Gülen cemaatinden 'Gezi'de paralel polis terörü yaşandı' iddiasına yanıt

Gülen cemaatinden 'Gezi'de paralel polis terörü yaşandı' iddiasına yanıt

Fethullah Gülen cemaatinin medyadaki kurumsal yüzü olarak bilinen Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Star yazarı Cem Küçük'ün de geçen hafta "O çılgınlık günlerinde elbette Fethullahçı polis terörü de feci biçimde yaşandı ve olaylar zaten öyle başladı" dediği Gezi Parkı eylemlerindeki polis şiddeti hakkında açıklama yaptı. "Şimdilerde Kabataş yalanlarının altında inim inim inliyorlar" diyen Dumanlı, "Neymiş? Güya 'paralel polisler' yapmışmış. Güler misin ağlar mısın! İnsan zekası ve hafızası bu kadar hafife alınır mı!" ifadelerini kullandı.

"Yapılan kötülüklerin arkasında duramayan bu küçük adamlara sadece iki hatırlatma yapmakta fayda var" diyen Dumanlı, şunları söyledi:

"İşte dönemin Başbakanı Erdoğan'ın 23 Haziran 2013'te Erzurum'da söyledikleri: “... İçişleri Bakanı'na şunu dedim: 24 saat içinde AKM'yi temizleyeceksiniz. Meydanı temizleyeceksiniz ve anıtı temizleyeceksiniz. Arkasından da Gezi Parkı'nı temizleyeceksiniz. Diyorlar ki polise talimatı kim verdi. Ben verdim, işgal kuvvetlerini mi izleyecektik?..”

Dumanlı'nın Zaman'da "Utanma duygunuz kaldıysa" başlığıyla yayımlanan (20 Temmuz 2015) yazısından bazı bölümler şöyle:

Şimdilerde Kabataş yalanlarının altında inim inim inliyorlar. Gezi olaylarındaki kanun nizam tanımaz tavırlarını da örtbas etmek için kıvrım kıvrım kıvranıyorlar. Kumpasçı kafaları yine meseleyi “paralel”e bağlama telaşında. Kabataş hadisesinin iki safhası var: Olayın iddia edildiği dönem ve hadisenin gün yüzüne çıktığı evre. Olayın başlangıcında insan olan, “Bu olayı aydınlatın ve hesap sorun” demek zorunda. Ne var ki görüntüler tarandıktan, şahitler dinlendikten sonra mesele tavazzuh etmiştir ve anlaşılmıştır ki bahsedildiği gibi bir alçak saldırı yapılmamıştır. Burada “Bizleri kim aldattı, bu konuyu kim siyasete çerez yaptı?” sorusunu sormak her şerefli insanın boynunun borcudur. O gün o dedikodunun üzerinde kimlerin tepindiği bellidir. Failler de goygoycular da herkesin malumu...

Gezi olayları sırasında tavrını sulh ve sükûnetten yana kullanmayanlar da herkesçe biliniyor. Ne var ki bugün bazı çapsız kişiler bu aşikâr durumu bile mugalata yaparak “paralele bağlama” seansları düzenliyor. Neymiş? Güya “paralel polisler” yapmışmış. Güler misin ağlar mısın! İnsan zekası ve hafızası bu kadar hafife alınır mı! Yapılan kötülüklerin arkasında duramayan bu küçük adamlara sadece iki hatırlatma yapmakta fayda var:

İşte dönemin Başbakanı Erdoğan'ın 23 Haziran 2013'te Erzurum'da söyledikleri: “... İçişleri Bakanı'na şunu dedim: 24 saat içinde AKM'yi temizleyeceksiniz. Meydanı temizleyeceksiniz ve anıtı temizleyeceksiniz. Arkasından da Gezi Parkı'nı temizleyeceksiniz. Diyorlar ki polise talimatı kim verdi. Ben verdim, işgal kuvvetlerini mi izleyecektik?..”

Hal böyleyken, talimat bu kadar açıkken hâlâ paralel safsatasından medet uman kişilerde ar, haya, namus kalıntısı beklenebilir mi? Sadece Erdoğan değil o günkü İçişleri Bakanı telefonda malum bir işadamına bakın ne diyor: “… Ben bilmiyorum ki ne yapılıyor ne ediliyor hangisinden vazgeçtiler hangisini şey yapacaklar başbakanın söylediğine ters bir şey söylerim o da olmaz bir başbakan talimat vermiş benim adamlara bunları burada tutmayın diye adamlar basıyorlar gazı ne yapım peki abi ben şimdi enteresan bi şey…”

En aşağılık yalancı, insanların yüzüne baka baka hilaf-ı vaki konuşan ve yazandır. Bir günde onlarca kez yalan konuşan kişinin hiçbir kutsalı kalmaz ve o tip insanlardan her kötülük beklenir. Neyse ki gerçekler sonsuza kadar gizli tutulamıyor ve yalancıların maskesi er geç düşüyor. Asıl ortadaki vatandaşa yazık oluyor. Onlar vaktiyle koca koca adamları ekranlarda doğru söylüyor sandı ve milyonlarca masum insanın günahını aldı. O aldatılmış kişileri insafa, izana, vicdana davet etmek gerekiyor. Utanma duygusunu kaybetmiş, kendi ayıbını örtmek için iftira silahına sarılmış insanların ar damarı çoktan çatlamış. Onlara acımaktan başka çare yok...