'Günahıyla sevabıyla' Bush

'Günahıyla sevabıyla' Bush
ABD Başkanı George Bush, 20 Ocak’ta görevi devrederken, savaşın damga vurduğu 8 yıllık başkanlık dönemini değerlendirmeyi de tarihçilere bırakıyor... Bush'un başkanlık dönemi, 11 Eylül 2001 saldırılarının ruhsal sarsıntılarıyla başladı, 1930'dan beri görülen en derin ekonomik krizle bitiyor. Bush, ayrıca Irak ve Afganistan'da savaş başlatarak, 11 Eylülden sonra ilan ettiği "teröre karşı savaşla" iki cephe açmış oldu. ABD tarihinin en büyük kasırgalarından biri olan Katrina kasırgasıyla 2005'te devletin hizmetlerinde iflasın sorumluluğuyla karşı karşıya kalan Bush, 50 ay boyunca iş sahaları açarak ve 4 yıl üst üste kesintisiz büyüme sağlayarak ekonomi siyasetiyle övünse de, son aylarda, dünya ekonomilerini de etkileyen krize yakalandı. ABD, 2008'de 1945'ten beri görülmeyen kötülükte işten çıkarmalarla tanıştı. Yerini Barack Obama'ya devretmeye hazırlanan Bush ise, "Bu yönetimin yaptığı her şeyden gurur duyduğunu" söyledi. Bush, "8 yılda neler verdiğimi biliyorum, popüler olmak için ruhumu satmadım. Evime dönmeye hazırlanırken, aynada kendime bakıyorum ve gördüğümle gurur duyuyorum" dedi. Bush ve yakın çevresi, Afganistan ve Irak'ta 50 milyon insanı "özgürleştirdiğini, teröre karşı savaşta önemli başarılar elde ettiklerini, Asya ile ilişkilerini iyileştirdiklerini, Afrika'daki hastalıklarla eşi benzeri görülmemiş biçimde mücadele ettiklerini, vergileri hafiflettiklerini, eğitim sisteminde reform yaptıklarını, yaşlılar için hastalık sigortası koyduklarını söylüyor. Bilanço yapma vakti geldiğinde, Bush en büyük başarısının "ülkesini yeni saldırılardan korumak" olduğunu söylüyor, oysa Usame Bir Ladin hala saklanıyor."11 Eylül saldırıları başkanlık dönemimi tanımladı" diyen Bush, popülerliğin zirvesinden en aşağılara düşerken, kampanyasında "bölücü değil, birleştiriciyim" demesine rağmen, en gizli iktidar olmakla suçlanan yönetimin icraatları yüzünden eleştiri oklarına hedef oldu. Terör zanlılarını Guantanamo'ya kapatırken, zanlılarını konuşturmak için işkence denebilecek yöntemlere izin verirken ve izin almaksızın Amerikalıların telefonlarını dinletirken "Amerikan değerlerine ihanet etmekle" suçlanan Bush, "ABD işkence yapmaz, bu yöntemler gerekliydi" sözleriyle eleştirilince de, "Sanırım beni en zorlu sorunlarla baş eden bir tip olarak anacaklar, ben onlara cepheden saldırdım. Kararlı göründüm ve son kamuoyu yoklamalarına göre değil, ilkelere dayanarak kararlarını aldım" dedi. Bush'un Irak'a savaşı haklı çıkarmak için "özgürlüğün yayılması" gibi büyük ilkeleri ya da Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarına sahip olduğu argümanı ise boş çıktı.Irak savaşı, "önleyici savaş" diye yeni bir doktrinin doğuşuna da neden oldu. Ebu Gureyb cezaevindeki işkencelerin yarattığı skandal, savaşın başlamasından birkaç hafta sonra ülkenin iç savaşa sürüklenmesi de Bush'u haksız çıkaran diğer gelişmeler oldu. Newsweek dergisine "kimseyi dinlemeyen başkan" olarak kapak olan Bush hakkında, "Önceki başkanlardan Bush'un oğlu olmasaydı bir hiç olurdu" ya da "2000'deki seçim zaferini, Florida'daki oyların sayımındaki hileye borçlu gibi" sözler sarf edildi. Cumhuriyetçi dostlarının 2006 seçimlerinde hezimete uğraması, 2004'te partisinin çoğunluğunu her iki mecliste de korumayı başaran ender bir başkanın, sonradan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in her söylediğini dinler hale gelmesi de eleştirildi. Bush, bazı hatalar yaptığını da kabul etti. Sadık yandaşları ona hayranlıklarını sürdürürken, Demokrat senatör Harry Raid gibi bazıları ise, Bush'un tarihe "ABD'nin en kötü başkanı" olarak geçeceğini düşünüyor... Bush’a yöneltilen eleştiriler Bush'a 8 yıl boyunca kamuoyunu bölen bazı önemli meseleler konusunda yöneltilen olumlu ve olumsuz eleştiler ana başlıklarıyla şöyle: Ekonomi Bush, uyarı alametleri karşısında iflas etti. Mali türbülans ve mevcut krize neden olan deregülasyonu teşvik etti. Clinton yönetiminden kalan bütçe fazlasını, Obama'ya milyarlarca dolarlık bütçe açığı olarak devrediyor. Ancak Bush yönetimi, tehlikeleri önceden gördü, bununla birlikte Kongrenin ataletine takıldı. Bush, "olağanüstü" önlemler almak ve 1930'daki gibi çok ciddi bir krizi önlemek için piyasa ekonomisi ilkelerinden vazgeçti. Bu önlemler, savaşın maliyeti ve teröre karşı savaş açığı daha da artırdı. Ama ülke güvenliği korundu. Irak Bush, BM izni ve müttefiklerinin onayı olmaksızın Irak'ı işgal etti. Yönetimi işgali hazırladı, ama ardından kaosu hızlandırdı. İstihbarat, kitle imha silahları konusunda yanıldı. Ama Saddam Hüseyin "bir tehditti" ve bu konuda bir BM kararı vardı. ABD, 50 kadar ülkenin katıldığı bir koalisyon oluşturdu ve "25 milyon Iraklıyı özgürleştirdi." Afganistan Bush, "teröre karşı savaşın gerçek cephesi" Afganistan'da görev yapabilecek kuvvetleri Irak'a göndermeyi tercih etti ve devirdiği Taliban'ın toparlanmasına olanak sağlamış oldu. Ama ABD, 25 milyon Afganlıyı "özgürleştirdi." Bu yaz ABD Afganistan'daki askeri birliklerin sayısını ikiye katlamaya hazırlanıyor. İsrail - Filistin çatışması Bush, 2007'de bu meseleye sırtını döndü ve büyük müttefiki İsrail'in çıkarlarına hizmet etti. Yönetimi, Hamas'ın Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirmesine olanak sağlayan seçim sonuçları konusunda yanıldı. Ama Bush, İsrail ile birlikte var olan bir Filistin devletinin kurulması için çağrıda bulunan ilk ABD Başkanı oldu ve bu fikrin bölgede güçlenmesini sağladı, müzakereleri başlattı. Ortadoğu Bush, istikrarsızlığı ve uyuşmazlığı, aşırı uçları ve İran'ı güçlendirdi. Ama Irak ve Lübnan'da demokrasi davasını ilerletti, İran karşısında ABD müttefiklerini güçlendirdi. İran ABD'nin gerçek bir diyaloğu reddetmesiyle İran uluslararası topluma meydan okumayı ve aşırı hassas nükleer faaliyetlerini sürdürdü. Ama Bush, uluslararası ittifakı oluşturdu ve İran rejimine artan baskı olanakları bıraktı. Terörle mücadele ve ABD’nin imajı Guantanamo kampıyla, gizli terörle mücadele yöntemleriyle, sorgulamalar sırasında işkenceye başvurmakla, Ebu Gureyb cezaevi skandalıyla ABD'nin dünyadaki ahlaki otoritesini sarstı. Ama ABD'ye yeni saldırılar olmadı. ABD uluslararası yardımı yaydı ve Bush'a göre insanlar, ABD'nin bir "özgürlük simgesi" olduğuna inanmaya devam ediyor. Küresel ısınma Kyoto protokolünü onaylamayı reddederek ve atmosfere sera gazı etkisi salımı kotalarını uygulamayarak Bush, "kötüyü kötüleştirdi." Ama ABD, hava kirliliğini yüzde 12 oranında azalttı. Bir Kyoto sonrası anlaşma girişimine taraf oldu ve böylece Obama'ya "daha temiz bir hava, daha temiz bir su ve daha iyi korunan topraklar" bırakıyor...  (AA)