11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gelişen süreci değerlendiriken "Şimdiki dönemin çalkantılarını çabuk geçirmek lazım" dedi. Gül, "2 türlü idare yönetim şekli var. Bir özgürlükçü yoldur, bir de güvenlikçi yoldur. Bu yolla daha kolay gerilir. Özgürlükçü yol daha sofistikedir. Sabır ister ve daha vizyonerdir" diye konuştu. Tarık Çelenk'in temmuz ayında yayımlanan "Türk Sağının Düşünce Atlası" kitabı için mülakat veren Gül, "Güvenlikçi yol çabuk gerilir. Bir tuzak olur, oraya girdin mi, güvenlik tedbirleri alacağım dediğin zaman belki 1 alırsın, 2 alırsın, belki 7 yetmez, 77 olur, o da 777 olur ve muhakkak sıkıntılar meydana gelir" dedi.
Gül'ün yaptığı değerlendirmelerin bir bölümü şöyle:
Türkiye’de vaktiyle dindar muhafazakâr bilinen, sonra dindarlığı daha çok öne çıkan, dışarıda hatta İslamcı kimliği öne çıkan bir hareket; büyük fedakârlık içerisinde – Türkiye’de o konuda gayet demokratik çözümlerle – demokratik bir şekilde başarıya ulaştı.
Halkın tasvibini ve halkın desteğini alarak bu noktalara geldi ve çok güzel bir uygulama da yaparak, kendini desteklemeyenlerin de sempatisini kazanacak çok önemli noktaya geldi. Gayet rasyonel, gerçekçi, hamasetten uzak, ama kararlı bir şekilde, hem siyasi konularda hem ekonomik konularda hem güvenlik konularında hem dış politika konusunda bölgesinde mesafe aldı ve Türkiye’ye çok şey kazandırdı. Kazandırırken bütün İslam dünyasında ve Batı dünyasına da tabii çok büyük etki yaptık.
Doğrusu Batı dünyası da çok büyük bir olgu olarak gördü; diğer İslam ülkelerine örnek olur diye bakıldı. Doğu dünyası, biz de niye yapamayalım, Türkiye’de bunları yaptılarsa biz de yapalım diye baktı. Esas sınav zaten burada oluyor. Güçlüyken vermek gerekiyor. Peygamberimizin küçük cihattan büyük cihada diye tarif ettiği savaşları bitirdikten sonra esas hal ve hareket tarzınızla kendinizi göstereceksiniz. İnançlarınızı tebliğ edeceksiniz, yani empati kuracaksınız insanlarla.
Şimdiki dönemin çalkantılarını çabuk geçirmek ve böyle bir anlayışa kavuşmak lazım. Şuna inanırım – ki siyaset ve devlet hayatımda gördüğüm şey – 2 türlü idare yönetim şekli var. Bir özgürlükçü yoldur, bir de güvenlikçi yoldur. Bu yolla daha kolay gerilir. Özgürlükçü yol daha çabuk gerilir. Özgürlükçü yol daha sofistikedir. Sabır ister ve daha vizyonerdir, güvenlikçi yol çabuk gerilir. Bir tuzak olur, oraya girdin mi, güvenlik tedbirleri alacağım dediğin zaman belki 1 alırsın, 2 alırsın, belki 7 yetmez, 77 olur, o da 777 olur ve muhakkak sıkıntılar meydana gelir.
Hele hele biraz böyle İslami, dini kimlikleri olan siyasi kadroların muhakkak özgürlükçü yol seçmeleri lazım ki kendileri gibi düşünmeyenlerin de güvenini kazanabilsin ve şunu söylemeyi isterim, demokrasi dediğimiz şey de sadece seçim değil. Seçim onun temel unsurudur. Çoğulculuk ve temel unsuru, ama seçimin ötesi var. Seçimin ötesinin var olduğunu görür ve öyle hareket ederseniz işte o zaman o özgürlükçü yol böylece ortaya konur. Karşıtlarınızı üretmezsiniz, tam tersine kucaklarsınız ve bu sürdürülebilir bir dönemin başlamasına neden olur. O dönemlerin de ekonomik kalkınmayla desteklenmesi lazım. Tabii ki zenginlik, refah çok önemli. Nihayetinde devleti yönetenlerin iki amacı olması lazım: Biri halkı mutlu etmek, iki zengin etmek.