'Gülen konferansı öncesi gözaltı’ iddiası

Baden-Württemberg Türk Toplumu Başkanı Gökay Sofuoğlu, gazeteci Merdan Yanardağ’ın, Almanya’da düzenledikleri, Fethullah Gülen ile ilgili bir konferansa katılmasını engellemek için gözaltına alındığını iddia etti.Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan 10. dalga operasyonunda, İstanbul ve Ankara’da 4 kişi gözaltına alındı. Baden-Württemberg Türk Toplumu Başkanı Gökay Sofuoğlu, gözaltına alınan zanlılar arasında bulunan gazeteci Merdan Yanardağ’la ilgili ilginç bir iddia ortaya attı. Sofuoğlu, Yanardağ’ın Almanya’nın Stuttgart kentinde pazartesi ve salı günü yapılacak olan “Fethullah Gülen hareketinin perde arkası” isimli konferansta konuşacağını belirterek, “Bu gözaltı zamanlaması tesadüf olamaz” iddiasında bulundu. Sofuoğlu, ABD Konsolosluğu’nun da ilgi gösterdiği konferansın engellenmesi için Gülen cemaatinin girişimlerinin olduğunu da öne sürdü. Özkan’la çalışanlar Ergenekon operasyonu 10. dalgası kapsamında, Ankara’da Merdan Yanardağ, İstanbul’da da 1’i kadın 3 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Tuncay Özkan’ın beraber çalıştığı isimler olduğu bildirildi. Merdan Yanardağ, Tuncay Özkan, Kanaltürk TV’yi satmadan önce bu kanalda program yapıyordu. Diğer 3 kişinin ise, Tuncay Özkan’ın şoförü Şentürk Öztürk, sekreteri Anet Şahakyan ve kanalın bilgi işlem görevlisi Fuat Garip olduğu öğrenildi. Zanlıların Tuncay Özkan’a ait depoda çıkan belgeler üzerine gözaltına alındığı belirtildi. ‘Salonu vermeyin’ dediler Almanya’da bugün Türkçe ve yarın da Almanca yapılacak olan “Fethullah Gülen hareketinin perde arkası” isimli konferansın moderatörü Gökay Sofuoğlu ise, Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması zamanlamasına dikkat çekti. Almanya’da faaliyet gösteren 10 Türk derneğinin bir araya gelerek Stuttgart’ta konferans düzenlemeye karar verdiğini belirten Sofuoğlu, Stuttgart Belediyesi’nin salonunda yapılacak konferansa Merdan Yanardağ ile Ahmet Arpad’ın konuşmacı olarak davet edildiğini kaydetti. Sofuoğlu, konferansın duyurulmasının ardından, Zaman gazetesinin Frankfurt bürosundan İsmail Kul’un, Stuttgart Belediye Başkanı’na bir mektup yazarak bu konferans için salon verilmemesini istediğini ve gerek konferansı düzenleyenlerin gerek konuşmacıların Ergenekon örgütüyle bağlantılı oldukları imasında bulunduğunu savundu. Sofuoğlu, belediye başkanının ise talebi kabul etmediğini belirtti. Yanardağ’ın bu sabah Almanya’ya hareket etmesinin beklendiğini anlatan Sofuoğlu, şöyle konuştu: “Almanca yapılacak toplantıya karşı ilgi oldukça büyümüştü, eyalet parlamentosundan ve şehir parlamentosundan, Stuttgart çevresindeki büyük şehirlerden oldukça fazla insanın konferansa katılacağı bildirildi. Hatta Amerika’nın Frankfurt Konsolosluğu’ndan bir yardımcının da katılacağını duyduk. Ben bu gözaltının bir tesadüf olduğunu sanmıyorum. Bu toplantı oldukça ilgi görmeye başladı ve insanların kafasında burada birlikte çalıştıkları Gülen kurumlarına karşı soru işaretleri oluşmaya başladı. Konferansın iptal edilip edilmeyeceğine henüz karar vermedik.” Güvenliği polis sağlasın Ergenekon davasını izlemek için bir gözlem grubu oluşturan İstanbul Barosu, 20 Ekim’deki ilk duruşmadan sonra hazırladıkları raporu Adalet Bakanlığı’na gönderdi. Raporda, duruşmanın Silivri Cezaevi’ndeki salonda yapılmasının büyük sorunlara yol açtığı vurgulanırken, güvenliğini de jandarma yerine bu konularda daha tecrübeli olan polisin sağlaması gerektiği belirtildi. İstanbul Barosu, Ergenekon duruşmasını izlemek üzere 6 kişilik bir gözlem grubu oluşturdu. Baro Başkanı Kazım Kolcuoğlu başkanlığındaki avukatlar duruşmayı izleyerek gözlemlerini rapor haline getirdiler ve bu 3 sayfalık rapor da Kolcuoğlu’nun imzasıyla Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Raporda gözlemci grubun duruşmayla ilgili tespit ettikleri eksiklik ve aksaklıklarla birlikte çözüm önerileri ve tavsiyeler de yer aldı. Raporda yer alan tespit ve tavsiyeler özetle şöyle: Avukatların ayağındaki ayakkabıya kadar çıkarılarak aranması doğru değildir, avukatlar büyük zorluklarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Duruşmanın güvenliğini jandarma yerine bu konularda daha tecrübeli olan polisin sağlaması gerekir. Jandarmaya görev verilmesi, cezaevi ile adliyeyi eşdeğer gören bir anlayışın sonucudur. Sadece avukatlara mahsus giriş kapısı olmalıdır. Duruşma salonunda birçok avukat için dosyalarını koyacakları masalar bile yoktur. Bu koşullarda sağlıklı savunma yapılamaz. Avukatlara, fotokopi, yazışma ve dinlenme için ayırılan bölüm yetersizdir. Mevcut tuvaletler de yetersizdir, avukatların ihtiyacına cevap verebilecek duruma getirilmesi zorunludur. Kadıköy Belediyesi deposunda aramaİstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı resmi ve sivil polisler dün saat 15.00 sularında, CHP’li Kadıköy Belediyesi’nin Ataşehir’de bulunan depolarında arama yaptı. Depolara gelen polislerin, “Ergenekon kapsamında arama yapacağız” diyerek depo görevlilerine kapıları açtırdıkları belirtildi. Konuyla ilgili olarak Milliyet’in bilgi aldığı Kadıköy Belediyesi’nden bir yetkili, Ataşehir’deki Tapu Müdürlüğü karşısında bulunan depolarında boya, kırtasiye ve arama-kurtarma ekiplerinin malzemesi bulunduğunu söyledi. Yetkili, Kadıköy Belediyesi’nin yeni kurulan Ataşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne tahsis ettiği bir odanın kilitli kapısının da açtırıldığını belirterek, “Arama yaklaşık bir saat sürmüş ve bir şey bulunamamış. Bizim Ergenekon’la ne ilişkimiz olabilir?” dedi. (Milliyet)