GÜNAY: ''MÜSAMAHALI BAKMAYACAĞIZ'' İSTANBUL (A.A)

-GÜNAY: ''MÜSAMAHALI BAKMAYACAĞIZ'' İSTANBUL (A.A) - 23.09.2010 - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Beyoğlu'ndaki bir sanat galerisinde düzenlenen resim sergisinin kokteylinde davetlilerle mahalle sakinleri arasında çıkan arbedeye ilişkin olarak, ''Burada yaşadığım, gördüğüm manzaranın hiçbir haklı sebebi olamaz. 'O akşam şöyle olmuştu da bunlar oldu' diye bir mazereti kimseye tavsiye etmem. Bu tür olaylara müsamahalı bakmayacağımızın herkes tarafından bilinmesini isterim'' dedi. Günay, arbedenin yaşandığı Beyoğlu'nun Tophane semtini ziyareti sırasında, yaptığı açıklamada, burada yeni iş yerleri açanların çevrede yaşayan yurttaşların yaşamlarına, geleneklerine, aile kurallarına, çevrede yaşayanların da bu bölgede yaşayanların var olma ve iş yapma haklarına saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Zarara uğrayan iş yerlerini gezdikten sonra, mahalle halkının önde gelenleriyle de konuşmaya çalışacaklarını ifade eden Günay, şunları kaydetti: ''Bundan sonra, İstanbul'da bu tür şeylerin olmaması konusunda hep beraber bir gayreti seferber edeceğiz. Bu tür olayları kimse istismar etmeye kalkmasın. Hiç kimse bu tür olayların arkasında, yanında değildir, destekçisi değildir. Ama hiç kimse de bu tür olayların yeni bir gerginlik, yeni bir tartışma, bir siyasi çekişme, buradan rant elde etme yoluna, yöntemine tevessül etmesin. Ben arkadaşlarımıza, geçmiş olsun diliyorum. Mahalle halkına üzüntülerimi ifade etmek istiyorum. Basın açıklaması yapan arkadaşlarımız, bu mahallenin bu tür olaylara tevessül etmediğini, bu olayların arkasında olmadığını ifade etti. Ama seyirci kalınmasını bile, burada iş yerleri saldırıya uğrarken, mahalle halkının seyirci kalmış olmasını bile üzüntüyle karşılarım.'' Ertuğrul Günay, bu iş yerlerinin bu mahalleye emanet olduğunu ve burada çalışanların ekmek parası kazanmaya çalıştıklarını vurgulayarak, ''Elbette başkalarının yaşam tarzlarına saygı gösterecekler. Ama bu mahallenin esnafı da onlarla birlikte, kardeşçe, onları koruyacak ve barış içinde yaşam tarzını beraberce üreteceğiz. İstanbul'a ve Türkiye'ye yakışan budur'' diye konuştu. İstanbul'un bu yıl Avrupa Kültür Başkenti sıfatını taşıdığını, geride çok güzel bir 9 ayı bıraktıklarını da hatırlatan Günay, bu tür yakışıksız olaylarla, İstanbul'un ve Türkiye'nin ''Kültür Başkenti'' imajını gölgelemeye kimsenin hakkı olmadığını söyledi. -SORULARI YANITLADI- Bir gazetecinin ''Tophane çok eski bir semt. Birkaç yıldır gözle görülür değişime uğradı. Yalnızca içki meselesiymiş gibi gösteriliyor olmakla birlikte böyle bir değişim var. O değişimin daha planlı kontrollü yapılması yönünde adımlar atılacak mı? Sizin bu konuda öneriniz oldu mu?'' yönündeki sorusuna Bakan Günay, buradaki sosyal dönüşümü kimseyi tedirgin etmeden, ama yaşam kalitesini yukarıya çekerek gerçekleştirmeye çalıştıklarını, buna karşın sosyal dönüşümden yararlananlar olduğu gibi zarar görenlerin de bulunabileceği karşılığını verdi. Günay, bunun, halkı tedirgin etmeden, kimseyi işinden, evinden, yuvasından, işyerinden, mahrum etmeden gerçekleştirilmesini sağlamanın görevleri olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Elbette bu değişimin yarattığı sancılar oluyor, ama Türkiye dünyaya uyacak, İstanbul Türkiye'ye uyacak ve hep birlikte çağı yakalayacağız. Hep birlikte barış içinde, bir arada ve daha iyi bir yaşam kalitesi içinde yaşamayı hep beraber öğreneceğiz. Hiç kimsenin Anadolu'nun bir kasabasında yaşadığı hayat tarzını İstanbul'a dayatmaya hakkı yoktur. Ama hiç kimsenin de buradaki insanların örfünü, adetini, geleneğini, göreneğini yok saymaya, görmezden gelmeye hakkı yoktur. Biz birbirimizle anlayış içinde yaşamaya devam edeceğiz.'' -GÖZALTILAR- Bakan Günay, bir gazetecinin ''Gözaltına alınan 7 kişi serbest kaldı. Yeni gözaltılar olabilir mi? Siz en ağır cezayla yargılanacağını söylediniz. Serbest kalanların durumu var? Nasıl değerlendiriyorsunuz?'' yönündeki sorusunu da ''Emniyetimiz araştırma yapıyor. Her türlü istihbari bilgi toplanıyor burada. Bana verilen bilgilere göre, 'teşhis edilemediği için bu kişiler serbest kaldı' deniliyor. Eğer teşhis edilmişler, olaya katıldıkları belgelenmiş ve serbest bırakılmışlarsa bunu çok üzüntü ve kaygıyla karşılarım. Yargıya sitem etmek isterim. Ama eğer bu olayla ilişkisi olduğu söylenen kişiler teşhis edilememişlerse o zaman yeni kişileri bulmak konusunda emniyet gayretini sürdürecektir'' diye yanıtladı.    -''HİÇ KİMSENİN, HAKKINI ZORLA ALMA HAKKI YOKTUR''- Bir gazetecinin, ''Belediyeye yapılan şikayet başvurularına duyarsız kalındığı'' yönünde şikayetler dile getirildiğini hatırlatması ve bu olayların da duyarsızlığın sonucu olarak ''kendi adaletini kendisi verme'' gibi yorumlandığına işaret etmesi üzerine şu karşılığı verdi: ''Hiç kimsenin hukuk devletinde kendi hakkını kendisi zorla alma hakkı yoktur. Yani hukukumuzda böyle bir anlayış yoktur kesinlikle. Şikayet etmişlerse, o şikayetler cevap bulmamışsa, bir üst mercilere şikayet ederler. Belediye Başkanımız burada. 'Burada şikayet konusu olan bazı olaylar hakkında tahkikat başlandığını' söylüyor, ama biz akşamdan sabaha bir yaptırım uygulama şansına sahip değiliz. Elbette incelememiz var. Burada vatandaşın şikayet ettiği bazı konularda haklı sebepler varsa, onların ortadan kaldırılması, kamu görevlilerinin görevidir. Onları yerine getirmeye çalışacağız. 'Ama biz şikayetlerimizden sonuç alamadık, o yüzden kendi haklarımızı kendimiz korumaya çalıştık' gibi bir mazereti haklı görmem ve katiyen bu mazeretin arkasına kimsenin saklanmasını tavsiye etmem.'' Günay, başka bir soru üzerine de Emniyetin gerçek faillerinin bulunması için faaliyetini sürdürdüğünü ve sürdürmeye devam ettiğini, internet ve telefon kayıtlarına kadar incelendiğini söyledi.  Kültür ve Turizm Bakanı Günay, şunları kaydetti: ''Burada herkes elbette yaşamını sürdürecek ama hepimiz birbirimize saygılı olarak. Yani galerilerimiz eğer evlerde oturan yurttaşlarımızın şikayet edeceği bir ses düzeni, bir görüntü varsa, ona dikkat edecekler, onu yapmamaya çalışacaklar. Ama karşıda oturanlar da komşuluk hakkına saygı gösterecekler. Belki sözlü olarak belki yazılı olarak şikayetler, karşılıklı yakınmalar olabilecek. Bunları da bir orta yol bulup çözmeye çalışacağız. Ama hiç bir mazeretle kimsenin kimseye şiddet kullanma hakkı yoktur. Burada yaşadığım, gördüğüm manzaranın hiçbir haklı sebebi olamaz. 'O akşam şöyle olmuştu da bunlar oldu' diye bir mazereti kimseye tavsiye etmem. Bu tür olaylara müsamahalı bakmayacağımızın herkes tarafından bilinmesini isterim.''