Haberal ilk vizitesine çıktı, 'suçum neydi' diye sordu

Haberal ilk vizitesine çıktı, 'suçum neydi' diye sordu

Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde dün işbaşı yapan CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, “Siyasetçi değil, bilim adamıyım. Kapalı kapılar arkasında hiçbir işim olmaz. Bülent Arınç yolda beni aradı, konuştum” dedi. Mehmet Haberal, Ergenekon davasında tahliye olmasının ardından, dün beyaz önlüğünü giydi, kurucusu olduğu Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde hastalarını tek tek ziyaret etti.

Tedavi gören Prof. Dr. Nevin Ciğerim, eski dostu Haberal’a sarılırken gözleri doldu. Eski Milletvekili Mehmet Tatar’da Haberal’ın kontrol ettiği hastaları arasındaydı. Haberal hastalarına, hastaları da ona “Geçmiş olsun” dedi.

Vatan gazetesinden Deniz Güçer’e konuşan Haberal şunları söyledi:

- İlk vizite diyecektim ama ilk gece zaten tüm hastaları kontrol etmişsiniz. Yeniden burada olmak ne hissettiriyor? Her zaman şunu söyle dedim: Doktorum, bilim insanıyım. Görevim hastalarımı tıbbın en etkin tedavi yöntemleriyle sağlığına kavuşturup topluma kazandırmak. Yaşantım hep böyle geçti. Bu hastane -özellikle A bloğu- bir bataklıktı. Üç kepçe batırdım, dördüncü kepçeyle orayı yaptım. Ama Allah izin verdi bakın bugün ortaya bu hastane çıktı. Öğrencilik yıllarımda hastalarımızın yurtdışına tedaviye gitmesi beni çok rahatsız ederdi. Bugün benim için mutlu tarafı artık insanlarımız tedavi için bir başka ülke aramıyorlar.

 

Yeni projeler

 

- Artık milletvekili olarak da görev yapacaksınız. Birlikte nasıl gidecek... Ben bir bilim insanıyım dedim ya. Ülkeme bilim insanı olarak hizmet etmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Hiçbir zaman siyasi herhangi bir emelim olmadı. Bugün CHP milletvekiliyim. Elimden ne gelirse en iyisini yapacağım. Ama birinci planda bilim adamayım.  

- “Önce bilim adamıyım sonra siyasetçiyim” mi diyorsunuz Hayır. Ben siyasetçi değilim, bilim adamıyım. Bunu özellikle belirtiyorum. Siyaset ayrı bir olay ama ben hakikaten bir bilim insanıyım. Kuran’ı Kerim’de Nisa suresinde şöyle der: Allah emaneti ehline teslim etmenizi insanları yönettiğiniz zaman adil olmanızı emreder. İnsanlar hangi mesleğin ehli olacaksa o mesleği yapmak durumundalar. Ben doktorum, cerrahım. Gerçek siyaset o ayrı bir olaydır. CHP milletvekiliyim ama bir bilim insanı olarak yapacaklarımı orada yapmak isterim. Zonguldak benim için önemli, bir diyaliz merkezi açtık. Şimdi üniversite ile ilgili başka projelerim var.

- Meclis’te yapmak istediğiniz bir şey var mı? Benden istenen, bildiğim konularla ilgili ne gerekirse elbette yapacağım. Cezaevi koşulları çok ağır. Nasıl ki tıpta rehabilitasyon merkezleri var bana göre oraların da Adli Rehabilitasyon ve Eğitim merkezleri olması gerekiyor.

 

- Ergenekon’da çok sayıda müebbet cezası çıktı. Size göre de ağır mı? Bu konular benim için gerçekten çok rahatsız edici. 4 sene 4 ay kaldım. Yaşamımdan 4 sene 4 ay. Değil 4 sene, 4 dakika bile bir insanın hayatında önemli. Ben hastalarımı bir dakika fazla yaşatabilmek için tıbbın bütün imkanlarını kullanmak zorunda olan bir hekimim. Suç varsa mutlaka cezası verilmelidir. Ben hala suçumu soruyorum... Çok üzücü bir tablo. 21. asır Türkiye’si bunları yaşamamalı. Ben odun ateşinin ışığında ders çalışan, elektriği mumla arayan Mehmet Haberal’ım.

 

‘Bütün kapıları çalacağım’

 

- Cezaevinde sizi ayakta tutan ne oldu? Bu konuyu çok uzun konuşmak gerekiyor. Çünkü oraları ben insanlara yakıştıramıyorum. Bir insan suç işler ama önce insandır. İkincisi o kurumun görevi oradaki insanları ıslah edip topluma kazandırmaktır. Cezaevlerinin Osmanlı dönemindeki ismi Islahaneydi. O nedenle AREM diyorum. Böyle olması gerekir. Ama öyle değil. Demir ve beton yığını ve onların arkasında insanlar. İki defa sayımda sabah akşam 8 kapı açılıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu konularla ilgili ben kendi imkanlarım dahilinde bütün kapıları çalacağım.

 

‘Suçumu söyleyin’

 

- Aklınızda neresi var, Adalet Bakanlığı mı mesela? Elbette bu konuları CHP Genel Başkanı ve milletvekili arkadaşlarımla paylaşacağım. Ama bu hepimizin görevi. Çünkü orada insanlık ayıbı var. Önce bunu çözmek zorundayız. En son 3. yargı paketini çıkardılar. Orada diyor ki ‘Somut belgeye dayanmayan tutuklamayı yapamazsınız. tutuklama istisnaidir’. Kanun çıkardılar, ötesi var mı? Ama öyle olmadı. Suçumu söyleyin, cezamı verin.

- Suçunuz nedir, hala bilmiyor musunuz? Sen söyle Mehmet Haberal’ın suçu nedir.

- Telefon görüşmeleriniz, bazı yorumlarınız gündeme getiriliyor... Ben yorum yapmam. Yorumla konuşmam. Niye çünkü bilirim ki yorumun ekseriyeti doğru değildir. Yorumu ancak kendi işlerimle ilgili yapabilirim. Benim kapalı kapılar arkasında hiçbir işim olmaz. Zaten yorum yapacak zamanım yok. Maalesef ülkemizde çoğunlukla yorumlarla iş yapıldığını görüyorum. ‘Dediler’le sonuç bu noktaya geliyor.

- O gün tahliye olmayı bekliyor muydunuz? Bekledim ki o gün de suçumu söylesinler. Ben 12 yıl 6 ceza alacak hangi suçu işlemişim? Birisi bana söylemek durumunda. 4 sene 4 ay diyorum. Benim ömrüm. İki şey var geri dönmez. İnsan hayatı ve zaman. Bitmiştir. Birisi suçumu söylesin ben de dünyaya söyleyeyim.

 

‘Hayvanlar bile kalamaz’

 

- Silivri ziyareti yapacak mısınız? O arkadaşlarım benim gönlümde. Biran önce özgürlüklerine kavuşabilmeleri için ne yapılması gerekiyorsa yapmak görevimdir. Onları orada değil burada karşılamak isterim. Hiçbir zaman onları ziyaret etmekten çekinmem. O şartların ne olduğunu çok iyi biliyorum, düşmanımız bile o şartlarda bulunmasın. Ben çobanlık yaptım, ahırları bilirim... Arkadaşlarım kusura bakmasın azgın hayvanlar bile orada bulunamaz. İnsanlar orada tecrit edilmiş durumda. Suçunu bilmeden insanlar beton ve demir yığınlarını arasında saatler, günler değil yıllar geçiriyor.

 

‘Tayyip Bey arkadaşımdı’

 

- İktidar partisinin milletvekillerini, eşlerini, yakınlarını tedavi ettiniz. Sizi arayanlar oldu mu? Savaşta bile hekimlerin görevi kim olursa olsun onu tedavi etmektir. O partili, şu partili diye bir şey söz konusu olamaz. Kaldı ki bugünkü iktidar partisi Patalya Oteli’nde kuruldu. En üzerindeki yöneticileri benim arkadaşım. Abdullah Bey de, Cemil Bey de... Tayyip Bey hem hemşerim hem arkadaşımdı. Konya Hastanemizi Tayyip Bey’e açtırdım.  

- İktidarın size bir kini olduğunu düşünüyor musunuz? Hayır. Öyle bir şey düşünmem, yorum da yapmam. Takdir kendilerinin. Ben kendimden sorumluyum. Bülent Bey ve ekibi beni Meclis dışından cumhurbaşkanlığı için aday göstermek istedi. Ama ben teşekkür ettim. Şunu herkes iyi bilsin; Yaşamım boyunca kapalı kapılar arkasında bir işim yok ve olmaz. Ben hekimim işimi yaparım.

- Köşk’ten telefon bekler miydiniz? Takdir kendilerinin. Annem aramızdan ayrıldığında aradı kendisiyle konuştum. Cemil Bey ve Bülent Bey aradı, pazartesi yolda konuştum, Devlet Bahçeli aradı, Mesut Yılmaz, Köksal Toptan aradı.

 

AK Partili Tayyar’a Ecevit’li yanıt

 

- AKP Milletvekili Şamil Tayyar, sizin gizli tanıklık yaptığınız veya mahkemeye yapılan baskıyla çıktığınız iddiasını ortaya attı. Ben bir takım kişilerin düzeyine inmem. Allah’a şükür ben Mehmet Haberal’ım. Onu yapan kişi o söylediklerini ispat edemiyorsa takdiri millete bırakıyorum. Yıllar önce CHP ve AP Zonguldak’ta çekişiyordu. Orada rahmetli Ecevit bir şey söyledi hiç unutmam: “Biz onların sandalyesine inmeyeceğiz. Onları bizim sandalyemize çıkaracağız.’ Ben o zatın düzeyine inmeyeceğim. Bir şey daha ekleyeyim: Hz. İsa’ya demişler ki, ‘Filanca kişi size çok ağır küfretti, hakaret etti’. Hz. İsa şu yanıtı vermiş: Herkes kendinde bulunanı kullanır. Onda bulunan ben de yok’. O zatta bulunan ben de yok.”