Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar Günter Grass, Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal’in hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak “Şimdi, bu büyük yazara teşekkür borcumuzu ödeme sırası bizde: insanlara sınırlar koyan, sonra da onları toplumun dışına iten politikaları aşmamız, buraya, Avrupa’ya yerleşmiş Türkiye kökenli komşularımızla, ön yargılardan kaynaklanan korkulardan uzaklaşmamız ve daha da önemlisi, Almaya’daki milyonlarca Türk ve Kürt kökenli insana eşit yurttaşlık hakları tanıyacak bir politika talep etmemiz gerekmektedir” dedi.
Cumhuriyet’e yazan Grass, “Benim övgüsünü yaptığım türden bir edebiyat, eğer bir çeşit yol göstericilik yapabiliyorsa, o zaman bugün burada toplanmış olan bütün yazarlar, yayıncılar, kitapçılar; kısaca politik sorumluluğunun bilincinde olan tüm insanlar, Yaşar Kemal’ın seslenişine uymaya, onu daha da ileriye taşımaya ve onunla birlikte evrensel insan haklarının geçerli kılınması için, silahların iktidarının sona ermesi için, en ücra köylere kadar barışın egemen olması için mücadele vermeye çağrılıdırlar” görüşünü dile getirdi.
Günter Grass’ın Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (3 Mart 2015) nüshasında yayımlanan, “Tüm insanların Yaşar Kemal’e borcu var” başlıklı yazısı şöyle:
Türkiye’deki, tüm dünyadaki Yaşar Kemal okurlarına baş sağılığı diliyorum. Ben de çok iyi bir romancının yanı sıra güvenilir bir dostumu, engin yürekli bir yol arkadaşımı kaybettim. Türkiye-Almanya Kültür Forumu’nun onur başkanlığını paylaştığımız yirmi yılı aşkın bir süredir birçok kereler bir araya geldik. 2010 yılında daveti üzerine geldiğim İstanbul’dan unutulmaz anılarla dönmüştüm.
Anısı önünde saygıyla eğiliyor, O’na Frankfurt Kitap Fuarı’nda barış ödülünü verirken dile getirdiğim düşüncelerle veda ediyorum:
Yaşar Kemal’ın kitapları, ajitasyondan uzaktırlar. O, hayat mektebinden deneyimleriyle sosyalisttir, ve haksızlığın gözler önündeyken bile sürekli farklı kılıklara büründüğünü iyi bilir. Ancak onun hikaye ve romanlarına tamamen kendini vermiş okurlar onun politik itirazlarının halkın sıkıntıları, düşleri ve umutlarıyla nasıl temelden kaynaşmış olduğunu kavrayabilirler.
Irkçı çılgınlık, Yaşar Kemal’ın kitaplarında, yabancılara karşı düşmanlık biçimine bürünüp, anlatılan öykünün bir parçası olur, ancak bunun resmi hükümet politikasının bir göstergesi olduğu da ortadadır. Bu yüzden yazar, egemen çevreleri hep rahatsız etmiştir. Bu yüzden sürekli mahkemelere çıkarılmış, bu yüzden işkence ve hapis cezalarına katlanmak zorunda kalmıştır.
Şimdi, bu büyük yazara teşekkür borcumuzu ödeme sırası bizde: insanlara sınırlar koyan, sonra da onları toplumun dışına iten politikaları aşmamız, buraya, Avrupa’ya yerleşmiş Türkiye kökenli komşularımızla, ön yargılardan kaynaklanan korkulardan uzaklaşmamız ve daha da önemlisi, Almanya’daki milyonlarca Türk ve Kürt kökenli insana eşit yurttaşlık hakları tanıyacak bir politika talep etmemiz gerekmektedir.
Benim övgüsünü yaptığım türden bir edebiyat, eğer bir çeşit yol göstericilik yapabiliyorsa, o zaman bugün burada toplanmış olan bütün yazarlar, yayıncılar, kitapçılar; kısaca politik sorumluluğunun bilincinde olan tüm insanlar, Yaşar Kemal’ın seslenişine uymaya, onu daha da ileriye taşımaya ve onunla birlikte evrensel insan haklarının geçerli kılınması için, silahların iktidarının sona ermesi için, en ücra köylere kadar barışın egemen olması için mücadele vermeye çağrılıdırlar.