Türk Eğitim Derneği’nin “Ortaöğretime Geçiş Yerine Ortaöğretimi Yeniden Düşünmek’’ başlıklı raporuna göre, ortaöğretime geçiş sistemi çocuklar arasında fırsat eşitsizliği yaratıyor. Rapora göre, “Hakkâri’deki çoban’’, kendisine fırsat eşitliği sağlanmasından değil çoğunlukla bireysel çaba ya da sıradışı ailesel ve sosyal etkilerin sonucunda başarılı oluyor.
Raporda, başarılı çocukların fırsat eşitliği nedeniyle değil, bireysel çabalarıyla başarılı oldukları bilgisi yer alırken; kırsaldaki çocukların başarısı birçok kesim tarafından ‘halkla ilişkiler’ fırsatı olarak kullanıldığı ifade ediliyor.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından hazırlanan raporda, Ortaöğretime geçişte merkezi sınav ve yerleştirme sistemine ilişkin olarak şöyle dendi:
"Hakkâri’deki Çobana’ eşitlik sağladığı varsayımı fırsat eşitliği yerine sınavla eşitleme kurgusu kendi içinde veriye dayalı rasyonel bağıntıdan yoksun bir açıklamadır. Çok az sayıda sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı öğrencinin Türkiye’de ‘iyi okullar’ olarak nitelenen okullara yerleşebilmesi her yıl tekrarlanan bir rutinle mevcut ortaöğretime geçiş sisteminin sürekliliğini sağlayabilme adına ön plana çıkarılmaktadır. Diğer yandan bu uç örneklerin, hem yerleştikleri öğretim kurumları hem de geldikleri çevrenin yerel düzeydeki bürokratik ve siyasi figürleri tarafından bir halkla ilişkiler fırsatı olarak değerlendirildiği düşünülmektedir."
Raporda, bu örneklere odaklanılmasının ve bu örneklerin gündem oluşturmalarının, fırsat eşitliğinden yoksun ve dezavantajlı öğrencilerin göz ardı edilmesini kolaylaştırıcı bir rol oynadığı vurgulanıyor.
Rapora göre, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi, sınavın ve seçmenin eşit veya objektif yapılmasının ötesinde, öğrencilerin yetenekleri ile bilişsel ve duyuşsal kapasitelerinin geliştirilmesinin önündeki dezavantajları en aza indirecek; erken çocukluk bakım ve eğitimi, akademik destek mekanizmaları, eğitim ortam, koşul ve kaynakları bakımından dengesizliklerin giderilmesi gibi fırsat eşitliğini geliştirecek önlemlerin alınmasına bağlı bulunuyor.
Türkiye’deki mevcut uygulamada kaliteli eğitim alma hakkından çok, zorunluluk boyutunun ön plana çıktığına dikkat çekilen rapor şöyle:
“Ortaöğretimin zorunluluk boyutu ile birlikte aynı zamanda kaliteli bir ortaöğretime erişim hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi, ortaöğretimde her bir bireyin potansiyelini geliştirmek için mümkün olduğu ölçüde bireylerin ihtiyaçlarına göre uyarlamalar yapmayı gerektirmektedir. Okullar arası başarı farklılıkları ve eşitsizlikler azaltılmalıdır. Bunun için öncelikle okullar arasında; kaynak dağılımının dengelenmesi, öğretmen dağılımında nitelik ve niceliksel olarak denge sağlanması, öğretmenlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesi, teknolojik altyapının dengeli biçimde geliştirilmesi, başarısızlık riski yüksek öğrencilere yönelik destek programları oluşturulması gerekir."
Genel akademik eğitim veren liselerin kontenjanlarının talebi karşılamaması, mesleki eğitimi de tercih etmeyen öğrencilerin zorunlu olarak açıköğretime yerleşmesi anlamına geldiği hatırlatılan raporda, “Açıköğretim istisnai koşulları olan bir seçenek olarak değerlendirilmelidir. Başka bir lise türü veya özel öğretim kurumunu tercih etmedikçe, her öğrenci kendi yerleşim yerindeki liseye kayıt yaptırma hakkına sahip olmalıdır’’ ifadesi yer aldı.
Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde yaşayan 8. sınıf öğrencisi Esmanur Demir, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavında tam puan aldığını Siverek’te tarlada çalışırken öğrenmişti. TEDMEM raporuna göre, Esmanur’un başarısı çok istisnai bir durum. Gerçekte Esmanur’un koşullarında yaşayan çocuklara eğitimde fırsat eşitliği tanınmıyor.
Kaliteli eğitim kriterleri
* Çocukların ve gençlerin iyi olma hallerine katkısı.
* Temel yetkinlikler ve ortak becerileri geliştirmeye katkısı.
* Eğitimde fırsat eşitliğine katkısı.
* Bireylerin ilgi, ihtiyaç ve tercihlerine uygunluğu ile potansiyellerini en üst düzeyde geliştirmeye katkısı.
* Toplumun ve ekonominin ihtiyaç ve beklentilerine uygunluğu.