Oyuncu Hakan Ural, katıldığı bir programda "Ben şu an dibine kadar yandaşım. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hizmetkarı, halkı tarafından seçilmiş görevli kim varsa dibine kadar yanındayım" dedi. Ural, "Sayın Cumhurbaşkanımıza büyük saygı ve sevgi duyuyorum. Bu ayıp bir şey mi?" dedi.
Ural, 24 TV'de Esra Elönü'nün sunduğu Arafta Sorular'a konuk oldu. Hakan Ural, kendisine ve diğer sanatçılara yapılan 'yandaş' yakıştırmasına, "Ben şu an dibine kadar yandaşım. Ben her zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin hizmetkarı, halkı tarafından seçilmiş görevli kim varsa dibine kadar yanındayım. Bayrağımın dibine kadar saygıyla yanındayım, hizmetkarıyım. Halkımın en küçüğünden, en büyüğüne kadar emrinde ve onların refahı için duacı bir bireyim ben" şeklinde yanıt verdi.
Ural'ın açıklamalarından öne çıkan diğer bölümler şöyle:
"Belli bir yaşa kadar hayata karşı tecrübesizliklerimin bedelini ödedim. Ülkemle ilgili meselelerle ilgili de 40 - 50 yaşımda bugün ne oluyor, meseleler ne, bu düzenin sahipleri kim, biz burada neyiz ne olacağız gibi soruların cevapları için birçok kitapları okudum, inceledim. Son 20 yıldır inanılmaz bir sırat köprüsünden geçiyoruz. Sanatçı yandaş olmaz diyorlar... Neden? Siyaseti neden vardır? Siyaset ülkesine, bayrağına hizmet etmek isteyen, aday olan insanların kurduğu ideolojilerin üzerinden parti adlarıyla rekabete girer.
Bunların ülkesi ile alakalı plan ve projeleri var ise insanlara aktarır, insanlarda buna göre oyunu verir. Demokrasi gereği en yüksek oyu alan kişi de devletine ve milletine de hizmete muktedir olur. Halkın oyları ile seçildikten sonra demokrasi gereği devletin kendisi olduğundan saygıyla o kişiyi desteklersin.
Bir insanın devletimin yanında olmasının aşağılanması kadar abes bir durum olabilir mi? Bugün sözde muhalifim adı altında birisi söylüyor ise yarın sen muktedir oldun geldin bu sefer sen yandaş mı oluyorsun? Bu abes durum. Aklı selim bir kişinin zaten bu seviyesizlikte algı yaratma çabası olmaz. Ben bu kişilere cevap vermeyi zaman kaybı olarak görüyorum. Ben bildiğim doğru neyse onu söyleyen bir adamım. Devletimi, milletimi seviyorum. Bu ülke insanına büyük saygım ve sevgim var. Sayın Cumhurbaşkanımıza büyük saygı ve sevgi duyuyorum. Bu ayıp bir şey mi?
Halkımızı ve milletimizi çok seviyorum. Beni halkımızdan daha fazla duygulandıran ve onore edecek olan başka bir şey yok. Çok sevilmek yük aslında. O sevilmenin de getirdiği bir sorumluluk var. Tevazu ile muvaffak oluyorsan daha kıymetli tabii.
Benim büyüklerime, küçüklerime saygım var. Ben devletçi bir insanım. Devletime saygım var. Allah devletime her zaman güç ve kuvvet versin. Devletimin temsil edildiği her yerde devletime saygı gösterdiğimi belirtmem bile bana göre anormal. Biz böyle büyütüldük.
Nasıl bu kadar kutuplaştık. Kutuplaşma her yerde var. Hayatı yaşarken bir aradayız. Biz hayatı birbirine bağlı ve saygıyla sevgiyle yaşayan bir millet olmamıza rağmen o kadar kutuplaştırdılar ki... Hayatın her alanında sevgiyle yaşayan millet olarak bugün farklı forma giydi diye insanlara saldırır olduk, insanlar birbirini öldürdü. Biz büyük çoğunluğu Müslüman olan, vatansever duygusu ile yaşayan millet, öznesi vatan – millet, bayrak olan bir toplumken nasıl olur da bu kadar hakaret eden, ayrışan bir millet haline geldi. Sözde entelektüel, aydınlar adı altında kendi halkından tiksinen, küçümseyen ve aşağılayan bir aydın kitlesi var.
Bunların işi aşağılamak. Aydınlatamayan aydınlar onlar. Bu ülkeye ait her şeyi aşağılıyorlar. Bu insanlar bir de kendine aydın diyor. Bu ülke hepimizin. Bu ülkenin kırmızı çizgileri olmalı nedir bu? Vatan, millet ve bayraktır. Bugün Türkiye'ye düşman olan birinin bile zikredemeyeceği kelamları kendi devletine ediyorsan bu anormal bir şey. Kabul edilebilir bir şey de değil. Akılla da izah edilebilir bir şey değil bu.'Seçilmiş cumhurbaşkanına hakaret ediyor'
Bizde belli bir kitle demokrasi ve fikir özgürlükleri altında bilgisiz, devletine hakaret ediyor. Millet tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı'na hakaret ediyor. Buna da demokrasi ve fikir özgürlüğü diyor. Diyorum ki, acaba bi bir noktayı mı kaçırdık? Bu anormalliği normalleştirmeye çalışıyorlar. Bizi biz yapan şey de duygularımızdır. Bu yapılanlara, fütursuzluklara ve ahlaksızlıklara tepki vermemeyi insan değilim olarak görüyorum. Onların ne düşündüğü noktasını aştım ben. Oradan bir sonuç alamayacağıma kanaat getirdim artık ben. Benim fikrine, görüşüne katılmadığım bir sürü siyasi bürokrat var ama, ben onlara hakaret etmiyorum. Olması gereken o."