Gül: Taşların yerinden oynadığı bir dönemden geçiyoruz

Gül: Taşların yerinden oynadığı bir dönemden geçiyoruz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Maslak’taki Harp Akademileri komutanlığında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Arslan Güner tarafından karşılandı. Gül, burada yaptığı konuşmada, subaylara seslenerek ''Taşların yerinden oynadığı bir dönemden geçiyoruz'' dedi.

Gül, İran'ın nükleer programına da değinerek "İran'ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunmaktadır" dedi.

 

Gül: TSK göz bebeğimiz

 
 
Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademileri Komutanlığı'nda verdiği konferansta, milletleri aziz, devletleri ise güçlü kılanın, şüphesiz onların köklü kurum ve gelenekleri olduğunu, 23 asırlık mazisi olan Silahlı Kuvvetleri'nin de milletin göz bebeği kurumlarından biri olduğunu söyledi.
 
 

'Taşlar yerinden oynuyor'

 
 
Bu anlayışla yaklaşık 2 yıl aradan sonra Silahlı Kuvvetler'in değerli kurmay subaylarını yetiştiren Harp Akademileri'nde tekrar beraber olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Gül, aradan geçen dönem zarfında dünyada pek çok tarihi gelişmeye şahit olduklarını, uluslararası sistemin, siyasi, ekonomik ve askeri bakımdan yeniden şekillenmesine yol açacak bir sürece tanıklık edildiğini anlattı.
 
Taşların yerinden oynadığı, kıtalar ve ülkeler arasındaki güç dengelerinin değiştiği, tarihin akışının hızlandığı bir süreçten geçildiğini belirten Gül, böyle dönemlerin ciddi risklerin olduğu kadar, muazzam fırsatların da doğduğu dönemler olduğunu kaydetti.
 
Cumhurbaşkanı Gül, bu itibarla, bu seneki konferansta öncelikle küresel stratejik dengelerde meydana gelen büyük dönüşüm ve kaymalara değinmek istediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
 
“Bu çerçevede 'Arap Baharı' ile küresel güç dengesinin Asya-Pasifik'e kaymasının stratejik yansımalarına dair görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. Konuşmamda ikinci olarak yeni küresel stratejik iklimin güvenlik ve güç kavramlarını nasıl etkilediğine değineceğim. Son bölümünde ise Türkiye'nin bu gelişmelerin şekillendireceği yeni küresel dengelerde yerini almak için ne tür politikalar izlemesi gerektiği hakkındaki fikirlerimi anlatacağım. Bu kapsamda, Türkiye'nin savunma stratejisinde gerçekleştirmesini gerekli gördüğüm reformlardan bahsederek, ülkemiz için yeni bir güç konsepti ortaya koyacağım.”
 
 

İran’da sıcak çatışma uyarısı

 

Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademileri Komutanlığı'nda verdiği konferansta, Suriye'de akan kanın devam ettiğini, Irak'ta mezhepsel temelde siyasi istikrarsızlığın yaşandığını, İran'ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunduğunu belirterek, “Yakın komşularımızda cereyan eden bu istikrarsızlık ortamı, bölgesel ve küresel güç mücadelesinin provasının yapıldığı yeni bir soğuk savaş sahnesine dönüştürülmek istenmektedir. Bölgedeki gerilimin sıcak çatışmalara veya iç savaşa sebep olması durumunda, yeni bir belirsizlik ve kaos ortamının doğması yüksek bir ihtimaldir. Bu şartlar altında, Türkiye'nin gelişmeleri uzaktan izleme lüksü de yoktur” dedi.

 

'Türkiye'nin yakın çevresinde büyük risk ve tehditler mevcuttur'

 

Gül, Ortadoğu'daki değişim rüzgarlarının barış, istikrar ve refaha tahvil edilebilmesinin bugünden atılacak cesaretli adımlarla da ilgili olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

 

“Geleceğe dair müspet beklentilerimize rağmen, Türkiye'nin yakın çevresinde büyük risk ve tehditler de mevcuttur. Komşumuz Suriye'de akan kan devam etmekte, Irak'ta mezhepsel temelde siyasi istikrarsızlık yaşanmakta, İran'ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunmaktadır. Yakın komşularımızda cereyan eden bu istikrarsızlık ortamı, bölgesel ve küresel güç mücadelesinin provasının yapıldığı yeni bir soğuk savaş sahnesine dönüştürülmek istenmektedir. Bölgedeki gerilimin sıcak çatışmalara veya iç savaşa sebep olması durumunda, yeni bir belirsizlik ve kaos ortamının doğması yüksek bir ihtimaldir. Bu şartlar altında Türkiye'nin gelişmeleri uzaktan izleme lüksü de yoktur. Bir yandan her türlü olumsuz senaryoya karşı hazırlanırken, diğer yandan böylesine bir felaketin önüne geçmek için diplomasinin tüm imkanlarından azami ölçüde yararlanmak mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla, Türkiye için diplomatik aktivizm ve askeri hazırlık bir seçenek değil, zorunluluktur. Yakın bölgemizde cereyan eden bu tehdit ve risklerin güvenlik stratejilerimiz bakımından yeni yansımaları olması da kaçınılmazdır. Bu nedenle, gelişmeleri sınırlarımızın ilerisinde yönlendirebilecek strateji ve yeteneklere sahip olmak mecburiyetindeyiz.”