30 Ekim 2016'dan beri Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Milletvekili Gültan Kışanak, aynı hücreyi paylaştığı demans tanısına rağmen Adli Tıp Kurumu’nun “Cezaevinde kalabilir” raporu verdiği hücre arkadaşı Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun giderek ağırlaştığını söyledi. Tuğluk'un bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini söyleyen Kışanak “Küçük bir çocuktan daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyor günlük yaşamını sürdürmek için. Daha fazla gecikmeden çözüm bulunması gerekiyor” dedi.
Bianet'ten Zeynep Kuray'ın sorularını yanıtlayan Kışanak'ın röportajı şöyle:
“ATK raporu, ne kadar siyasallaştığını gösteriyor”
Öncelikle nasılsınız? Sağlığınız nasıl?
Ben iyiyim; merak eden, soran tüm dostlara, kadınlara bu vesileyle selamlarımı, sevgilerimi iletmek istiyorum. Yaşamanın diğer adı da direnmektir… İçerde, dışarda, her yerde insan olmanın gereği olarak iyi, güzel, doğru için yaşıyoruz, direniyoruz…
Aysel Tuğluk’un da sağlık durumu giderek ağırlaşıyor ama buna rağmen Adli Tıp Kurumu’ndan verilen son raporda ısrarla cezaevinde kalabileceği belirtiliyor. Siz Aysel Hanım’la aynı cezaevinde kalıyorsunuz. Bu raporu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dersim’in bir önceki dönem belediye başkanı Edibe Şahin, ben ve Aysel Tuğluk aynı odada, üç kişilik F Tipi hücrede kalıyoruz. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) son olarak verdiği rapor, bu kurumun ne kadar siyasallaştığının bir göstergesidir. Konusunda uzman hekimler doğal olarak, demansın nasıl bir hastalık olduğunu bilirler. Aysel arkadaşımız için, demans olmadığını, sağlığının yerinde olduğunu söylemiyorlar. Raporun sağlık durumu ile ilgili bölümünde, anlık hatırlamanın, akılda tutmanın, tekrarlamanın, tanımlamanın, muhakeme etmenin, günleri, ayları, sayıları doğru saymanın, saati doğru çizmenin, akışkan bir şekilde konuşmanın, hatırlatma notları olmadan eskiye dair bilgileri hatırlamanın, yani insanın günlük yaşamını idame ettirmek için gerekli olan asgari zihinsel faaliyetlerin tümünün bozuk olduğu konusunda tespitler yer alıyor. Buna rağmen, ‘tek başına cezaevinde yaşamını sürdürebileceği’ kararı veriliyor. Bu çelişkinin nedeni ATK’nin siyasallaşmasıdır.
Aysel Tuğluk’un son durumunu aktarabilir misiniz?
Aysel arkadaşımız cezaevinde kalıyor ama öz bakımı, kişisel temizliği, banyosu, kıyafetlerini giyinme, çamaşırlarını yıkama, çayını bardağa doldurup eline verme, yemeğini verme, bulaşıklarını yıkama, aklınıza gelebilecek her türlü yaşamsal ihtiyacını biz karşılıyoruz. Tek başına bu faaliyetlerin hiçbirini yerine getiremiyor.
En basit şeylerden örnek vereyim. Semaverden çayını doldurmak istediğinde, musluğu açık unutup geliyor. Sigara içmek istediğinde eline çakmak veremiyoruz; giysilerini, saçını tutuşturmasından korkuyoruz. Merdivenlerden inerken bir anda basamakları unutarak ayağını düz yerde yürüyormuş gibi attığı için, düşmesin diye merdivenden inip çıkarken kendisine refakat ediyoruz. Tek başına havalandırmaya çıkıp yürüdüğünde kapının sürgüsünü dışardan kapatıyor, sonra içeri gelmek istediğinde sürgüyü nasıl açacağını bilemiyor, bize kapıyı açın diyor. Pencereyi açıp, sürgünün yerini ve nasıl açması gerektiğini tarif ediyoruz, buna rağmen kapıyı açmayı başarması epeyce zaman alıyor. Bu nedenle havalandırmaya da beraber çıkıyoruz. Kendisine gelen mektupları dahi okuyamıyor. Çünkü zorlanarak da olsa ilk iki, üç kelimeyi okuyor, dördüncü kelimeyi geçtiğinde, öncekileri unuttuğu için cümleyi anlamıyor; mektuplarını biz kendisine okuyoruz. Burada ayrıntısını yazmaya çalışsam sayfalar yetmez.
Özet olarak şunu söyleyebilirim, küçük bir çocuktan daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyor günlük yaşamını sürdürmek için. Bütün bunları o raporu yazan hekimler de biliyor bence. Demans böyle bir hastalık; önce anlık unutmalar, ardından muhakeme yeteneğinde azalma ve muhakemesini giderek yitirme; beynin sinir sistemini yönetme ve komut vermede işlevini yerine getirmemesi, giderek geçmişi unutma. Aysel arkadaşımızda bütün bu aşamaları birlikte yaşayarak gözlemliyoruz. Bir an önce dışarı çıkmaz, uygun tedavi, bakım, sosyal iletişim ve psikolojik destek imkanına kavuşamazsa, durumun çok daha kötü olacağını biz de, o raporu veren hekimler de biliyor. Bu durum her şeyden önce insani ve vicdani bir konudur. Herkesin, kamuoyunun, iktidarın, Adalet Bakanlığı’nın, mahkeme heyetinin, ATK’nin Aysel Tuğluk arkadaşımızın durumunu tüm siyasi hesaplardan uzak bir şekilde insani ve vicdani olarak ele alması ve daha fazla gecikmeden çözüm bulması gerekiyor.
TIKLAYIN - Adli Tıp Kurumu, Aysel Tuğluk için "cezaevinde kalabilir" raporu verdi!