Gülse Birsel: Ekmeği suçluluk duygusuyla ve buğdayının özgeçmişini sorarak yiyoruz

Gülse Birsel: Ekmeği suçluluk duygusuyla ve buğdayının özgeçmişini sorarak yiyoruz

Sağlıklı yaşam konusunda her platformdan  zihnimize tıkıştırılmaya çalışılan bilgilere çarpmamak imkansız. Bizi bizden çok düşünen uzmanlar, her gün yeni mucizevi bir bilgiyle karşımızda. Ekranda, gazetede ve sosyal medyada bir dolu YouTuber'dan heyecanlı ve etkileyici ses tonuyla öneriler dinliyoruz. Sağlıklı ve uzun yaşamın sırrı nedir ? Hürriyet yazarı Gülse Birsel kendi yaşamından örneklerle sağlık üzerine tellallık yapanları ti'ye aldı. "Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, kafanızın peşinden gidin!" diyen Birsel, "!Ekmeği suçluluk duygusuyla ve buğdayının özgeçmişini sorarak yiyoruz. Siyez buğdayı mı? Peki, ekşi maya mı? Ekmek birkaç sayfada hayat hikâyesini özetleyebilir mi?!" diye yazdı.  

Gülse Birsel'in "Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, kafanızın peşinden gidin!" başlığıyla (12 Eylül 2018)  yayımlanan yazısı şöyle: 

"Etlerde şarbon var korkusunu atlatmaya çalışırken, bu konunun meraklıları ve vejetaryenler yediğimiz etlerin nasıl elde edildiğini, hayvanların nasıl yaşadığını, sütlerin nasıl sağıldığını deşifre ettiler.

Gerçekten birkaç video daha seyretsem kebaba tövbe edebilirdim! Zaten etlerimizin antibiyotik dolu olduğunu biliyorduk da...

Tavukların gezenini geçtik, ayakta durabileni bile çok azmış. E onların yumurtalarından ne hayır gelecek?

Hamurişi zaten uzun süredir büyük töhmet altında! Ekmeği suçluluk duygusuyla ve buğdayının özgeçmişini sorarak yiyoruz. Siyez buğdayı mı? Peki, ekşi maya mı? Ekmek birkaç sayfada hayat hikâyesini özetleyebilir mi?!

Balıklardan da bir mülakat istememe çok az kaldığını hissediyorum. Çiftlik balıkları makbul değil, kim bilir neyle besleniyorlarmış. Somonlar hep yalan dolanmış. İstanbul deniz balıkları ise mazot ve cıva doluymuş. Küçük balık yiyin, en sağlıklı o dediler, 4 gündür her akşam sardalya yiyorum ve eğer sardalyada bir arıza varsa bittim!

Sebze ve meyvelerin tarım ilaçlarından, üzerlerindeki cilalardan filan bahsetmeme gerek yok sanırım? Eee? Yabani semizotu, ceviz ve organik kefirle geçiremem ki ben hayatımı...

Spor işi iyice karıştı zaten. Pilates mi yapacağız, ağırlık mı çalışalım, crossfit işine mi girelim... Ben bu konu tam olarak çözülene kadar sadece yürümek ve yüzmekle yetineceğim!

New York Times’da üç-beş ay önce çok eğlenceli bir yazı çıktı. Sağlıklı, uzun yaşam ve doğru diyet savunucularının kaç yaşlarına kadar yaşadıklarına dair örnekler var.

Ama demek ki sihirli bir formül yok işte! Az az her şeyden yiyip, biraz hareket edip, ölçülü çalışıp, ölçülü tatil yapıp, kafanın peşinden gidip gerisini kadere bırakacaksın!

Kafanın peşinden gitme önemli. Zira uzmanlar affetsin ama kanımca beyin en önemli organ. Ve beyin egzersizini ihmal etmeyenler, beynini aktif tutanlar, vücut egzersizini birinci plana koyanlardan daha uzun ve iyi yaşıyor, ampirik bilgimdir!

Kayıp düşmemeye de dikkat edeceğiz tabii!

Bir de sardalya çok güzel bu ara, bol bol sardalya yiyin...

Yıllar sonra ben planladığım gibi 120 yaşında öldüğümde bu çok değerli belge olacak bak, kesip saklayın bunu!"

Yazının tamamı için tıklayın