Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni anayasa sürecinin başarısızlıkla sonuçlandığını söyledi. Yeni anayasa sürecinin başarısız olduğunu söyleyen ilk siyasi olan Gül, "Sil baştan yeni anayasa olmadı. Şansı kalmadı. Üzücü. Mevcut anayasada değişikliğe gidilebilir" dedi.
Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş'ın, Cumhurbaşkanı Gül'ün Lizbon ziyaretini değerlendirdiği yazısında, yeni anayasa süreci öne çıktı.
Cumhurbaşkanı Gül, anayasa yapım sürecinin başarısız olmasına rağmen çalışmaların devam etmesi gerektiği belirtti. Gül, bu sürede çözüm sürecine paralel bir şekilde eşit yurttaşlık, kültürel haklar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi adımları atılması gerektiğini söyledi.
Aslı Aydıntaşbaş'ın yazısında öne çıkan başlıklar şu şekilde:
GECİKMİŞ ADIMLAR: Daha önce ‘Türkiye’nin en önemli konusudur’ dedim ve Cumhurbaşkanı olduğum ilk günden itibaren ve vaktimi ve zihnimi bu konuya verdim. Başından beri bu konuda tutarlı bir çizgim vardır. Bugün yapılanlar, geçmişte gecikmiş olarak yapılan şeylerdir. Türk devletinin geldiği durum, demokrasinin, siyasetin gücü göze alınırsa bu gayretlerin muhakkak başarıyla neticelenmesi gerekir.
GEÇMİŞTEN DAHA ŞEFFAF: Geçmişten farklı olarak daha şeffaf, aleni bir çalışma var. Demokrasinin standartlarında o günle bugün arasında fark var. Ortam bu problemden kurtulmak için daha müsait. TBMM’deki siyasi partiler de halkın seçilmiş temsilcileri olarak bu işin içindeler. O yüzden bunun mutlaka başarılı olması gerekir.
O YILLAR BOŞA GEÇTİ: Daha önceki dönemlerde çatışmaların olmadığı hatta silahlı unsurların Türkiye’yi terk ettiği dönemler vardı, o yıllar boşa geçti. Demokrasi standartlarımız ve hukuken yapmamız gereken şeyler yapılamadı. Hala bir televizyon yayını yoktu, hala tabular vardı, oysa çok daha kolay halledilebilirdi. Demokrasinin zafiyetlerinden dolayı olamadı. Şimdi daha avantajlı bir dönem var. Bu yıllar boş geçmemeli.
EŞİT YURTTAŞLIK: Yapılacak şeyler belli. Zaten süreçle ilgisi olmadan yapılması gereken konular bunlar. Meclis’teki siyasi partilerin işbirliği yapmasında fayda var. Zemini zorlamak gerekir. Anayasayla ilgili konular var, eşit yurttaşlık, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, kültürel meseleler üzerinde çalışılabilir.
CHP ÖNERMİŞTİ: Hükümetin iradesiyle yürüyen bir süreç var. Bilgim dahilinde ve cumhurbaşkanı olarak görüşlerimi güvenlik birimleri ve hükümetimizle paylaşabilirim. Ama parlamenter sistemde işlerin nasıl olacağı ortada. Ama daha yukarıdan baktığımda, ana muhalefet partisi de seçim arifesinde bile bu tip şeyleri önermiş, savunmuş bir partidir. Bu açıdan bu yılların değerlendirilmesi için geniş zemin oluşabilir. Mecliste görüşülür, konuşulabilir. Bu işler diğer partilerle daha dolay hallolur. Halk da memnun olur.
PKK'NIN SİLAH BIRAKMASI: Esas amaç örgütü tamamen silahtan arındırmak olmalıdır. Örgütün tamamen silahtan arınması gerekir ki ilerisi için herhangi bir terslik olmasın. Bu kendilerinin de işine yarar çünkü kendi iradeleri dışında yarın birileri eskiden olduğu gibi onları kullanmaya çalışabilir. Coğrafyamızdaki değişikliklere, olağanüstü hallere baktığınızda, bilerek bilmeyerek başka gelişmeler olabilir. Onun için bu dönemi sahiplenmek gerekir. En yetkili insanların açıklamalarına bakınca ortaya çıkıyor ki, geldikleri gibi bu yollardan Türkiye dışına çıkacaklar. Türkiye içinde şüphesiz bir kanunsuzluğa müsaade edemez kimse. Ama problemleri halletmek için bir şüphesiz bir politika da gerekir.
HALK BARIŞ İSTİYOR: Herkes sulhu, barışı, huzur içinde yaşamayı arzu ediyor. Halk büyük bir arzu içinde. Bunu hep birlikte sahiplenmekte ve düzgün bir şekilde devam ettirmekte fayda var.
SONRAKİ NESİLLERE KALMASIN: Önemli olan bu meselenin en az maliyetle halledilmesidir. Bu 10 sene 20 sene önce daha az maliyetle ama kararlılıkla halledilebilirdi. Şimdi bizim nesle geldi ama bizden sonraki nesillere aktarılmaması lazım.
SÜREÇ ELEŞTİRİLEBİLİR: Burada ortada bir hükümetin bir iradesi var. Buna tabii ki tenkitler yapılabilir. Yol göstermeler yapılabilir. Tabi ki öneriler sunulabilir ama Türkiye’nin bu problemden kurtulması, neticede birliğini bütünlüğünü gücünü çok daha güçlü hale getirecektir. Yoksa bunun tersini düşünmek mümkün değil. Kimse de zaten böyle bir şeyin içinde olmaz.
YENİ ANAYASAda NETİCE ÜZÜCÜ: Yeni anayasa yapmayla ilgili bir şey söylemek istemem açıkçası. Bu kadar konuştuktan sonra netice ortada. Üzücü bir durum. Daha fazla konuşup kendi kendimize de saygısızlık yapmak istemem. Bu kadar konuştuk, ettik olmadı.
BU ÇALIŞMANIN ŞANSI KALMADI: Herkesin farklı teklifleri var. Üzücü derken sistem değişikliğini kast etmiyorum. Bu ikinci bir alternatif olarak Ak Parti’nin getirdiği taslak; olmazsa olmaz değil. Ama görülüyor ki, tamamen yeni bir Anayasa yazılamıyor. Anlıyoruz ki artık bu çalışmalar olmayacak. Ben Cumhurbaşkanı olarak detaylara girersem polemiklere muhatap olacağım. Bir madde iki madde onlara girmek istemem.
ANAYASADA DEĞİŞİKLİK OLABİLİR: Arzulanan, sil baştan tamamen yazmak şartıyla yeni bir anayasaydı. Uzlaşma komisyonunun amacı da buydu. Gördüğüm kadarıyla olmuyor. Dolayısıyla tamamen baştan bir anayasa yapılmazsa mevcut anayasada değişiklik yapma yollarına gidilebilir. Daha öncekilerde yapıldığı gibi.
HER SİSTEMDE CHECK-BALANS GEREKİR: Benim anayasa yapılması konusunda hep teşvikim vardır ama anayasa değişikliği siyasetin bileceği konu. (Başkanlık sistemi sorusu üzerine, AA) Sistemler konusunda söyledim. Her sitemin kendi içinde o sistemi demokratik yapan check-balans’ları (denge-denetim) vardır. Ben sadece onlara dikkat edilmesini söyledim. Önemli olan, hangi sistem olursa olsun, o sistemin içinde check-balans olması gerekiyor.
NETİCELENMİŞ DEĞİL: Hangi sistem olacağı siyasi tercih konusu ama önemli olan sistemin içindeki check balanslar. Bunlar tartışılıyor Neticelenmiş bir şey yok. Ak Parti’nin de bu konudaki tavrı budur diye son halini almış bir durum yok. Başkanlığa verilen bir taslak var.
‘Türk milleti’ tartışmasıyla ilgili olarak Gül, şunları söyledi: Hep konuşuluyor. Aslında devlet Türk devletidir. Ama Türk devletinin vatandaşlarının hepsinin Türk olması mecburi değildir. Vatandaşların bazısı ‘Bu devletin vatandaşıyım ama Türk değilim’ diyorsa ille de ‘Sen Türksün’ diyecek halimiz yok. Başka ülkelerde devletlerde de böyle. Alman devletine de bakarsan orada da vatandaşların içinde Türkler var. Modern devletlerde bu böyle. Ama devlet de Türk devletidir.
Suriye’de olup bitene İsrail’in katılması kadar tehlikeli bir şey yok. Hele Orta Doğu’da bu tip şeylere katılırsa, tehlikeli olur . Her şeyi de bozar. Neye hizmet için o işlerin içinde girdiği de sorgulanır. Rejimin işine çok yarar. Gözümüzün önünde bir ülke tükeniyor. Küllerinden de bir şey doğamayacak hale geliyor. Önemli olan bu yıkımı bitirmek. Önce bunu görmek gerekiyor.
"Hizbullah’ın rejime füze verip vermediği" konusunda: O, onu vurmayı haklı göstermez. Hizbullah’a herkes bir şey söyleyebilir de, sonuçta Lübnan hükümetinin bir parçası.