Fethullah Gülen, yaptığı açıklamada "El-âlem insanlıktan fersah fersah uzaklaşabilir. Fakat bu, bizim insanlıktan uzaklaşmamızı meşru kılmaz" dedi.
Herkul.org adlı sitede yayınlanan "Yolumuz ve Üslubumuz” adı ile yayınlanan konuşmada, "Bunların evlerine (yani sizin şu samimane, vefakârâne, hırz-ı cân ederek, çok defa belki maaş almadan hizmet etmenize, gözünüzü kırpmadan dünyanın dört bir yanına gitme gibi bir civanmertlik sergilemenize karşılık) bunları bitirme adına şöyle bir şey yapılabilir: İki tane PKK'dan diyelim, PYD'den, PJAK mı var bir de, adlarını da belleyemedim, o kadar şer şebekesi var ki. İki tane ajan kiralarsınız. Mesela dersiniz ki ‘Biz uyuşturucuyu bu hareket mensuplarından alıyoruz.' Sonra bir kısım sistemleri harekete geçirirsiniz" dedi.
Fethullah Gülen'in açıklamasının bir kısmı şöyle:
Fethullah Gülen, bugüne kadar birilerin değişik değişik kötülükler yaptıklarını da belirterek, “Bunların evlerine (yani sizin şu samimane, vefakârâne, hırz-ı cân ederek, çok defa belki maaş almadan hizmet etmenize, gözünüzü kırpmadan dünyanın dört bir yanına gitme gibi bir civanmertlik sergilemenize karşılık) bunları bitirme adına şöyle bir şey yapılabilir: İki tane PKK'dan diyelim, PYD'den, PJAK mı var bir de, adlarını da belleyemedim, o kadar şer şebekesi var ki. İki tane ajan kiralarsınız. Mesela dersiniz ki ‘Biz uyuşturucuyu bu hareket mensuplarından alıyoruz.' Sonra bir kısım sistemleri harekete geçirirsiniz.” dedi.
Bu olayların geçmişte yaşandığını da söyleyen Fethullah Gülen, “Bunlar söylendi. Size nispeti söz konusu olan evlere baskınlar yaparlar, giderken de götürüp bir torbayla bir yere bir şey korlar. Silah da korlar. Telaffuz edildiği gibi ‘terörist diyebiliriz bunlara.' Bu defa da ‘uyuşturucu kaçakçılığı, teröre hazırlık filan diyebiliriz!” Bunlar geçmişte dendi; geçmişte diyenler geleceğe emanet ettiler. Gelecekte gelenler de o emanete hıyanet etmeme, azm u cezm u kast ü kararlılığı içindeler.” diye uyarıda bulundu.
Gülen, bütün kötü durumlara rağmen yolumuzun ve üslubumuzun şaşmayacağını ve ona göre amel edilmesi gerektiğini belirtip, " El-âlem insanlıktan fersah fersah uzaklaşabilir. Fakat bu, bizim insanlıktan uzaklaşmamızı meşru kılmaz. Biz insanlığımızı, re'fetimizi, şefkatimizi, âleme bağrımızı açışımızı bir namus gibi bilmeliyiz ve onu bir namus gibi korumalıyız, Allah'ın izni inayetiyle. Biz, buyuz; yedi cihan bir kere daha bunu duysun." ifadelerini kullandı. Acz-i mutlak, kendini aciz görme. Aczin seni ona tevcih eder, ona yönlendirir. “Yapacağım şeylerin üstesinden gelemiyorum ey Kudret-i Kahire Sahibi, Ey İrade-i Bahire sahibi, Ey İlm-i Mugis Sahibi, Ey her şeyi bilerek yaratan Allah'ım, halimi de biliyorsun. Ne hacet halimi sana ifade etmeye. Herşey her halinden belli.” Böyle bir acz işte. Kendini aciz görme. Bütün bütün mefruç görme demek değildir. İrade-i şartı adi planında onun güç ve kuvvetine karşı bir çağrı mahiyetinde kullanma, aczi. “Ben bana yetmiyorum. Denedim yetmiyorum. Vallahi yetmiyorum. Kullanıyorum yine yetmiyorum. Ne olur Kudret-i Kahiren ile, İrade-i Bahiren ile beni destekle Allah'ım” diyor. Böyle bir acz.
Bir de Farkr-i Mutlak diyor. Mutlak fakirlik. Neye malikiz biz bize ait şeyler diye mütalaa ettiğimiz şeyler arka planına baktığımız zaman hepsi O'na ait. Allah (C.C)bize dese ki “Bana şöyle bir tekmil verin. Bana ait olan şeyleri bırakın. Ben şuyum deyin.” Zannediyorum insan diyecek bir şey bulamaz. Haza hüvel hak. Fema badel hak. İlled dalal. “İşte bu hakkın ta kendisi. Ötesinde eğri büğrü mülahazalara sapma, sapıklıktan başka bir şey değil. ” İşte böyle bir fakirlik. O'nun teyidiyle, O'nun iğnasıyla, O'nun zenginleştirmesiyle, Allah'ın izni inayetiyle.
"Siz bu ölçekteki ekonomik durumunuzla bu fakir insanlarla bursla dünyanın dört bir yanına açılan kahramanlarla görmeyenlerin kör gözlerine sokulsun. Sağır kulaklarına zıpkın gibi saplansın. Şimdiler de daha onların üç asırda realize ettikleri şeyleri Allah size realize ettirmiş, bu imkanı, bu gücü bu kuvveti bu gınağı, bu zenginliği kendinizden görür müsünüz rica ederim.?
Mevlana'dan bahsettik. Ruhumuz feda olsun. Yunus da öyle bir civanmerttir. Mert oğlu mert. Bunlar soluklarını insanlık için hep kullanmışlardır ve geriye dönüşü çok büyük olmuştur. Bu Selçuklu Devleti'nin çözüldüğü Osmanlıların henüz yeryüzünde bir şey olmadıkları bir dönemde bir metaformoz yaşadıkları dönemde henüz kurların kelebeğe dönme faslına bile girmediği bir dönemde, insanların bir birbirini boğazladığı anda Hz. Mevlana gibi şefkatle böyle meltemle estiren insan olmasaydı Anadolu insanı bir birini yamyamlar gibi yerdi. Şefkat, şefkat ile kucaklama. İşte o Hazret 70 millete kapım açık diyor. İşte bu söz ona aittir. “Bir ayağım dinin merkezinde öbürü 70 milletten kesrettin kinaye onların içinde dolaşıyor” diyor. Herkese diyeceğim sözüm var demek, herkesten alacağım şeyim de var. Herkese öğreteceğim bir şey var. Fakat herkesten öğreneceğim bir şeyim de var. Bu espriye bağlı zaten gitmezseniz ukalalıkla, tiranlıkla size şu bilmem sistemi şu anlayışı işte dikte etmeye geldik falan dediğiniz zaman tepki alırsınız. Bu akılsızca bir davranıştır. Öyle değil. Almaya geldik alınacak bir şey varsa şayet vermeye de geldik. Cömert'iz biz veririz. Fakat verecek bir şeyim yoksa onu siz bilirsiniz. Almaya geldik. Hazretin böyle demesine karşı benim gibi bir yobaz karşısına çıkıyor. Bu nasıl dindir bu nasıl imandır bu nasıl İslamiyet'tir. Sen böyle 70 millete kapını aralıyorsun. Gâvura temenna duruyorsun var ya böyle günümüzde diyenler. Hoşgörüye, kucaklamaya konuma saygıya cihan sulhu adına sözler söylediğiniz zaman gâvurlaştınız siz falan diyenler var ya.