Ankara’da 15 Temmuz darbe girişimini ve arkasındaki siyasi bağlantıları ortaya çıkarmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’na ifade verdikten sonra gözaltına alınan Diyarbakır Eş Başkanı Gültan Kışanak, DBP’li belediyelere kayyım atanmasına tepki gösterdi. Gözaltına alınmadan önce kayyım tartışmalarını T24’e değerlendiren Kışanak, “Kayyım ataması ile askerlerin darbesi arasında hiçbir fark yok bu da askeri bir darbedir” dedi.
25 Ekim’de Ankara’dan dönerken Diyarbakır Havalimanı’nda gözaltına alınan Kışanak, Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı ve 3 belediye daire başkanıyla birlikte Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulanıyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 5 gün boyunca görüş kısıtlaması getirdiği Kışanak gözaltına alınmadan önce tepki, tartışma ve bölge genelinde gerilime neden olan kayyım tartışmalarını T24’e değerlendirdi.
Yasalarda merkezi ve yerel yönetimlerin hangi şartlarda belirlendiğinin açıkça yer aldığını ifade eden Kışanak “Şu an merkezi hükümetin elinde istediği yasayı Meclis’ten geçirecek bir çoğunluk yetkisi var diye anayasayı, yasaları rafa kaldıran bir şekilde kullanması doğru olmaz. Sonuçta biz seçimle geldik. Bu halk yönetimi beğenmiyorsa değiştirir” diye konuştu.
Kışanak’ın değerlendirmeleri şöyle:
“Kayyım atamakla askerlerin darbesi arasında hiçbir fark yok. Çünkü merkezi ve yerel yönetimler seçimle iş başına gelir. Bu ülkenin anayasasında kamu yönetiminin merkezi ve yerel yönetimin eliyle yürütüldüğü, genel ve yerel seçimle iş başına geldiği açıkça yazıyor. Ya darbe yapıp bu yasaları rafa kaldıracaklar, biz yerel yönetime el koyduk diyecekler ki şu an yapılanlar darbeyle aynı kapıya çıkar ya da bu yanlıştan vazgeçecekler. Seçimle iş başına gelmiş yönetimi elindeki yetki ve gücü kullanarak görevden almak darbeyle eş değerdedir. Şu an merkezi yönetimin elinde istediği yasayı Meclis’ten geçirecek bir çoğunluk yetkisi var diye anayasayı, yasaları rafa kaldıran bir şekilde kullanması doğru olmaz sonuçta biz seçimle geldik. Bu halk yönetimi beğenmiyorsa yine seçimle değiştirir.
“Ayrıca bizi terörle bağlantılanarak kamuoyunda bir meşruiyet sağlamaya çalışıyorlar. Türkiye mevcut yasalara göre terör faaliyeti içerisinde bulunanlara cezaları tanzim eden onlarca yasa var zaten. Kimse ‘Ben terör faaliyeti yapayım. Koltuğumda da oturayım’ keyfiyeti içerisinde değil. Böyle bir şey yok. Zaten mevcut yasalarda, kamu vicdanında ve de uluslararası hukuk normlarında terör faaliyetleri yasak bunu yapanlara cezalar veriliyor. Görevden alınıyor, cezaevlerine konulabiliyor. Şimdi bunlar varken yeni bir yasa çıkarma ihtiyacı nereden çıktı. Bu konuda yasa çıkarmak Meclis’i feshetmek anlamına gelir. Çünkü mevcut yasada belediye başkanı görevden alındığında belediye meclisi kendi içinde birini seçiyor. ‘Meclis seçmesin ben oraya memur atayacağım’ diyor yani ‘Yerel seçimlerin benim açımdan bir hükmü yok’ diyorsun kabul edilebilir şey değil. Bu da siyasi bir darbedir. Eldeki gücü kötüye kullanmaktır. Kabul edilebilir tarafı yoktur."