Hak ve Adalet Platformu'ndan Diyanet'e tepki: İslam savaşı değil barışı vaaz eden bir dindir!

Hak ve Adalet Platformu'ndan Diyanet'e tepki: İslam savaşı değil barışı vaaz eden bir dindir!

Aralarında Mazlum-Der eski genel başkanlarından Ömer Faruk Gergerlioğlu, ilahiyatçı İhsan Eliaçık, AKP kurucularından ve Başkent Kadın Platformu üyesi Fatma Bostan Ünsal ile HDP Milletvekili Hüda Kaya gibi İslami camianın önde gelen isimlerinin bulunduğu Hak ve Adalet Platformu, Türkiye'nin Afrin'e yönelik olarak gerçekleştirdiği operasyon kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından camilerde okutulan vaazlara tepki gösterdi. Plaftorm yaptığı açıklamada, "İslam savaşı değil barışı vaaz eden bir dindir" ifadesini kullandı.

Eski Diyarbakır Müftüsü ve HDP Diyarbakır Milletvekili Nimettulah Erdoğmuş da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e düzenlediği operasyon sonrası Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talimatıyla camilerde Fetih Suresi'nin okutulmasına tepki göstermişti.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, TSK’nın Suriye’de YPG kontrolünde bulunan  Afrin kantonuna yönelik olarak başlatılan harekâta ilişkin açıklama yapmıştı. Erbaş "Camilerimizde yatsı ve sabah namazı öncesi veya sonrası Fetih Suresi okunacak, ordumuza ve milletimize dua edilecektir" demişti. 

Platformdan yapılan açıklama aynen şöyle:

"Bölgemiz ve ülkemizin son yıllarda içine çekildiği, ABD ve Rusya gibi küresel güçler tarafından desteklenen savaş ortamı on binlerce insanın felaketine sebep olmuş, ölümler, göçler, maddi kayıplar, yıkılan şehirler, yok edilen tarihi geçmişimiz ve yeniden üretilen düşmanlıklar neticesinde artık telafisi imkansız bir noktaya gelinmiştir. Ülkemizde yaşayan vatandaşların kahir ekseriyetinin dini temsilcisi olan kurumunuzun mevcut durum hakkında politik taraflardan, bunların menfaatlerinden ve diğer bütün etkenlerden uzak, sadece müslümanların değil, bölgedeki bütün insanların ve hatta hayvan ve bitki popülasyonunun dahi huzur ve itminan içinde hayat sürebileceği bir ortamı oluşturabilmek için genel bir barış çağrısı yapması beklentisi içindeyiz. Öncelikle İslam dininin Turkiye'deki temsilcisi olarak bölgemizde sürdürülen ve küresel güçlerin maddi menfaatlerinden, yıkım ve ölümden başka hiçbir sonucu olmayan bu savaşların İslam'ın sınırlı ve zaruri durumlarda cevaz verdiği ''zulme engel olma'' şeklinde açıklanabilecek gaye ile hiç alakası olmayan güç ve iktidar savaşları olduğu bilgisinin topluma anlatılması ve müslümanları karşı karşıya getiren bu savaşların kazananının olamayacağının sarih bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Gelişmiş teknolojik silahların uygulama alanı olan bölgemizde artık felaketlerin din örtüsü altında insanlara kanıksatılmasına başkanlığınızdan yükselen bir sesin son vereceğini ümit etmek istiyoruz. Doğunun meşhur ve bilge şairi Hafız Şirazi'nin ortak tarihimizden gelen şu sözünü ilke edinmek artık bu coğrafya için hayat memat meselesi haline gelmiştir:

"Dosta karşı cömertlik, düşmanlarla uzlaşı"                                                                                               

Bu savaş bataklığının içinden ancak barışın esas olduğunu asla unutmayarak çıkmamız mümkündür.

Nisa suresinde (Ey iman edenler, Allah yolunda savaşa çıktığınızda iyi anlayıp dinleyin, size selam verene dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek ''sen mü'min değilsin'' demeyin) buyuran rabbimiz bizlerden daha çok toprak, silah ve güç sahibi olmamızı değil, aramızda adalet, merhamet ve dürüstlük ile muamele etmemizi ve barış içinde yaşamamızı talep etmektedir.

Enfal suresi 61. ayette (Eğer silm'e yanaşırlarsa sen de yanaş) buyurularak gelecekte olacağından endişe ettiğimiz tehlikeleri önlemek için bir topluluğa savaş açmamızı yasaklamaktadır. Muhtemel bir savaşın yol açtığı felaketleri bütün bölge ülkeleri gibi ülkemiz de defalarca tecrübe etmiştir. Bu bölgede annelerin evlatlarından, gençlerin nişanlılarından, evlatların babalarından yana yürekleri yanıktır. Bu ve sayılmayacak kadar çok ve büyük felaketleri mevhum bir tehlikeye karşı korunmak için bölgeye davet etmek, sonu kestirilemeyecek bir ateş topunun içine atılmak demektir. Diyanet’ten beklentimiz, politik mülahazaların uzağında kalarak büyük güçlerin maşalığına talip olmamak, bilakis onların bölgeden çıkartılmasını talep etmek ve nüfusumuzun da önemli bir kısmını teşkil eden Kürtler başta olmak üzere bütün komşularımızla dostluk bağlarını kuvvetlendirerek barış içinde yaşamayı bir ideal olarak topluma benimsetmek için gayret göstermesidir.

Takdir, sizi ve topluma seslenme imkanı olan diğer bütün yetkilileri savaşa engel olmak için çaba gösterip göstermedikleri konusunda sorumlu bir noktaya yerleştirmiştir. Bu bağlamda yapacağınızı umduğumuz ''savaş değil barış esastır'' temalı çağrınızı platform olarak şimdiden desteklediğimizi bildiririz.