"Gülencilerin Kazan'da arsa bakma merakı..."

"Gülencilerin Kazan'da arsa bakma merakı..."

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yaşananlarla ilgili olarak verilen ifadeleri değerlendirdi. Darbe girişiminin kilit isimlerinden Adil Öksüz'e ilişkin olarak "Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan bir yardımcı doçent, 15 Temmuz 2016 darbe gecesinin sabahında kalkışmanın ana merkezi olan Akıncı Üssü’nün civarında açık arazide jandarma tarafından yakalandığında 'Ben arsa bakıyordum' derse, ne kadar inandırıcıdır?" diyen Ergin, "Bu ifadeleri esas alırsanız, sadece arsa işleri, belgesel film çalışmaları ve sosyal etkinlikler söz konusu. Ama Akıncı Üssü’nün güvenlik kameraları ve o gecede üste hazır bulunanların ifadeleri pek böyle söylemiyor. Meselenin o kısmına yarın bakalım" ifadesini kullandı.

"15 Temmuz ve Akıncı Üssü (2): Gülencilerin Kazan’da arsa bakma merakı" başlığıyla yayımlanan (12 Temmuz 2017) yazısı şöyle: 

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan bir yardımcı doçent, 15 Temmuz 2016 darbe gecesinin sabahında kalkışmanın ana merkezi olan Akıncı Üssü’nün civarında açık arazide jandarma tarafından yakalandığında “Ben arsa bakıyordum” derse, ne kadar inandırıcıdır? (Adil Öksüz)

Uzun yıllar Gülen organizasyonundaki şirketlerde üst düzey yöneticilik yapan, sonradan gayrimenkul işlerine girdiğini söyleyen bir şahıs, darbe gecesinin sabahında Ankara Kazan ilçesindeki bu üssün civarında bir köyde jandarma tarafından yakalandığında “Bir arkadaşının civarda gayrimenkul baktığını, ona yardımcı olmak için orada bulunduğunu” söylerse, ne kadar inandırıcı olur? (Kemal Batmaz)

Bir dönem Bilgi Teknolojileri Kurumu’nda görev yapan, sonradan  girdiği bir bilgisayar yazılım firmasından ayrılmış olup -kendi ifadesiyle ‘işsiz’-  durumdaki bir elektronik mühendisi aynı köyde yakalandığında “Arkadaşıyla arsa bakmak için geldiklerini” söylerse, inandırıcı bulunabilir mi? Bu şahsın yasadışı telefon dinleme davasında da sanık olarak yargılandığını hatırlatmakla yetinelim. (Harun Biniş)

Psikolojik rehberlik mezunu olup bir süre  Gülen cemaatine ait dershanelerde hocalık yapan, daha sonra rehber öğretmenliğe geçen, iki yıldır bir film şirketinde çalışmakta olduğunu söyleyen bir şahıs, 16 Temmuz 2016 sabahı Akıncı Üssü’nün civarında jandarma tarafından yakalandığında, oradaki bir köye “Hayvan yetiştiriciliği  konusunda belgesel yapmak için gittiğini” söylerse, bu inandırıcı bir ifade olarak kabul edilebilir mi? (Nurettin Oruç)

Ticaretle uğraşan, üç ayrı şirketi, Ankara’da okulları bulunan bir işadamı 16 Temmuz sabahı Akıncı Üssü’nün yakınlarında jandarma tarafından yakalandığında, bir albay tarafından üsse “bir sosyal etkinlik için davet edildiğini” söylerse burada bir inandırıcılık sorunu görür müsünüz?  (Hakan Çiçek)

15 Temmuz darbe girişiminin ana harekât merkezi olan Dördüncü Jet Üs Komutanlığı ile ilgili iddianamenin bir numaralı sanığı Fetullah Gülen’dir. Bir numaralı sanıktan sonra “sivil yöneticiler” grubundaki diğer beş sanığın 16 Temmuz 2016 günü sabahı üssün civarında yakalandıktan sonra savcılıkta yaptıkları savunmaların ana dayanakları bu alıntılarla özetlenebilir.

*

Örneğin Adil Öksüz şöyle ifade vermiş: “Amcam Mehmet Öksüz Kazan’da kıymetli arazi olduğunu, gelecekte iyi para getireceğini söylemişti. 15 Temmuz’da cumayı Sakarya’da kıldım, akşam Ankara’da amcamın Keçiören’deki evinde kaldım. 16 Temmuz sabahı Keçiören’den taksi tuttum. Taksiyle geldim, orada tarla baktım. Taksiciyle 150 TL’ye anlaşmıştım. Muhiti biliyordum, taksiciyi gönderdim.” 

Kemal Batmaz ise orada bulunmasının nedenini şöyle anlatıyor: “Daha önceden tanıştığım Harun Biniş beni aramıştı. Ben de Nevşehir’de çocuklarımın yanına gideceğimi söyledim. O da bana ‘Ankara üzerinden geçeceksin, bir miktar param var. Bana arsa bakalım, bana yardımcı ol’ dedi. Onunla Çayyolu’nda buluştuk. Bir ticari taksiye bindik. Bizim jandarma tarafından alındığımız bölgede hemen yakınımızda ev yoktu. Ancak biz karşıda uzakta bulunan evlere uzaktan bakıyorduk. Evlerin bulunduğu yere gitmeyi düşünüyorduk.”

Birlikte yakalandığı arkadaşı Harun Biniş ise durumu şöyle anlatıyor: “Ben işsiz olmama rağmen arsa alıp satıp, bir iş çeviririm diye düşündüm. Kemal Batmaz ile Kazan civarında arsa bulmak amacıyla anlaştık. 16 Temmuz sabahı 08.00’de Ümitköy’de buluştuk, ticari taksiye binerek Kazan’a gittik.  Kazan’da bilmediğimiz bir köye girdik. Yol üzerinde jandarma bizi karakola götürdü.”

*

Nurettin Oruç’un ifadesinin savcılık aktarımı ise şöyle: “16 Temmuz 2016 tarihinde sabah 08.00 gibi Ankara’dan otostop yaparak üç araç değiştirmek suretiyle Kazan ilçesindeki Akıncılar kışlasında bulunan bir köye hayvan yetiştiriciliği konusunda bir belgeselle ilgili ön görüşme ve sözleşme yapmak amacıyla gittiğini, Kazan’ın köylerine gitmek için yola çıktığını, başlangıçta hangi yöne gitmek istediğini bilmediğini, şoförün tavsiyesiyle Akıncı kışlasının yanındaki bir köyün yakınlarında indiğini, jandarmaların kendisini yakaladığını beyan etmiştir.”

Gelelim işadamı Hakan Çiçek’in savunmasına: “Cuma günü okuldan öğrencilerimizin velisi olan Albay Ahmet Özçetin beni cuma günü akşam 20.30 sıralarında sosyal etkinlik için Akıncı Üssü’ne davet etti. Ben Akıncı Üssü’ne gittim. Bulunduğum yerde Albay Ahmet Özçetin vardı. Ben gittikten birkaç dakika sonra askeri hareketlilik başladı. Askeri hareketlilik başlayınca çıkmadım. Sabaha kadar orada kaldım. Sabah 08.00’de çitten atlayıp kaçanları görünce ben de beton duvarın üzerindeki tellerden atlayıp köye doğru yürümeye başladım. Ben bu şekilde kaçarken jandarma görevlileri beni yakaladı. Darbe gecesi albayın beni oraya davet etmesi, üsse kabul etmesi normal görünmüyor ama gerçek bu anlattığım şekildedir.”

 Evet bu ifadeleri esas alırsanız, sadece arsa işleri, belgesel film çalışmaları ve sosyal etkinlikler söz konusu. Ama Akıncı Üssü’nün güvenlik kameraları ve o gecede üste hazır bulunanların ifadeleri pek böyle söylemiyor. Meselenin o kısmına yarın bakalım.