GÜL, TRT HABER'DE SORULARI YANITLADI ANKARA (A.A)

-GÜL, TRT HABER'DE SORULARI YANITLADI ANKARA (A.A) - 22.09.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, demokratik özerklik konusuyla ilgili, ''Onlar, bir gizli ajandayla gelen şeyler açıkçası. Onun için onlara ben sempatiyle bakamam'' ifadesini kullandı. New York'ta temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Gül, TRT Haber'de canlı yayında soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'deki ''korku cumhuriyeti'' değerlendirmelerini nasıl karşıladığının sorulması üzerine, ''Bunlar bir şeyle ters düşerler. Türkiye'nin bir taraftan yaptığı kanunlar, değiştirdiği anayasalar, AB ile müzakeresi, özel sektörün dinamizmi, bütün bunlara baktığınızda böyle bir genel Türkiye resmi asla çıkmaz'' dedi. Türkiye için terörü ortadan kaldırmanın önemli olduğunu vurgulayan Gül, terörü ortadan kaldırmak için devletin her türlü gayreti göstereceğini söyledi. Devletin taviz vermesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden vazgeçmesinin düşünülemeyeceğini, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını kaydeden Gül, ''Şikayetler tabi ki vardır ama bu şikayetler 10 sene önce daha çoktu, 5 sene önce daha azaldı, bugün daha az; ama hala var. Kendimize özgüvenimiz olması lazım. Tartışırken, konuşurken eğer ön kesici ve birbirimizin elini kolunu bağlayıcı bir tartışma üslubu olursa o zaman olan Türkiye'ye olur açıkçası. Tekrar söylüyorum, hiçkimsenin zihninde şöyle bir şey olmasın, Türkiye'nin temel meselelerinden taviz, Türkiye'nin üniter yapısından taviz veya üniter yapıyı ileride bozmaya dönük bir kapı açma. Bunlar söz konusu değil bunlar olamaz'' dedi. Bir gazetecinin, ''Özerklik meselesine katı bakıyorsunuz. Daha doğrusu bir tepki gösterdiğinizi gözlemledik. Uçaktaki söyleşimizde de var'' sözü üzerine Cumhurbaşkanı Gül, ''Onlar, bir gizli ajandayla gelen şeyler açıkçası. Onun için onlara ben sempatiyle bakamam'' ifadesini kullandı. Türkiye'de yerel yönetimler reformu yapılması gerektiğini, bu çalışmanın Meclisin gündeminde bulunduğunu anlatan Gül, Türkiye'de biraz daha ademi merkeziyetçi olmak ve yerel yönetimlerin yetkilerini artırmak gerektiğini kaydetti.  Her şeyi Ankara'dan Ankara'dan yönetmenin modern yönetim anlayışına ters düştüğünü belirten Gül, ''Bu çerçeve içerisinde bakmak ayrı ama böyle gizli ajandalarla falan yaklaşmak, asla'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, terör örgütü PKK'nın silah bırakıp siyaset yoluyla hareket etmesi değerlendirmesine karşılık, ''Silahın olduğu, kanın olduğu, terörün olduğu bir yerde konuşamazsınız bile'' diye konuştu. ''Yani demokratik çözüm o zaman olmaz'' şeklindeki ifade üzerine Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çünkü güvenlik o zaman daima öne çıkar ve terör olduğunda sanki teröre taviz veriyormuş gibi bir davranış içine de hiçbir devlet girmez açıkçası. Bir şey yapacaksa bile yapmaz. Bunu herkesin bilmesi lazım. Burada o zaman önemli olan şey ne? Önemli olan bütün vatandaşlarımızın mutlu olacağı bir neticeye ulaşmak. Diyarbakır'daki vatandaşımızın da Ankara'dakinin de Kayseri'dekinin de Konya'dakinin de Edirne'dekinin de hepsinin mutlu olabileceği bir neticeyi, problemleri bu şekilde çözmek.'' Gül, ''Demokratik açılım ilan edildiğinde hükümetçe ya da siz ilk defa bundan söz ettiğinizde 'tarihi bir fırsat' demiştiniz. Bu fırsat devam ediyor mu?'' sorusuna ''Başka yolumuz yok'' yanıtını verdi. ''Türkiye'nin bu işten kurtulması lazım'' ifadesini kullanan Gül, ''Türkiye'nin bu işleri halletmesi lazım. Siz o zaman görün Türkiye'yi, Türkiye'nin büyüklüğünü, Türkiye'nin etkisini o zaman görün'' dedi. ''İç barışı sağlamak lazım'' şeklindeki değerlendirme üzerine Gül, ''Tabi ki onun için hepimizin, herkesin buna gayret sarf etmesi, herkesin yapıcı bir şekilde uğraşması gerekir. Ben çerçeveyi koydum, bundan yanlış anlama çıkmasın, gayet açık söyledim, Türkiye'nin üniter yapısı... İlerde buna kapı açacak şeyler değil ama herkesin ülkesinde mutlu olacağı, 'burası benim öz vatanım', 'öz vatanımda başım dik' diyebileceği bir iklimi hep beraber oluşturacağız tabiki. Herkes başbakan da olabilir, herkes Meclis Başkanı da olabilir, herkes Cumhurbaşkanı da olabilir. Nitekim olmuştur da. Hiç kimsenin etnik köküne bakılmamıştır. Şu şundan dolayı cumhurbaşkanı olamaz, şundan dolayı başbakan olamaz, şundan dolayı bakan olamaz, bunlar olmamıştır ama demokratik standartların düşüklüğünden dolayı çok daha şikayetler olmuştur, problemler olmuştur.'' -İSRAİL- ''Sanki buraya Şimon Peres'le, İsrail Cumhurbaşkanıyla buluşmaya gelmişsiniz de bu bir türlü gerçekleşmemiş gibi bir hava İsrail basını tarafından verildi. Nedir bu işin gerçeği?'' şeklindeki soruyu Gül, şöyle yanıtladı. ''Burada karşı karşıya kaldığım sorulardan biri de buydu. Amerikan basınının, hepsinin sorduğu... Bu gayet açık, mesele gayet açık. Türkiye ile İsrail ilişkilerini herkes biliyor. Mevcut yönetimde de Sayın Başbakan da defalarca gitti geldi, bakanlar, ben... Dolayısıyla sanki '20 sene önce iyiydi de işte şimdi kötü oldu'. Bu baştan tamamen yanlış bir şey ama ortada bir sebep var tabi, ortadaki sebep ne? Gazze'deki insanlık dramı, bütün dünyanın meselesi. Gazze'deki insanlık dramına sadece Türkiye sesini yükseltmedi veya sadece insani yardım filosu sadece ilk defa Türkiye'den gitmedi. Daha önce başka ülkelerden de hep gitti. Bu yardım filosunda 36 ülkeden insanlar vardı. Bunların bir çoğu çok seçkin insanlardı, aydınlar, profesörler, siyasetçiler... Aktif insanlar vardı doğrusu. Bu yardım filosunu organize etmek, yardım etmek için gayret sarf etmek uluslararası hukukta bir suç değil bu. Tam tersine batının hep 'insani değerler' dediği değerleri sahiplenme bu. AB de BM'nin beş daimi üyesi de ABD de bu ambargonun insani olmadığını söylüyor. Hillary Clinton da Başkan Obama da İsrail'e hep çağrılarda bulundu, 'bu böyle devam etmez' diye. Böyle bir yardım filosu giderken, Akdeniz'in ortasında uluslararası sularda siz gelir saldırır -bir terör örgütü saldırır bu ayrı- bir ülkenin askeri, ordusu saldırır, ondan sonrada orada bir tane silah, ufak bir tabanca bile çıkmaz, ondan sonra da 'eee bu iş bitti, Türkiye bunu görmemezlikten gelsin'. Böyle bir şey söz konusu değil.'' ''Eskiden olsa bu iş, savaş çıkardı demiştiniz'' şeklindeki hatırlatma üzerine Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:  ''Eskiden olsa bu tip şeyler, savaş sebebi olurdu ve savaşarak bunlar çözülürdü ama şimdi uluslararası hukuk var, herkesi bağlayan bir hukuk var. Bu hukuk çerçevesi içerisinde gereği neyse bunu yapması gerekir ama İsrail'i anlamıyorum doğrusu. Gerçekte İsrail'in iç politikası çok ayrıdır. Biraz ilgilenenler çok iyi bilir, biz kendi iç politikamızdan şikayet ederiz ama İsrail'in iç politikası inanılmaz bir kargaşadır. Orada yüzde 3 seçim barajı vardır. Hükümet kurma, etme çok zordur orada ve her şey iç politikaya dönüktür. Şimdi bu meseleye de gördüğüm kadarıyla tamamen böyle bakıyorlar ve çok büyük bir hata yapıyorlar. Beka meselesi olan ülkelerin çok daha dikkatli olması gerekir.  Türkiye İsrail'in oradaki varlığını tanıyor, Türkiye'nin orada İsrail'in varlığıyla ilgili bir sorunu yok, ilk tanıyan ülke, büyükelçisi var, her zaman en üst seviyede ilişkiler yapmış. Bunu takdir etmeyen bir anlayış var orada.'' İsrail Cumhurbaşkanı Peres'le görüşmeyle ilgili haberleri gazetelerde gördüğünü dile getiren Gül, ''Açıkçası böyle bir programımız yok bizim. Bize böyle bir randevu talebi oldu da reddetmiş de değiliz, çünkü hiç düşünmedik böyle bir şeyi. Veya aracılar 'gitti geldi etti', bu da olmadı. İsrail kaynaklı basın şeyleri... Bu güveni de kaybettiriyor. Bizim hiçbir diplomatımız, hiç bir Türk, İsraillilerle konuşmaz. Niye konuşmaz biliyor musunuz? Burada konuşsa kapıdan çıkınca hemen basına bunu açıklıyor. Böyle bir şey olur mu? Düşmanlar bile konuşur, düşmanlığı nasıl giderelim diye. Türkiye ile İsrail arasında bir düşmanlık yok. Bizim İsrail halkına, İsrail devletine bir düşmanlığımız yok ama ortada bir olay var. Öldürülen 9 yurttaşımızın hakkı var. Eskiden savaş çözerdi, şimdi uluslararası hukuk çözüyor bunu. Bunun hiç farkında değiller. Hayret ediyorum ben doğrusu.'' Cumhurbaşkanı Gül, ''O zaman biz mi az tepki gösteriyoruz?'' şeklindeki değerlendirmeye karşılık da ''Biz bir büyük ülke nasıl davranırsa öyle. Bir sokak dalaşı, bunu yapmıyoruz. Uluslararası hukuk diyorum, onu görmesi ve İsrail'in dostlarının onlara söylemesi gerekir. Bu iş de böyle. Birisi diyelim ki Türkiye'nin de İsrail'in de dostu olan insanlar, ülkeler, 'ne yapabiliriz, ne olabilir, hoş değil bu durum nasıl giderebiliriz' diyorlar. Biz de diyoruz ki 'biz aslında memnun değiliz bundan, biz arzu etmedik ki ama ortada böyle bir olay var' diyoruz. Belki o insanlar, o kişiler İsraillilerle de konuşuyor olabilirler. Normal değil mi? Bir bakıyorsunuz hemen İsrail basını, 'işte Türkiye'ye şunu söyledik de şuna hayır dedi veya 'Türkiye şunu yapmak istiyor'. Çok yanlış bir şey, bu çok güven sarsıcı bir şey. Böyle bir şey olur mu? Yaptıkları bu doğrusu'' diye konuştu.