Haldun Dormen: 3 bin yıllık tiyatro hiç ölür mü?

Haldun Dormen: 3 bin yıllık tiyatro hiç ölür mü?

Duayen tiyatrocu Haldun Dormen, "Tiyatro uğruna paradan, puldan vazgeçtim. Tiyatro uğruna birçok şeyi de sattım. Dairelerim vardı, onlar gitti. Babamdan kalan hemen bütün malvarlığım gitti. Hiçbir zaman da arkaya bakmadım" diye konuştu. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuşan Haldun Dormen, "Tiyatro bitti' diyenlere cevabınız nedir?" sorusuna "3 bin yıllık şey nasıl ölür canım! Bir de şu anda her yerde tiyatro fışkırmakta. Pek çok genç tiyatro kuruluyor. Bu da bana gelecek için çok ümit veriyor. Her şey sadece kötü gitmiyor yani, iyi şeyler de oluyor" dedi.

Ayşe Arman'ın Haldun Dormen'le yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:

Bugün Dünya Tiyatrolar Günü. Tiyatro bize neden lazım? Ne sağlar insana? Nasıl geliştirir?

- Tiyatro kendimizi görme imkânı verir. Bizim tiyatroda yapmak istediğimiz şey, insanlara kendilerini tanıtmak, göstermek. Yani tiyatro ille de bir ders vermek istemez. Farkında olmadan verirse insanlara bir şeyler öğretirse, ne âlâ...

Hayatı boyunca hiç tiyatroya gitmemiş insana ne denir?

- ‘Zavallı’ denir. Fakat hiçbir şey için de geç değil hayatta. Hemen gitmesi onun için iyi olur.

Sizin tavsiyeniz nedir? Kültürlü bir insan ne kadar sıklıkta gitmeli?

- En azından ayda bir. Tamam İstanbul’da biraz zorlaştı, eskiden Beyoğlu’ndaydı tiyatrolar. Birinde yer bulamazsan, diğerine gidiyordun. Şimdi öyle bir imkân kalmadı. Çok zor yer bulunuyor veya hiç bulunmuyor ya da nerede oynandığı bilinmiyor. Yine de bu röportaj vesile olsun. Kapın çocuklarınızı, ayda bir kere maaile tiyatroya gidin. Bunu iş edinin. Çünkü onların ufkunu açacaksınız, onlara çok başka vizyonlar kazandıracaksınız. Ailelerimiz bizi tiyatroya götürdüğü için tiyatrocu oldum ben...

Tiyatro ölmez, değil mi? “Tiyatro bitti!” diyenlere cevabınız nedir?

- 3 bin yıllık şey nasıl ölür canım! Bir de şu anda her yerde tiyatro fışkırmakta. Pek çok genç tiyatro kuruluyor. Bu da bana gelecek için çok ümit veriyor. Her şey sadece kötü gitmiyor yani, iyi şeyler de oluyor. Şu an sadece İstanbul’da oyun oynayan 200’ün üzerinde tiyatro var. Ama bak bir şikâyetim var...

Nedir o?

- Tiyatro var ama yazan yok! Gazetelerin kültür-sanat sayfaları azaldı. Hürriyet’te bile azaldı. Bu çok üzücü. Bu sayfaların fazlalaştırılması lazım. Sen de daha fazla yaz. Git o oyunları izle, ayda birkaç kere tiyatro yaz. Bu konuda öncü ol. Alya’yı da götür. Ben 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Alman başbakanın söylediği lafı hatırlatmak istiyorum. Savaştan sonra bitik yıkık, perişan Almanya’da söylediği ilk şey, “Hastanelerden önce tiyatrolarımızı açmamız gerekiyor!” Tespite bakar mısınız?

88’siniz ve hâlâ sahnedesiniz! Yorulmuyor musunuz? “Artık oyunculuk yapmasam” demiyor musunuz?

- Hayır hiç! Allah’a şükür enerjim yerinde. Koltukta bütün gün oturup, “Bugün ne yapacağım?” diye mi düşüneceğim? Sürekli yollardayım, neredeyse her gün başka bir şehirdeyim, oyunlar, öğrenciler, provalar, turneler, yeri projeler, dolu dolu hayatım... İşim gücüm hiç bitmiyor, 24 saat yetmiyor... Ben de bayılıyorum bu hıza. Hep öyle yaşadım, hâlâ öyle yaşıyorum ve farkında olmadan pek çok gencin tiyatrocu olmasına vesile oluyorum. Bundan daha şahane ne olabilir?

 

Tiyatro uğruna paradan vazgeçtim

 

Tiyatro uğruna nelerden vazgeçtiniz?

- Paradan, puldan vazgeçtim bir kere. Hatta tiyatro uğruna birçok şeyi de sattım. Dairelerim vardı, onlar gitti. Babamdan kalan hemen bütün malvarlığım gitti. Hiçbir zaman da arkaya bakmadım.

Üzülmediniz mi?

- Yok hayır, geriye bakmam.

İyi de bu bencillik değil mi?

- Evet, bencillik ama iyi bir bencillik! Ne yaşarsan yaşa, daima önüne bak, devam et.

Hürriyet'te yayımlanan söyleşinin tamamını okumak için tıklayın