İçişleri Bakanı Muammer Güler, PKK’nın 8 Mayıs’ta başlayacak sınır dışına çekilme sürecine ilişkin, “Nasıl geldilerse öyle gidecekler” dedi. Güler, çekilme sürecinde herhangi bir şekilde güvenlik koridoru oluşturulmayacağını söyledi.
Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan’a konuşan Güler, çözüm süreci kapsamında PKK’nın sınır dışına çekilmesinde hükümetin nasıl bir yol izleyeceğiniz anlattı.
Güler, PKK’nın sınır dışına çekilmesiyle ilgili olarak, “Tabii işin en sıkıntılı kısmı burasıdır. Ama bunu belli bir tarih vererek deklare etmek gerekir miydi, söyleyenlerin takdirlerine bırakıyorum. ‘Nasıl geldilerse öyle gidecekler’ diye bir cevap var. Bunun daha ötesi, biz siyasal iktidarız. Hukuku zorlamakla da olmaz. Ama nasıl geldilerse gidecekleri yolu da biliyorlardır. Önemli olan gitmeleridir” dedi.
Güler sözlerini şöyle sürdürdü:
“Süreç öyle bir süreç ki ancak bir adım sonrasını görüp, sonraki adımı düşünmek zorundayız. Şimdi bize kamuoyunda gelen sorular hep bir adım öteyi değil de 30 adım sonraki olayı soruyor. 30 adım sonraki adımı sorgulamaksa ben de bilmiyorum. ‘Şu olacak bu olacak’ demiyorum ama bir adım sonrasındaki olayın gerçekleşip gerçekleşmediğine göre bir sonraki aşama belli olacak.
Güvenlik koridoru oluşturulacağı söyleniyor. En azından size onun olmayacağını söyleyelim. Güvenlik koridoru ilan etmemiz de mümkün değil. Bunların daha önce nasıl geldiğini hiç sorgulamayanlar, ‘şimdi bunlar nasıl gidecekler’ diye soruyor. Bizim için gitmesi önemlidir. Bunlar gittikten sonra bakacağız, ondan sonrası nihai süreçtir.”
Güler, hükümetin askere herhangi bir direktif verip, vermeyeceği konusunda da şu açıklamaları yaptı:
“TSK’yı yurtiçinde kullanmak için hükümetin bir görev emri vermesi lazım. Ayrıca, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin d fıkrası var. EMASYA aslında bu kanunun biraz daha vali talep etmeden de müdahale edilebilecek şekliydi. Terörün yoğun olduğu zamanlarda otomatiğe çevrildi. 2010’da kaldırıldı. Bu protokolü şimdi Genelkurmay Başkanlığı ile yeniden düzenledik. Yani vali, ilinde mevcut güvenlik kuvvetleriyle bastıramayacağı bir olay olduğu zaman en yakın askeri birlikten kuvvet talebinde bulunur. Çekilme süreciyle alakası yok bunun. Hükümet ihtiyaç gördüğü her an TSK’ya siyasi direktifi verir.
Askerin istediği bir şey yok. Hükümetin ihtiyaç duyup duymamasına bağlı. Kanunun yetki verdiği bir konuda şuna ‘görevini yap’, şuna ‘görevini yapma’ denilmez. Çünkü kanuni bir görevi varsa zaten bunu yap demek mümkün değil.”