Sabah Gazetesi'nin, "Ergenekon'un kilit ismi Tuncay Güney MİT elemanı" haberi üzerine teşkilat 1997'de ilişkisinin kesildiğini ima etti. Ancak MİT'in, Ergenekon davası savcısına gönderdiği resmi yazısında Güney kod adıyla "Tuncay Güney İpek" olarak yer alması dikkat çekti. Ergenekon'u deşifre eden Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu yönündeki belgeli haberle ilgili açıklama yapan MİT , kendi resmi yazılarıyla da çelişkiye düştü. Haber üzerine yapılan açıklamada Güney'in haber elemanı olmadığını, sadece 'hedef' olduğunu kaydeden MİT, ilişkisinin de 1997'de kesildiğini ima etti. Ancak MİT'ten 9 Mayıs 2008'de Ergenekon savcılığına gönderilen resmi yazıda Tuncay Güney'den kod adıyla birlikte "Tuncay Güney İpek" olarak bahsedildiği ortaya çıktı.
Savcı Öz bilgi istediErgenekon davasının başlamasına kısa bir süre kala Savcı Zekeriya Öz, soruşturma sırasında elde edilen MİT antetli belgeler ve belgelerde yer alan bilgilerle ilgili olarak MİT'ten resmi bir talepte bulundu. Savcılığın 3 Nisan 2008 tarihli 2007/1536 sayılı "Çok Acele" yazısında elde edilen belgeler tek tek sayılarak MİT'ten doğrulama istendi. Savcılık yazısında MİT'te Ergenekon ile ilgili mevcut, geçmiş tarihlerde yapılmış çalışmalar ve Ergenekon'un deşifre edilmesine yarayacak bilgi ve belgelerin de gönderilmesini talep etti.
'İpek' kodu hala kullanımda Savcılığın bu talebi MİT tarafından hızlı bir şekilde yanıtlandı. MİT, 9 Mayıs 2008 tarihli, 11.010.05.051/14-16015736 sayılı cevap yazısında ilginç bir isim kullandı. Savcılık talep yazısında "Tuncay Güney" adını kullanırken MİT'in belgesinde Güney'den kod adıyla birlikte "Tuncay Güney İpek" olarak bahsedildi. MİT'in yazısında "Anılan dönemde mezkur mektup ve ekindeki CD'lerle ilgili olarak yapılan ön inceleme sonucunda Tuncay Güney İpek'in bilgisayar yedekleri olduğu iddia edilen CD'lerin bir bölümünün bazı şahıslarca kaleme alınan dergi/kitap/kitap başlığı ve makaleler (Strateji Dergisi, Aydınlık, Doğu Perinçek vb.) ile açık kaynak bilgilerinden, bir bölümünün ise kişi/kurum ve kuruluşlara ait olduğu iddia edilen dokümanlardan oluştuğu ve bilgisayar ortamında arşiv niteliğinde toplandığı izlenimi edinilmiştir" ibaresi yer aldı.
Oğuztan: Güney, Eymür’ü yanımda aradıGüney’e dokunul(a)muyor!Güney'in sır dolu 4 yılıTuncay Güney'le ilgili MİT belgesi, Güney'in istihbarat ilişkileri ile ilgili önemli soruları beraberinde getirdi. MİT Müsteşarlığı'nın açıklamasında hâlâ yanıtlanamayan sorular şunlar: 1- Güney 1997 ile 2001 yılları arasında Türkiye'deydi. Bu dört yıl içinde ne yaptı? 2- 1997'de MİT'le ilişiği kesildiği ima edilen Güney, 2002 yılından sonra faaliyetlerini yoğunlaştıran Ergenekon örgütüyle ilgili gizli bilgilere nasıl ulaşabildi?
Güney: Özbay'la tanışıyorumTuncay Güney, dün Kanal D'de yayınlanan 32. Gün programında, MİT'te çalışmadığını ve Mehmet Eymür'ü tanımadığını söyledi. MİT'e saygı duyduğunu belirten Güney, emniyetteki ifadeleriyle söyledikleri arasında çelişkiyle ilgili bir soruyu ise "Emniyetteki ifadelerimi kabul etmiyorum" diye yanıtladı. Manhattan'daki The Marmara Oteli'nde iki hafta kaldığını anlatan Güney, Mehmet Özbay'ı tanıdığını kabul ederek şöyle dedi: "Mehmet Özbay'ı tanırım, ancak birini tanımak ,yemek yemek hukuki açıdan bir suç değildir. New York' tan kendisini tanırım. Bunun altında bir şey aramak için bir neden görmüyorum." Babasının MİT'te çalışıp çalışmadına ilişkin bir soruyu yanıtlamak istemeyen Güney, Türkiye'ye dönmeyi düşünmediğini söyledi. MİT belgesinde İran Masası'nda çalıştığına ilişkin iddiayla ilgili de Güney "İranlılarla görüştüğüm doğrudur. İran'a da gittim. Pasaportumla giriş çıkış yaptım. Vizeli yani. Herhangi bir hukuk dışı bir şey göremiyorum burada. Gazetecilik düzeyinde ilişkim var benim" görüşünü dile getirdi.
Londra'da 'Güney Zirvesi'Tuncay Güney'le ilişkisini tam olarak açıklayamayan, ilişkinin bitip bitmediği konusunda da bilgi vermeyen MİT'in, Güney'in New York'a gidişinin ardından, yurtdışındaki MİT'çilerin katılımıyla Londra'da Tuncay Güney konulu toplantı yaptığı da iddia edildi. Tuncay Güney polisteki sorgusunun ardından eline pasaportu, vizesi ve biletleri verilerek Türk Hava Yolları'nın saat 11.00'de kalkan tarifeli uçağıyla New York'a gönderildi. Güney New York'ta önce Manhattan, 301 East, 94 Street adresindeki The Marmara Oteli'ne yerleşti. Otelin sahibi de İngiliz vatandaşı Urfalı işadamı Mehmet Özbay'dı. Özbay'ın adı ilk kez "Susurluk kazasında ölen eski ülkücü Abdullah Çatlı'ya pasaportunu kullandıran kişi" olarak duyuldu.
Londra temsilcisiGüney, otelde bir hafta kaldıktan sonra Manhattan 34 Street, Penn Station 7 Avenue'da Manhattan Postanesi'nin yanındaki lüks gökdelendeki daireye yerleştirildi. Bu arada Özbay, MİT mensuplarının katıldığı bir toplantı için Londra'ya uçtu. Özbay'dan ayrı Londra'daki toplantıya katılanlar arasında MİT Londra Temsilcisi Y. E. de vardı. Y.E. 1995'te Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı Aliyev'e karşı darbe girişiminin engellemesiyle tanındı. Bu çok gizli buluşmada MİT elemanı Tuncay Güney'in Amerika'daki durumuyla, o dönem Susurluk olayları olarak adlandırılan, ancak daha sonra Ergenekon ile bağı ortaya çıkan olaylarla ilgili konuşulduğu iddia ediliyor. Bu görüşmenin Y.E. tarafından "çok gizli" koduyla Ankara'ya da bildirildiği, Y.E.'nin de MİT Müsteşarlığı Operasyon Başkanlığı'na getirildiği ifade ediliyor.