Hürriyet yazarı Gülse Birsel, otomotiv ihracatıyla ilgili olarak "Avrupa'nın otomobillerinin çoğu bizden gidiyormuş biliyor muydunuz? Japonya, ABD ve Kore’yi geçmişiz. Avrupa Birliği otomotiv ithalatının yüzde 22’sini, ticari araç ithalatının ise yüzde 65’ini Türkiye’de üretilen araçlar karşılıyormuş. Baktık kafamızı çok kızdırıyorlar, vermeyelim bunlara araba maraba!" görüşünü savundu.
Gülse Birsel'in "Avrupa'yı fena halde mağdur etme planım!" başlığıyla yayımlanan (19 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Avrupa'nın otomobillerinin çoğu bizden gidiyormuş biliyor muydunuz?
Japonya, ABD ve Kore’yi geçmişiz. Avrupa Birliği otomotiv ithalatının yüzde 22’sini, ticari araç ithalatının ise yüzde 65’ini Türkiye’de üretilen araçlar karşılıyormuş. Baktık kafamızı çok kızdırıyorlar, vermeyelim bunlara araba maraba! Şuradan şuraya gidemesinler. Ticari araçsız kalsınlar, arka mahalledeki markete elma taşıyamasınlar! Hamallık kurumunu geri getirsinler. Tabanvaya talim etsinler! Toplu taşıma araçlarının camlarından salkım saçak sarksınlar. Paralarıyla rezil olsun, alacak otomobil bulamayıp “Arkaya doğru ilerleyelim beyler”in Fransızcasını, Almancasını uydurmak zorunda kalsınlar! Diz çöküp “biz ettik Siz etmeyin” filan desinler. Siz kimsiniz ya? Sizin ayağınızı yerden kesen biziz bir kere! Haddinizi bilin! Nasılım? Nasıl hemen uyum sağlıyorum ülkedeki atmosfere? Ha bizdeki otomotiv endüstrisi çöker filan diyeceksiniz. Korkularımızdan başka korkacak bir şeyimiz kaldı mı kardeş? Acı patlıcanı kırağı çalmaz, boş ver. Böyle böyle neşemizi buluyoruz bari.
AB’ye girmek için 2 sebep daha çıktı.
Avrupa Adalet Divanı, Avrupalılar gittikçe daha az çalışmaya başladıkları için mi nedir, yeni ve akıllara durgunluk verecek kolaylıklar getirdi! Yeni kanun diyor ki, bir çalışanın, iş sebepli, ofis dışında bir yere gitmek ve gelmek için harcadığı zaman, iş saatleri dışında ekstra mesai sayılacak! Şimdi, bu durumun İstanbul’da gerçekleştiğini düşün! Yani diyelim ki musluk tamircisi, gazeteci veya sigortacısınız. Evden çıkıp tamire, röportaja, yanmış evin hasarına bakmaya gittiniz. Eviniz Halkalı’da, gideceğiniz yer Suadiye’de. Nereden baksan trafikti, köprüydü gitme gelme 3 saat. Hoop, yazıyor sana 3 saatlik fazla mesai! Bir yılda ev alırsın ev! Bir başka Avrupa Adalet Divanı kıyağı: Eğer resmi tatil sırasında hastalanır veya sakatlanırsanız, iyileştiğiniz ana kadar olan zaman, yıllık izninizden sayılmayacak! Hani çok yoğun aylardan sonra bayram tatili gelir, aniden vücut çöker, hastaneye gitmeli, serum taktırmalı grip olur? Veya masa başında lapacılık aylarının ardından yaz tatilinde aniden ham vücutta burkulma, kas spazmı filan patlar ya? “Aman bütün tatili hasta geçirdim” dersin ya? Artık bunlar yıllık izinden sayılmayacak Avrupa’da. İyileşip, sonra bir kez daha yıllık izin alacaksın! Boşuna demiyoruz bizim yönümüz Batı’ya bakmalı diye!