T24 - CoRoT uydusu tarafından keşfedilen gezegen, kütle ve sıcaklık bakımından Güneş Sistemi’ndeki Jüpiter’i andırıyor.
Gökbilimciler, şimdiye kadar keşfedilen 420’den fazla Güneş-dışı gezegen arasında, Güneş Sistemimizde bulunanlara en çok benzeyenini buldu. Ancak bu da, öncekiler gibi, kütleleri bakımından Jüpiter ve Dünya’yı andırsa da yaşanabilecek koşullara sahip değil.
Fransa’nın Ulusal Uzay Araştırmaları Merkezi (CNES) tarafından yönetilen CoRoT uydusu tarafından keşfedilen gezegen, kütle ve sıcaklık bakımından Güneş Sistemi’ndeki Jüpiter’i andırıyor.
“Transit geçiş” yöntemi ile gezegen aramak ve yıldızlardaki sismolojik verileri saptamak üzerine fırlatılmış olan uydu, CoRoT- 9b adlı gezegeni, çevresinde dolandığı yıldızı 145 gün gözledikten sonra 2008 yazında keşfetmişti. Gezegenin hareketlerinin daha sonra yeryüzünden radyal hız yöntemiyle de gözlenmesi sonucu, yörünge periyodunun ötesinde kütlesi, yoğunluğu, yüzey sıcaklığı gibi önemli bilgiler derlenebilmiş bulunuyor. Transit geçiş yönteminde gezegenler, gözlenen yıldızların önlerinden geçerken ışıklarını kısmen perdeleyip ışık şiddetinde yol açtıkları döngüsel azalmalar sayesinde belirleniyor. Radyal hız yöntemindeyse, gezegen, kütleçekimiyle yıldızının hareketinde yol açtığı düzenli yalpaların duyarlı algılayıcılarla saptanmasıyla keşfediliyor.
60 kişilik bir “gezegen avcıları” grubunca Nature dergisinde yeni yayımlanan bulgulara göre, Yılan Takımyıldızı bölgesinde 1500 ışıkyılı uzaklıkta bulunan gezegenin kütlesi, Jüpiter’in %80’i kadar. Güneş’e benzeyen yıldızının çevresindeki yörünge turunu 95 “Dünya gününde” tamamlıyor. Uydunun gözlem araçlarından bakıldığında gezegenin yıldız önünden geçişi 8 saat sürüyor. Gezegenin kütlesi ve çapı, yoğunluğu konsunda da bilgi sağlıyor. Yıldızına olan uzaklığı da yüzey sıcaklığını ortaya koyuyor. CoRoT- 9b’nin yıldızına olan uzaklığı Güneş Sistemimizde Merkür’ün Güneş’e uzaklığı kadar.
Yüzey sıcaklığı 160 santigrat derece (gündüz tarafı) ve -20 derece (gece tarafı) aralığında. Gezegenin, Jüpiter ve Satürn gibi büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşan bir gaz devi olduğu, ancak 20 Dünya kütlesi tutarında daha ağır başka elementler de içeriyor olabileceği düşünülüyor.
Önceki çok farklı CoRoT uydusu tarafından daha önce keşfedilmiş bulunan CoRoT-7b ise, çok farklı bir gezegen. Bu gezegen Dünyamızın yoğunluğunda ve 5 Dünya kütlesinde, yani kayaç bir gezegen. Ancak, benzerlik burada bitiyor. Güneş’ten biraz daha hafif (ve daha soğuk) bir turuncu cüce olan yıldızına öylesine yakın bir yörüngede dolanıyor ki, yüzeyinin erimiş lav sıcaklığında olması gerekiyor. Ayrıca, araştırmacılara göre, gezegen, yıldızının ve yakınlarındaki bir eş gezegenin yol açtığı genleşme ve büzüşme (gelgit) etkileriyle kendi içinden de ısındığından şiddetli bir volkanizmaya da sahip olabilir.
Başka bazı gökbilimcilerse, CoRoT-7b’nin yıldızına yakınlığı nedeniyle cehennemi yüzeyinden her 1 milyar yılda bir Dünya kütlesi madde yitirdiğini düşünüyorlar. Bu ekibe göre yaşamına Jüpiter gibi bir gaz devi olarak başlamış olan gezegen, zamanla gazdan oluşan dış katmanlarını tümüyle yitirmiş ve çıplak kayaç merkezi açığa çıkmış.
Sıcak buzdan bir dünya Gökbilimciler arasında kütlesi Dünya’nınkinden daha büyük ama yakın olan gezegenlere “süperDünya” deniyor. GJ1214b adlı gezegen de Dünya ile benzer kütlede, ancak çapı daha geniş. Nedeni, yoğunluğunun yalnızca santimetreküpte 1,9 gram olması. Bundan yola çıkan gökbilimciler, gezegenin ağır bir atmosferle çevrili, yalnızca sudan oluşmuş bir dünya olabileceği düşüncesindeler. Gezegenin derinliklerinde suyun çok sıcak olmasına karşın, muazzam basıncın bu suyu katı bir hale dönüştürmüş olması gerekiyor. Yani gezegenin içi, sıcak ve yoğun bir “buz” kütlesi olabilir.