Oda TV davası kapsamında beş sene önce tutuklu yargılanan gazeteci Ahmet Şık, 375 gün kaldığı Silivri Cezaevi'nin kapısında yaptığı "Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcılar, hâkimler bu cezaevine girecek" açıklaması nedeniyle hakkında açılan davada hâkim karşısına çıktı. Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bugünkü duruşmanın hâkimi Günday Kurnaz, Ahmet Şık'ın avukatı Can Atalay'ın "beraat kararı beklediklerini" söylemesi üzerine "Sulh ceza hâkimiyim. Bu mahkemede görevlendirildiğimi bu sabah saat 10.30-11.00 gibi öğrendim" diyerek davayı karara bağlayamayağını belirtti. Duruşma 26 Nisan'a ertelendi.
Hâkimin bu açıklamasından sonra söz alan Ahmet Şık, "Bu durumda ben size özetleyeyim dosyayı" dedi ve davanın geçmişi hakkında bilgi verdi.
Şık şöyle devam etti:
"Ben 13 ay cezaevinde yattıktan sonra çıkarken, cezaevinin kapısında, 'Bu komployu yapanlar buraya girecek' dedim. Ben ateistim, dolayısıyla beddua etmem. Din tüccarı sahtekarlarla ilgili olarak kehanette bulunmadım, bir durum tespiti yaptım. Şikayetçiler 'kumpas'tan ya tutuklu, ya firar etmiş durumda. Yani benim yaptığım tespit doğru çıktı. Ama ben buradayım, böyle bir mantık olamaz. Bu davada kaç hâkim değişti bilmiyorum.
Geçmişte Gülen cemaatinin tetikçiliğini yapan hakşm ve savcılar olduğu gibi şimdi AKP'nin tetikçiliğini yapan hâkim ve savcılar var. Diğerlerinin başına ne geldiyse, onların da başına o gelecek. Herkesten vazgeçtiler, sanmasınlar ki kendilerinden vazgeçmeyecekler. Onlar da bu toplama kampına girecekler.
Bu davada karar verilmiyor. Tekrar tutuklandığım diğer dosyanın kararı bekleniyor. O karara göre karar verilmek isteniyor. Bu durumda adalet tecelli edemeyecek. Beraatimi talep ediyorum."
Avukat Can Atalay da söz alarak, geçmiş yargı içtihatlarından örnekler vererek, CMK 223/9. madde uyarınca "derhal beraat" kararı verilmesini istedi. Atalay, dava karara bağlanmazsa ertelenecek duruşmaya Şık'ın cezaevinden getirilmesini istedi. Duruşma 26 Nisan'a ertelendi.
Ahmet Şık, duruşma sonrası Silivri Cezaevi'ne götürüldü.
Duruşmayı, gazeteci Ahmet Şık'ın meslektaşları ve hukukçuların yanı sıra AB Delagasyonu'nun insan haklarından sorumlu siyasi danışmanı Sema Kılıçer de izledi.
Dava, Ahmet Şık'ın söz konusu ifadesiyle kendilerini tehdit ve kendilerine hakaret ettiğini ileri süren 38 polis, savcı ve yargıcın şikâyetiyle açılmıştı. Şikâyetçi olan görevlilerin 30'u darbe girişiminin ardından "FETÖ kumpası" suçlamasıyla tutuklandı; kalan 8 şikâyetçi arasında da firarda olanlar bulunuyor.
Ahmet Şık, 2012 yılında tahliye edildiği gün şunları söylemişti:
‘’Arkadaşlar çok fazla bir şey söylemeyeceğim. Eksik kalmış adalet bu ülkeye demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda 5 tutuklu var. 100'den fazla gazeteci içerde. 600 civarında üniversite öğrencisi var. 6 binin üzerinde KCK tutuklusu var. Bunların hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmeli. Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hakimler bu cezaevine girecek. Burada ant içiyorum. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bakın çok net söylüyorum. Burada cemaatçi olan herkesi suçlamıyorum. Cemaatçi olup da bir çete faliyeti gibi çalışan bürokratlardır, adamlardır bu işin sorumluları. Bunca baskı ve zulümden o iktidarın korktuğu bizim de özlemini duyduğumuz ve mücadelesini sürdürdüğümüz bir hayat çıkacak"