T24- Meclis'te geçen hafta yaşanan kavgalı oturuma ara verildiğinde Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu'nun odasını bastığı iddialarıyla gündeme gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Odasını basmam tabii ki söz konusu olmadı. Ama eğer Güldal Hanım incindiyse, neden böyle konuştu, niçin beni başkasıyla (diğer kadın Meclis Başkanvekili Meral Akşener’i kastediyor) karşılaştırdı diye üzüldüyse, benden özür bekliyorsa, dilerim. Bu işe nokta koyacaksa, kapanacaksa yaparım." diye konuştu.
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM’de çıkan kavgada son noktayı koymak için Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'na konuştu ve “Güldal Hanım (Mumcu) isterse özür dilerim” dedi. Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: “Odasını basmam tabii ki söz konusu olmadı. Ama eğer Güldal Hanım incindiyse, neden böyle konuştu, niçin beni başkasıyla (diğer kadın Meclis Başkan Vekili Meral Akşener’i kastediyor) karşılaştırdı diye üzüldüyse, benden özür bekliyorsa, dilerim. Bu işe nokta koyacaksa, kapanacaksa yaparım. Ama CHP Genel Başkanı Deniz Baykal veya parti yöneticileri istiyor diye özür dilemem. Çünkü onlar orada değildi, neler yaşandı bilmeden konuşuyorlar.” Bülent Arınç’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle: Çok olumlu buluyorum- Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un EMASYA ve GATA konusundaki açıklamalarını nasıl karşıladınız? Sayın Genelkurmay Başkanı’nın tavrını, davranışlarını ve buna benzer konulardaki düşüncelerini ben çok olumlu buluyorum. Şu açıdan olumlu buluyorum; TSK Türkiye’de büyük bir güç ve geleneksel olarak eskiden bu yana bu gücünü de en iyi şekilde kullanan kurumlardan birisi. Ama sivil-asker ilişkilerinde Anayasanın öngördüğü biçimde herkesin olması gereken yerde görevini en iyi şekilde yapması bizim için asıl olan. Yani birbirlerine müdahale etmemeliler. - EMASYA bir müdahale miydi?EMASYA protokolü günün şartları içerisinde demokratik olmayan biçimde 1997’de müsteşarlar arasında imzalanmış bir konu. İhtiyaç olduğunda veya taraflardan biri ihtiyaç gördüğünde bunu kullanırken itirazlara ve eleştirilere yol açtı. Dolayısıyla İçişleri Bakanı’mızın, Silahlı Kuvvetler’in yetkilisi ile yaptığı çalışmalar sonucunda sizin de düşüncelerini aldığınız sayın başkanın uygun düşüncesi ile bu yürürlükten kalktı ve geçmişten bu yana uygulaması devam eden il özel idaresi kanun hükümleri yerinde kalmış oldu. Gerçi orada da bir-iki madde var.Kanunda bir-iki madde değişebilir- Kanunda değişmesi gereken maddeler mi var?Toplumsal olaylarda da valinin elindeki güç ve imkanı ile olayları bastıramadığı takdirde talebi ile askerin gelip müdahale etmesi söz konusu. Bu geçerlidir ve doğrudur. Burada bir iki madde var ama temel anlayış bu olunca yani valinin yetkisiyle olaylara müdahalesi tek başına söz konusu olduğu takdirde protokolün kalkmış olmasını ben doğrusu yeterli görebiliyorum. - Acil olarak değişmesi gerekmiyor mu?Belki gündem içerisinde yani bugünkü olumlu yaklaşım içerisinde onların da değişmesi gündeme gelebilir. Bunu çok acil bulmuyorum. İrticanın tarifi olmalı- Deniz Baykal’ın Cüppeli Hoca’ya geçmiş olsun dediğini gündeme getirmeniz tartışma yarattı. İrtica dediğiniz şey nedir, ne değildir bunun bir tarifi de olmalı. İşte mesela seçimden önce Sayın Baykal çarşaflı hanımlara rozet taktı, tarikat şeyhinin çocuklarını kaydettirdi. Üstelik Cüppeli Ahmet Hoca efendiye de geçmiş olsun telefonu yaptı. Demek ki CHP iktidarda olsa Baykal’da başbakan olsa MGK’ya gittiğinde artık irtica yoktur diyecektir. Cüppeli Ahmet Hoca meselesi gündeme oturdu. Kendisi ‘evet insani açıdan ben hiç tereddüt etmeden bunu yaptım’ diyor. - Ama eleştirmiyorsunuz bu telefon görüşmesini...Şimdi insani açıdan bunu yapmak kadar güzel bir şey yok. Ama Türkiye’de uzun yıllardan sonra irtica dendiğinde, gerici dendiğinde bazı insanların kılık kıyafetleri, bazı insanların imam hatip mezunu oluşları, bazı insanların saçı sakalı, başındaki takkesi söz konusu oldu. Ve diğer partilerden daha çok CHP bunları göstererek dindar insanları rencide etti. Yani Cüppeli Ahmet Hoca bugün şifa dilenecek, geçmiş olsun denilebilecek bir insan olmasının ötesinde geçmişte hepimiz biliyoruz ki gerici olarak, yobaz olarak gösterilen, eleştirilen bir insandı.