Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Hatay İl jandarma Alay Komutanlığı ekipleri tarafından içerisinde silah olduğu ihbarıyla durdurulan ve MİT'in aranmasına izin vermediği TIR'ın gümrük kapılarından çıkış yapmadığını söyledi.
Hayati Yazıcı, Ümraniye Rizeliler Derneği tarafından Beykoz Kasrı'nda düzenlenen dayanışma gecesine katıldı. Yazıcı, program çıkışında gazetecilerin, Türkiye’den Suriye’ye insani yardım taşıdığı söylenen ve silah sevikayatı yaptığı iddiasıyla Hatay’ın Kırıkhan İlçesi’nde savcılarca aranmak istenen TIR’la ilgili sorularını yanıtladı. Yazıcı, "Gümrük kapılarımızda komşu ülkede güvenlik sorunu başladığı günden itibaren biz, Suriye'ye açılan gümrük kapılarımızın çalışmasını yeni kurallara bağladık. Bakan onayı ile bağladık. Burada da vatandaşlarımızın güvenliği öncelikli" dedi.
Yardım amaçlı 7-8 ay önce giden malzemelerin sevkine, belirli koşullar altında izin verildiğini belirten Yazıcı, "Ama bu silah olayları olunca; Yemen’de gündeme geldi, Mısır’da gündeme geldi. Biz oraların basınlarını da takip ettik. Dolayısıyla bu olaylar veya bu söylemler, bu tartışmalar başladığı günden itibaren, yardım taşıyan araçları mutlaka risk değerlendirmesi içine alıyoruz. X-raydan geçiriyoruz. Dolayısıyla bu günlerde sözü edilen, taşıma yapan TIR olduğu söylenen aracın, gümrük kapılarından bizim kayıtlarımıza göre çıkışı söz konusu değil" dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in "138. Madde ölmüştür" ifadesine yönelik görüşü de sorulan Yazıcı şunları söyledi:
"Mahkemelerin bağımsızlığıyla alakalı değerlendirmeler doğru. Mahkemelere çok fazla yüklenme oluyor diye düşünüyorum."
"Yargıçlık kolay bir meslek değil. Bir yargıç elbetteki önüne gelen dosyayı incelerken, irdelerken, delilleri toplayıp değerlendiriken, kararını oluştururken kanuna, hukuka ve vicdani kanaatine göre karar verir. Kanunları bir yana itip öyle karar vermez. Bunun adı keyfilik olur. Hukuk olmaz, hukuk devleti olmaz. Dolayısıyla her vatandaşımızın beğenmediği, uygun görmediği, kendi bakış açısı itibariyle doğru bulmadığı kararlarla ilişkin elbetteki eleştiri hakkı var. Tepki koyma hakkı var. Ama her işte olduğu gibi tepkilerimizde de, eleştirilerimizde de ölçülülülük içerisinde olmalıyız. Ölçüyü aşan her türlü söylem karşı taraf için tahkir niteliği taşır. Dolayısıyla o kurumu yıpratır. Türkiye’de bu süreçleri maalesef çokça yaşıyoruz. Özellikle bu Balyoz, Ergenekon ismi verilen davalar dolayısıyla maalesef yaşıyoruz" şeklinde konuştu."