HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) Cumhur İttifakı'na katılma şartı olarak ileri sürdüğü 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un değiştirilmesi talebinin ardından başlayan tartışmalar ilişkin olarak, "Elbette 6284'ü tarumar ederseniz hakkımız helal değil..." yorumunu yaptı.
Karaca 6284 sayılı kanunu savunduğu için Özlem Zengin ve Derya Yanık'ın linç edildiğini belirterek, "Belli ki yasayı onlardan başka savunan kalmamış AK Parti-MHP’de. Ekranlardan alınmış anlık screenshot'larla, cımbızlanmış cümleleriyle alabildiğine çirkin ve nahoş kadınlar olarak resmediliyorlar. Erkeklerden oluşan Whatsapp gruplarında bu iki kadının özel hayatları lime lime ediliyor. Cinsiyetçi bir çirkinlik şelale olup akıyor . AK Parti ile derdi olanlar susmuş olmamak için partili kadınları hedef yapıyorlar bir süredir. Bazı mutaassıpların daha doğrusu bağnazların iki yüzlülük skalasında böyle bir tarz-ı siyaset var." düşüncesini dile getirdi.
Karaca yazısında şu ifadeleri kullandı:
"AK Partili kadın ve erkek siyasetçiler iki tweetle çalışma arkadaşlarının yanında durabilir, bu iki kadına ama özellikle Özlem Zengin’e adeta çemkiren bu YRP+eski milli görüşçü yeni Haymana mutabakatçısı kitle+bağnaz AK Partili güruhun karşısına dikilebilirler. “Yahu, arkadaşlar bu kadın hakları niye bu kadar zorunuza gidiyor, sorun yasada değil sizde” diyebilirler. Ama yapmıyorlar.
Türkiye’nin kadın hakları savunucuları, feminist kadınlar da epey sessiz. “Biz bu hanımların bulunduğu partinin çizgisini sevmiyoruz, bu iki hanımın söylediği yaptığı bazı şeylere de şerh koyuyoruz ama Zengin ve Yanık doğru söyledikleri için hedefteler, buna izin veremeyiz” demek zor olmasa gerek. Ama yapmıyorlar.
Peki bu iki AK Partili kadının mahalleleri ne yapıyor? Onu birkaç gün önceki "mahallesizler mahallesi" yazımda belirtmiştim. Artık muhafazakar mahalle diye bir yer yok. Cumhur İttifakı tabanı var. Taban ise sadece lidere ya da liderin sağ kolu rolünü gören "erkeklere" bakarak tavır belirliyor.
Çok üzücü ve esef verici bir tablo.
Siyaset insan hayatını ilgilendiren sorunlarda tartışa tartışa bir çözüme ulaşmak mümkün olabilsin diye var. Bunun için icat edildi.
Şimdi ise "Oradan elli bin oy, buradan atmış bin oy gelsin’ hesabıyla bir siyasi spektrumun en uç noktasındaki görüşe boyun eğmek siyasete dahil hale geldi.
Bu böyle iken, bir de neyin tehlikede olduğunu gayet iyi bilen kadın hakları savunucularının "ad hominem" bakışı giriyor devreye. “Kimin söylediği önemli değil, önemli olan ne söylediği" gözüyle bakan yok.
Seçim süreci zor geçecek ve bakalım bu sürecin turnusol kağıdında daha hangi maviler kırmızıya dönecek?"