Danıştay 10. Dairesi, kamuoyunda “Hadım Yönetmeliği” olarak bilinen Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi ve Diğer Yükümlülükler Hakkında Yönetmelik’in en kritik maddesini durdurdu.
Gazete Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın haberine göre; bu madde, cinsel suçlardan hükümlülere tedavinin diğer deyişle hadım işleminin ne şekilde yapılacağını düzenliyor. Kararda, söz konusu yönetmeliğin dayanağı olan yasada, “tedavi”den ne anlaşılması gerektiğinin açıkça düzenlenmediği belirtildi. Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca kişilerin vücut bütünlüğüne yönelik düzenlemelerin ancak kanunla yapılabileceği, bu nedenle de yönetmelik ile “yetki aşımı” yapıldığı kaydedildi. Karar uyarınca, yasa ile düzenleninceye kadar doktorlar herhangi bir tedavi gerçekleştiremeyecek.
Cinsel saldırı suçlularına “kimyasal hadım” olarak da adlandırılan ilaçla tedaviyi de içeren “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi ve Diğer Yükümlülükler Hakkında Yönetmelik”, 26 Temmuz 2016’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmelik ile cinsel suçlardan hüküm alanlar hakkında cezanın infazı sırasında ya da koşullu salıverildikleri takdirde denetim süresinde cinsel isteği azaltıcı tıbbı tedavi de dahil önemli yaptırımlar öngörüldü.
Yönetmeliğin 7/1. maddesinde bu tedavi “Cinsel saldırı suçlularına yönelik olmak üzere ayakta ya da yatarak, ilaçla ya da ilaçsız olarak veyahut her iki usul ile cinsel dürtünün azaltılmasına ya da denetimine yönelik tedaviler ile cinsel isteğin azılmasını ya da yok edilmesini sağlayan yöntem” olarak tanımlandı.
Türkiye Psikiyatri Derneği ile bir vatandaş, yönetmeliğinin bazı hükümlerinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı. Dava, Danıştay 10. Dairesi’ne geldi. Dosya üzerinde ilk incelemeyi yapan Danıştay Tetkik Hâkimi Ahmet Faruk Özer, yönetmeliğin yasal dayanağı olan İnfaz Kanunu’nun 108. maddesindeki “tıbbi tedaviye tabi tutulma ve tedavi amaçlı programlara katılma yükümlülüğüne” vurgu yaptı. Özer, yönetmeliğin 7/1. maddesinde “cinsel isteğin azalmasını veya yok edilmesini sağlayan yöntem” ifadesine yer verilerek, kanunda yer almayan bir tanımlamaya gidildiği ve “tıbbi tedavi” kavramından ayrılındığını belirtti. Hâkim Özer, bu durumun yetki aşımı olduğunu savundu.
Danıştay 10. Dairesi de bu görüş ışığında yönetmeliğin 7/1. maddesinin yürütmesinin durdurulmasına oy çokluğuyla karar verdi. Kararın gerekçesinde, Anayasa’da tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulmayacağının hüküm altına alındığı vurgulandı. Bu nedenle ancak kanunda açıkça belirtilmek, sınır ve kapsamı çizilmek suretiyle kişinin vücut bütünlüğüne yönelik düzenlemelerin getirilebileceği anlatıldı. Kararda “Kanunda sınırları belirsiz tedavi kavramını da aşar nitelikte yöntemler içeren davaya konu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamakta olup uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlara yol açabileceği sonuçlarına varılmaktadır” denildi. Karar uyarınca, hükümlü yönünden uygulanacak tedaviden ne anlaşılması gerektiği yasa ile düzenleninceye kadar yönetmelik uyarınca doktorlar herhangi bir tedavi gerçekleştiremeyecek.