bir şekilde destekliyoruz" dedi. Müzakere sürecinin ne kadar süreceğine ilişkin bir şey söylemenin zor olduğunu belirten Gül, "Bu bir taraftan Türkiye'nin kararlılığı ve performansına bağlı, bir taraftan da AB'nin Türkiye'ye göstereceği ilgi ile ilgili. Ama şunu biliyoruz ki AB tarihinden, genişleme süreci tarihinden, nüfusu ve ekonomisi büyük olan ülkelerin AB'ye tam üyelik süreçleri daha sancılı olmuştur, zaman almıştır" diye konuştu. Portekiz ve Türk firmalarının hangi sektörlerde yatırım yapmayı öngördüklerine ilişkin bir soru üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, bir çok alanda işbirliği potansiyeli olduğunu söyledi. Ortadoğu'dan Kafkaslar'a kadar Türkiye'nin, Latin Amerika'dan Afrika'ya kadar Portekiz'in çok iyi bildiği piyasalar olduğunu vurgulayan Gül, inşaat, turizm, altyapı çalışmaları gibi çok geniş alanlarda işbirliğinin mümkün olduğuna işaret etti. İş adamlarının potansiyel gördükleri yere gittiklerini ve işbirliği yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, "Bizim görevimiz onları buluşturmak ve teşvik etmektir" dedi. Cumhurbaşkanı Gül, baş başa görüşmeleri sırasında Silva'ya "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı"nı takdim etti. Silva da Gül'e, Portekiz'in "Infante Dom Enrique" nişanının en yüksek düzeyi olan ve yalnız devlet başkanlarına verilen "Grande Colar" rütbeli nişanı verdi. Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva, ülkesinin Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği vurgulayarak, "Gelecekte hedefleri yakalamak ve dış politikayla güvenliği güçlendirmek için Türkiye önemlidir. AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı vardır" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün daveti üzerine Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Portekiz Cumhurbaşkanı Silva, Gül'le düzenlediği ortak basın toplantısındaki sözlerine Abdullah Gül'e daveti ve misafirperverliği için teşekkür ederek başladı. Silva, Türkiye'ye daha önce turist olarak geldiğini, karşılaştığı güzel manzaralar, zengin kültürel hazine ve misafirperverliğin hala hatırında olduğunu kaydetti. Türkiye ve Portekiz'in Avrupa kıtasının iki farklı ucunda yer almasına rağmen birçok benzerlik ve tamamlayıcı özelliğe sahip olduğunu söyleyen Silva, bu hususun ilişkilerin gelişmesini kolaylaştırdığını, iki ülkenin de uzun ve zengin bir tarihi bulunduğunu ve aynı zamanda demokrasi ve insan haklarına saygılı olduğunu kaydetti. "Siyasi ilişkilerimizin çok iyi olması bu nedenle şaşırtıcı değil" diyen konuk Cumhurbaşkanı, ilişkilerin NATO ve diğer uluslararası örgütlerde de iyi düzeyde olduğunu bildirdi. Abdullah Gül ile yaptıkları görüşmelerde siyasi ilişkilerin ne kadar iyi olduğunu bir kez daha teyit ettiklerini belirten Silva, iki ülkenin de bu ilişkilerin diğer alanlarda da geliştirilmesi yönünde istekli olduğunu söyledi. Silva, iki ülkenin iş adamları arasındaki ilişkilerin de önemli olduğunu belirterek, Portekizli iş adamlarının Türkiye'yi sadece iç pazar olarak değil, aynı zamanda üçüncü ülkelerle iş yapmak için bir imkan olarak değerlendirmesini tavsiye etti. Kültürün, halkları yakınlaştıran bir etken olduğunu ifade eden Silva, bugün Ankara Üniversitesinde Türkiye'de Portekizcenin öğretilmesiyle ilgili bir anlaşmanın imzalanacağını kaydetti. Silva, Portekizcenin dünyada 8 ülkede, 250 milyon kişi tarafından konuşulduğuna dikkati çekti. İki ülkenin çeşitli konularda aynı görüşleri paylaştıklarını ve görüşmelerde Türkiye'nin AB müzakere sürecinin de ele alındığını belirten Silva, "Portekiz ilk günden itibaren Türkiye'ye tam destek vermektedir. Gelecekte hedefleri yakalamak ve dış politika ve güvenliği güçlendirmek için Türkiye önemlidir" dedi. Portekiz Cumhurbaşkanı, Irak, Orta Doğu, Afganistan, Pakistan ve diğer ülkelerin sorunlarını da görüşmelerde ele aldıklarını ifade ederek, Türkiye'nin stratejik durumunun dünya barışı için önemli olduğunu gördüklerini belirtti. Silva, "AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Portekiz'in de 1985'te AB'ye girdiği gibi" diye konuştu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Portekiz Cumhurbaşkanı Silva, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine Almanya ve Fransa'dan gelen itirazların hatırlatılması ve Türkiye'nin bundan sonraki AB müzakere sürecine ilişkin bir soru üzerine, şunları kaydetti: "Portekiz'in AB'ye giriş süreci 7 sene sürdü ve o dönemde birçok AB ülkesindeki kamuoyu Portekiz'in girişine olumsuz baktı. Bu nedenle AB'ye kendi güçlü noktalarımızı ve Portekiz'in girişiyle birliğin ne kazanacağını gösterdik. Türkiye'nin de bunun gibi pek çok olumlu ve güçlü yönü bulunuyor. AB kamuoyularını kendi tarafına çekmek için bunları kullanması gerekir." Silva, son dönemde Türkiye hakkında olumlu şeylerin de olduğunu belirterek, Temmuz ayında AB dönem başkanlığını üstelenecek olan İsveç'in Türkiye'ye tam destek verdiğini kaydetti. Şu andaki AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti Senatosu'nun da Lizbon anlaşmasını kabul ettiğini anımsatan Silva, bu anlaşmayı kabul etmeyen tek ülke olarak İrlanda'nın kaldığını, bu ülkede bir referandum yapılacağını ve bu anlaşmanın kabul edilmesinin Türkiye'nin AB süreci için kolaylık getireceğini bildirdi.