Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan’ın ailesiyle görüştüğünü ama avukatlarıyla görüşmediğini söyledi. Terör sorunun çözümü için Öcalan’ın da sürece dahil edilebileceğinin ifade etti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç’ın sorularını yanıtladı. Sadullah Ergin’in konuşmasından satır başları şöyle; “Balyoz davasında mahkeme, yargılamalara ilişkin kısa kararını verdi, henüz gerekçeli karar yok. Yargılama devam ediyor. Birer birer gerekçelerini yazıp, sanıklara bildirecek. Usul veya adli hata olduğunu düşünenler temyiz mahkemesine götürülebilecek. En nihayetinde kesin hüküm oluncaya kadar bir süreç var. Yolun henüz yarısı ya da üçte ikisi geçildi.
Mahkeme kararları eleştirilebilir ama bunun eleştiri sınırları içinde yapılması gerekiyor. Türkiye’nin ilk kez yaptığı bir yargılamadır. Bir sivil mahkemede ilk kez darbe girişimi yargılandı. Karar aşamasına kadar çok üst perdeden tartışmalar yaşandı. Yargı süreci devam ederken değerlendirme yapamam. Karar verildikten sonra artçıları oldu. Babalık ve eşlik haklarının sınırlanması konusu verilen kararın beraberinde getirdikleridir. Mahkeme, eski yasaya göre yargılama yapmıştır. Belki açık yazmayabilirdi, kimseyi rahatsız etmeyebilirdi.
Yapılan değerlendirmelerin yüzde 90’ı konuya vakıf olmayanların hissi olarak yaptığı değerlendirmelerdir. Gazetelerde, televizyonlarda magazin programları yapanlar, spor yazarlığı yapanlar bu yorumlara giriyorlar. Bu teknik bilgi isteyen bir alan. Yargıtay, tutuklu sayısının fazla olduğu bir dosya olması açısından gereken hassasiyeti gösterecektir. Darbeler, muhtıralara ve açıklanmasından imtina edilen baskıları alt alta koyduğumuzda bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor. Bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Demokrasinin kesintisiz devam etmesi yürüyüşü var. Bu kolay değildir. Türkiye çok badireler atlatarak bugüne geldi. Demokrasiye doğru evrildiğimizi düşünüyorum. Darbe ve muhtıra süreci anonim olarak karşımıza çıkıyordu. Artık bu iklimden kurtarmalı, bir daha bu sarmala girmemeliyiz.
Yargıtay’da birden çok savcı görevlendirilecektir. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bu kadar sanığın olduğu bir davanın normal sırada beklemesine rıza göstermeyecektir diye düşünüyorum. 4-5 aydan önce olması kolay gözükmüyor. Yargıtay eğer kararı bozarsa dosya aynı mahkemeyi gidecektir.
TSK, insani bir refleksle kendi mensuplarının üzüntülerini paylaşan bir açıklama yapmıştır. Bu normaldir. TSK’nın açıklamasında problem görmüyorum. Anayasa Mahkemesi’ne kesinleşen davalara ilişkin dünden itibaren bireysel başvuru yapılabilecek.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu maalesef geçmişte de bazı şeyler yaptı. Yargı çalışanları kendi kararlarıyla konuşurlar, siyasetçilerle polemiğe girmezler. İftira, hakarete varan ölçüsüz ve mesnetsiz değerlendirmeler yapıyor. Keşke daha haklı tonlarda eleştiri yapsa.
Hakim-savcı lojmanlarının güvenliğinin tamamlanmasıyla ilgili çalışmalar saldırıdan önce başlamıştı. Savcıya hakime silah yok tartışması doğru değil. Hakim ve savcılara ruhsatlı silah bulundurma hakları mevcut. Maliyet nedeniyle bakanlık üzerinden edinme talepleri geliyor. Hakim ve savcılarımıza uygun fiyatla silah temin edilecek. Satış fiyatının üçte biri olacak.
Nefret suçlarıyla ilgili net bir düzenleme yok. Peygamberimize yönelik hakaret içeren filmin ardından inanç, cinsel tercih, felsefi kanaat ili ilgili önyargılara dayanan suçlar konusunda yeni bir düzenleme, nefret suçu düzenlemesi yapılması ihtiyacı oldu. Kısa süre içerisinde bunu parlamentoya sevk edeceğiz. Önyargıdan işlenen suçta ceza artırımı olacak.
Abdullah Öcalan’ın görüşmeyi kendisinin istememesi de söz konusudur. Ailesiyle zaman zaman görüşüyor. Ancak avukatlarıyla görüşmüyor.
Oslo tartışmaları benim içimi kanatıyor. Çünkü terör sorunu yakıcı, yıkıcı ve tahripkar bir sorun. Bu sorunun tartışılmasında siyasetçilerin, medya mensuplarının, STK temsilcilerinin ‘Benim düşüncem, sözüm var’ diyen herkesin siyaset ve demagoji yapmadan, doğru zeminde konuşmamız gerekiyor. Sadece siyaset olsun diye yapılan bu eleştiriler maalesef bu problemin çözümüne katkı sunmuyor, farkında olmadan sadece kısır bir çekişmenin tarafı oluyoruz. Herkesi sağduyuyla hareket etmeye davet ediyorum. Bir devlet, karşı karşıya olduğu bir sorunu çözmek için elindeki enstrümanların hepsini kullanır. Güvenlik güçlerimiz, alanda vatandaşımızın can ve mal emniyetini sağlamak için ihtiyaç duyulan her türlü tedbiri alır, çalışma ve operasyon yaparlar. Diğer taraftan da sorunu kalıcı olarak çözmek için siyaset kurumu, devletin istihbarat birimleri de gerekli çalışmaları yapar. Bütün bunlar o milletin geleceği ve selameti için çalışmalardır. Bu çalışmaların bu tür polemiklere kurban edilmemesi gerektiğini söylüyorum.
Abdullah Öcalan’ın da bu sürece girmesi konusunda ayrım yapmıyorum. Bu sorunu çözecek tüm enstrümanlar vardır. Değişin şartlar ve ortama göre, istihbarat birimi, siyaset kurumu, güvenlik bürokrasimiz oturup karar verirler. Hangi enstrümanı kullanmayı kararlaştırırlarsa onu kullanırlar. Bunu yapmamaları bir eksikliktir. Bu milleti, bu devleti bu illetten kurtarmak için gerekli görülen adımları atmak bir görevdir.”