Güven yoksa yatırım da yok, harcama da yok!

Güven yoksa yatırım da yok, harcama da yok!
T24 -  Abdullah Gül ile New York'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan 'Güven yoksa, özel sektör parası varken yatırım yapmaz, tüketici parası olmasına rağmen harcamaz. Hükümetlerin en önemli görevlerinden biri bu güveni sağlamasıdır' dedi. Türkiye'nin ilaç firmalarına ödediği rakamlardan da bahseden Babacan, ilaç firmaları için lobi yapmak maksadıyla araya girmek isteyen Amerika’nın ve İngiltere’nin büyükelçilerine ‘Bu diplomatik bir sorun değil. Biz müşteriyiz, onlarla pazarlık yapıyoruz. Ticaretin kuralı da budur 'dediklerini bildirdi. ‘ABD ve İngiltere’nin büyükelçileri yabancı ilaç şirketleri için lobi yapmak istedi’  Birleşmiş Milletler toplantıları için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte New York’ta bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’la bir araya geldik. Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Babacan, Türkiye’nin yılın ilk yarısında iki haneli büyüme rakamı yakaladığını, bunun kaynağının iç piyasadaki yatırım ve tüketim olduğunu söyledi. Özel sektörün yılın ilk çeyreğindeki yatırımlarının tutarının 41 milyar lira düzeyinde olduğunu ifade eden Babacan, kamunun yıllık yatırım miktarının 20 milyar lira olduğunu hatırlattı.  Komşuya kriz dersi Yatırımlarda güvenin önemine değinen Babacan, Yunanistan olmak üzere bugün ciddi sıkıntı yaşayan Avrupa ülkelerinin kamu açıklarının tedirgin edici şekilde büyüdüğüne dikkat çekerek, “Güven yoksa, özel sektör parası varken yatırım yapmaz, tüketici parası olmasına rağmen harcamaz. Hükümetlerin en önemli görevlerinden biri bu güveni sağlamasıdır. Biz OVP’yi çıkarınca, dünyada birçok ülkenin kredi notu düşerken, bizimki arttı” dedi. IMF ve Avrupa Birliği’ne (AB) Yunanistan’a kriz yönetimi konusunda deneyim aktarma önerisi götürüldüğünü belirterek buna sıcak yaklaşıldığını anlatan Babacan şöyle konuştu: “IMF ve AB, bu önerimize sıcak bakınca, Sayın Başbakanımıza durumu aktardım. Hemen Sayın Papandreu’yu aradı. Gidip kendilerine deneyimlerimizi aktardım.” Yunanistan Maliye Bakanı’ndan yeni mektup aldığını bildiren Babacan, reformlar konusunda ortak çalışma yapmak istediklerini aktardı. Babacan, Yunanlı Bakan’ın önümüzdeki günlerde Türkiye’ye geleceğini dile getirerek birlikte çalışılacağını kaydetti.  ‘Rezervler düşük’ Son dönemde ihracatçıların, kur konusunda eleştirdikleri, Başbakan’ın da döviz rezevlerinin artması yönünde görüş açıklayarak dahil olduğu Merkez Bankası tartışmasına Babacan da değindi. Ekonomisi sağlam olan ülkelerin para birimlerinin değerli olduğunu ve Türkiye’nin bu süreci yaşadığını kaydeden Babacan, bir gazetecinin, “Merkez Bankası rezervlerini yeterli buluyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Düşük buluyoruz. Rezerv konusunda üç kritere bakılır. Yıllık ithalatı karşılama gücü, cari açık karşısındaki düzeyi ve borç ödeme kabiliyeti. Ben bunlar arasında borç ödeme kabiliyetini dikkate alırım. Rezervin, kamu-özel toplam bir yıllık borcu kapatabilecek rezerv bulundurmakta yarar var. 100 milyar dolar dolayında olmalı.” İlaçta sıkı pazarlık Babacan, birkaç ay önce ilaç şirketleriyle yaptıkları pazarlıkların perde arkasını da anlattı. 2009 yılında devletin ilaç faturasının 16 milyar lirayı bulduğunu aktaran Babacan rakamın bu yıl 18 milyar liraya yükselmesinin söz konusu olduğunu kaydetti. İlaç şirketleri ile sıkı pazarlık yapıldığını ifade eden Babacan, “Amerika’nın, İngiltere’nin büyükelçileri devreye girdi, yabancı ilaç şirketleri için lobi yapmak istedi. Kendilerine, ‘Bu diplomatik bir sorun değil. Biz müşteriyiz, onlarla pazarlık yapıyoruz. Ticaretin kuralı da budur’ dedik. Pazarlık sırasında, gerekirse Çin ve Hindistan’ı da baz alabileceğimizi söyledik. Bir ara ilaç şirketleri eczaneleri boykota yönlendirdiler. Sonunda fiyat indirimi sağladık. Yıllık tasarrufumuz 2.5 milyar doları buldu” dedi. (Derya Sazak/ Milliyet/ 23 Eylül 2010)