Gürültü ve hiddet reform değildir

Gürültü ve hiddet reform değildir
T24 - Milliyet gazetesi yazarı Metin Münir,Başbakan Erdoğan'ın herşeyi değiştirmek istediğini ve bunun da her alanda gerekli olduğunu söyledi. Münir, "Erdoğan, selefleri gibi, reformların uzlaşma ile değil kavgayla yapabileceğini sanıyor" ve Türkiye'nin değişim süreci için " bu dönüşümü gerçekleştirmede başarılı olmasını çok isterim. Ancak biliyorum ki olamayacak" dedi.Metin Münir'in Milliyet gazetesinde "Gürültü ve hiddet reform değildir" başlığıyla (5 Mart 2010) yayımlanan yazısı şöyle:Erdoğan Türkiye’yi değiştirmek istiyor. Türkiye’nin de değişime ihtiyacı var.  Eski inançlar, alışkanlıklar, kurumlar, yasalar, tavırlar, Türkiye’yi refah ve mutluluk hedefine ulaştırmaya yeterli değil. Her şey çatırdıyor. Herkes bunun farkında.Alttan gelen ve AKP’yi seçmiş olan güçlü bir talep var değişim için. Erdoğan bunu biliyor. Gittikçe yükselen özgüveninin ve kavgacılığının arkasındaki neden budur.Belki öyle görünmüyor ama bu dönüşümü gerçekleştirmede başarılı olmasını çok isterim. Ancak biliyorum ki olamayacak. Çünkü “kutunun içinde” düşünmeye devam ediyor. Eski, denenmiş ve başarıya ulaşmamış yöntemlerle, düşünce kalıplarıyla, yetersiz kadrolarla yeni işler yapmaya çalışıyor. Bu nedenle reformcu olmak istemesine rağmen olamıyor. Çoğunlukla daha önce yapılanları tekrarlıyor. Kürt açılımı gibi bütün önemli girişimleri infilakla başlayıp iniltiyle sona eriyor.‘Şimdi sıra bizde’ diyorlarEskiyi sürdürürken yaptıklarından biri “Her iktidar kendi zengini yaratır” politikasını devam ettirmektir. “Şimdi sıra bizde” hesabıyla devletin kaynaklarını akrabalarına, yandaşlarına tahsis ediyor. Kendinden önceki başbakanlar da aynı şeyi yapıyordu ve ne oldu? Zengin yarattılar ama zenginlik yaratamadılar. Refahı yaygınlaştıramadılar. Türkiye doğarken girdiği azgelişmiş ülkeler sınıfından çıkıp da zenginlerin partisine katılamadı.AKP yönetimi kifayetsizler ve yeteneksizlerle doludur. Oysa Türkiye’de her alanda çok ehliyetli insan var. Ama Erdoğan bunlardan yararlanamıyor çünkü ehliyet değil çarşaf ve sakalı şart koştu. Bunların arasında da yetenekli ve dürüst insanlar vardır, muhakkak, ama bu ne ölçüdür ne yeterlidir.Sıradan insanlarla sıra dışı işler yapılamaz.Önce kendini değiştirmeliBundan önceki bütün başbakanlar da partizandı. Ne başardıklarını gördük. Bir büyük hiç.Erdoğan, selefleri gibi, reformların uzlaşma ile değil kavgayla yapabileceğini sanıyor. Demek ki Türkiye’de bugüne kadar demokratik yöntemlerle hiç reform yapılamamış olmasının tek nedeninin bu hata olduğunu anlamış değil.Gürültü ve hiddet reform yerine geçmez. Kendini değiştirmeden Erdoğan Türkiye’yi değiştiremez. Daha otoriter bir yönetime sahip, daha Ortadoğulu bir ülke yaratabilir, belki, ama zengin ve mutlu insanların yaşadığı bir ülke yaratamaz.Sakallı veya çarşaflı olmadığım için Erdoğan bana kulak asmayacaktır, eminim. Umarım, herkesin hayrı için, çevresinde (azarlanacaklarını bilseler de) ona bunları anlatacaklar vardır.