Deniz Zerin
Sonuca bağlanan Devrimci Karargah davası adalet sistemi içinde sık rastlanan bir uygulamaya, aleyhinde delil bulunmayan sanıklara yönelik mahkumiyet kararı ile sonlandı.
Davanın sonucunda hakkında mahkumiyet kararı çıkan sanıklar arasında devrimci hareketin bir parçası olmuş ya da olmamış bir çok isim yer aldı. Ancak mahkumiyet kararı çıkan 35 sanıktan birinin durumu dğer sanıklardan farklı.
Sultan Seçik 30'larının sonlarında, bağırsak kanseri hastası ve bir bebeği var. Hakkında delil olmadan tutuklama karar çıkanlardan. Evinde gözaltına alınmış. Evde yapılan aramalarda suç unsuru sayılabilecek hiç bir şey bulunamamış. İddianamede aleyhinde gösterilen tek şey 2009 Nisan'ında polisle Bostancı'da girdiği silahla çatışmada ölen Orhan Yılmazkaya'nın ölümü ardından yapılan basın açıklamasına katılmak.
Devrimci Karargah davası kararına ilişkin T24'e konuşan Sultan, şu anda yaşam kavgası verdiğini söyledi. Sultan, "Benim için şu an yaşamsal bir kavga söz konusu. Derdimi ifade edebilmekten ziyade yaşama savaşı veriyorum" dedi.
Kendisine dava süreci ile genel düşüncelerini sorduğumuzda ağzından çıkan ilk kelime "hukuksuzluk" oluyor.
"Bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Yargılama 2 senedir sürüyordu. Evden gözaltına alındık. Evde arama yaptılar fakat evde suç unsuru sayılabilecek hiçbir şey yoktu. Silah yoktu."
Sultan'a göre, başına gelenler yargısız infaz. Gözaltına alındığı dönemde Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) merkez yönetim kurulu üyesiymiş. Eşi de partinin genel başkanlığını üstleniyormuş.
"Devrimci karargah üyesi olduğumuzu söylediler. Ellerinde sadece katıldığımız basın açıklamasının görüntüleri var. Ben ve eşim hiç bir eyleme katılmadık. Sosyalistiz, öyle de kalacağız."
Sultan tahliye okunurken mahkeme başkanının "suçun vasfı değiştiği için tahliye edildiniz" dediğini söyledi. Açıklamayı duyduklarında davanın sonucunda beraat kararı çıkacağına dair inançları pekişmiş.
Dava sonucunda kendisine 6 yıl 3 ay hapis kararı çıkınca şaşırdığını belirtiyor. "Böyle, bir karar beklemiyordum. Şaşırdım. Azıcık burjuva hukuku varsa temyiz kararı verilir. Haklılığımı ispatlama kavgasını geçtim. Sadece hayatta kalmak istiyorum, çocuğum için." Hasta tutukluların tedavilerine hapishanede devam edemediklerini hatırlatıyor Sultan.
Hakkında delil bulunmamasına ilişkin konuşurken Sultan'ın sesi yükseliyor. "Birini hırsızlıkla bile suçlasanız, tanık göstermeniz gerekir. Delil yok. Suç unsuru oluşturbilecek hiç bir şey yok. Gizli tanık ifadesi yok."
Sultan kemoterapi tedavisine devam ediyor. Bebeğini büyütüyor. İlerisi için umutlu olduğunu belirtiyor. Sultan temyiz başvurusunu yaptıklarını söyledi. Ona göre 1.5 yıl alacak temyiz sürecinin sağlığı için önemli bir süre. Çocuğu ile de ilgilenebilmesi adına bu zaman zarfı önemli. Umutları Yargıtay'ın hakkındaki kararı bozacağı yönünde.
Son olarak Sultan'a Devrimci Karagah davasında ya da Gezi Parkı direnişine karşı operasyonlarda neden özellikle SDP'nin hedef alındığını soruyoruz. Kendisinin artık SDP üyesi olmadığını belirterek başlıyor söze: "SDP yasal bir parti. Fakat sadece yasallığa değil, meşruiyete de önem veren bir parti. Eylemlerinin meşru olması gerektiğini düşünen bir parti. Gezi Parkı olaylarında devlet şiddetinin ne kadar şiddet uyguladığını gördük. Bu kadar şiddetin uygulandığı yerde, insanların kendilerini savunmaları meşrudur."
SDP'nin ayrıca özgüven yaratıcı bir pari olduğunu söylüyor Sultan. "Devletin gözünde SDP kendisine karşı çıkanlara özgüven veren, özgüven veren eylemler gerçekleştiren bir parti." SDP'nin meşru alanda çok sıkı durduğunu da düşünüyor. Ona göre, SDP'nin operasyonların hedefi olmasının sebebinin devlet şiddetine karşı meşru savunma yapması, meşruiyet alanında durması.
Başbakan'ın her zaman bir suçlu bulup onun üzerine gittiğini söylüyor Sultan. Böylece Başbakan kendisini tartışma konusu yapmadan, başkaları suçlayarak kendini aklıyor.
Telefonla gerçekleştirdiğimiz görüşmenin sonunda Sultan hala umutlu olduğunu söylüyor. Aleyhinde suç unsuru sayılabilecek delil olmamasına rağmen hakkında çıkan kararın Yargıtay tarafından bozulacağını umuyor.