Burcu Karakaş
Depremden etkilenen Suriyeliler, karşı karşıya kaldıkları yıkımla birlikte Türkiye'de en başa döndüklerini anlatıyor.
"Halep'te evim yıkıldı. Buradaki ev de yıkıldı. Suriye’de her şey yıkılmıştı, Türkiye'de de yıkıldı. Halimize bak. Sıfıra döndük. Hiçbir şey kalmadı."
Suriyeli Ömer Hassun, 12 senedir Türkiye'de yaşıyor. Hassun, resmi verilere göre Hatay'da geçici koruma altında olan 7 bin 116 Suriyeli'den biri. 37 yaşındaki adam, inşaat işçiliği ile hayatını kazandığını anlatıyor. Ancak artık ne bir işi ne de evi var.
Depremde kaybettiği sadece evi ve işi de değil. Kurtuluş Caddesi'nde ikamet eden Hassun, enkaz altında kalan iki çocuğundan bir hafta boyunca haber alamamış. Bir hafta öncesine kadar enkaz başında beklerken bize şunları söylüyor:
"Çocuklardan bilgi almadan gitmeyiz buradan. Buradan gitsek bile nereye gidelim? Hayatımızı yeniden inşa etmek için gelmiştik ama hepsi tekrar yıkıldı. Ve çocuklarım gittiler. Canlı ya da cansız haber alalım istiyorum. Hâlâ umut var. Elhamdülillah…"
Ancak Ömer Hassun'ın umudu günler sonra derin bir hüzne dönüşüyor. Ömer Hassun'un oğulları 17 yaşındaki Cemal ve 14 yaşındaki Ahmet'in enkazdan cenazelerinin çıktığını ve iki oğlunu Suriye'ye götürerek defnettiğini öğreniyoruz.
Depremin ardından Hatay'da yaşayan Suriyelilere tercümanlık desteği vermek üzere şehre gelen D. de Türkçe bilmeyen Suriyelilerin yaşadıkları zorlukları aktarıyor:
"Akrabalarının nerede olduklarını anlatamıyorlardı. Bir amca çizerek anlattı evde kimin nerede olduğunu. Tercüman olmayınca kepçe de enkaz başında nereyi kazacağını bilmiyordu."
Hatay'da Hama Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği avlusunda tanıştığımız, Akasya mahallesinde ikamet eden sekiz kişilik Suriyeli aile de Halep'teki evleri yıkıldıktan sonra Türkiye'ye sığınmış. İsimlerini vermek istemiyorlar. Çocuklar kendi aralarında oyun oynarken aile büyüklerinden yaşlıca bir kadın kenarda sessiz sessiz ağlıyor. Ailenin genç üyelerinden bir erkek söz alıyor:
"Bizim mahalledeki eski binaların giriş katında çoğunlukla Suriyeliler oturuyordu. Çoğu ev çöktü. Biz de apartmandan çıkmak üzereyken evimiz çöktü. Burada kimsemiz yok, nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Büyük bir aileyiz, nereye gidelim? Şu an kira ödeyecek paramız yok. En azından bir çadır…"
Çadır için başvuruda bulunduklarını ama henüz kendilerine sıra gelmediğini anlatıyorlar. Bir de Hatay'ı terk eden akrabalarının başına gelenleri:
"Biri Mersin'e yurtta kalmak üzere gitti. Gece yarısı sokağa bırakmışlar. Valilik, önceliğin Türk vatandaşları ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Suriyelilere verildiğini söylemiş. İki gün sokakta kalmışlar. Bir diğer aile, Bursa'da düğün salonuna yerleşmişti. Zabıta gelmiş, düğün salonunun sahibini uyarmış. Onlar da ne yapacaklarını bilemeyip Hatay'a döndü."
Hama Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilere yardım ederken kendilerini bir anda depremzedelere destek olurken bulmuş. Dernek Başkanı Ammar Al Najjar, "Depremden hemen sonra gelip açtım buranın kapısını. Yağmur yağıyordu. Çocuklar ayakları çıplak geldi. Suriyeli ya da Türkiyeli belki binlerce kişi geldi. Deprem bizi birleştirdi" diyor.
Dernek, bazı depremzedeler için barınma sorununa geçici de olsa çözüm olmuş. Gelen gıda yardımlarının ardından yemek pişmeye başlamış, ilaç dolu küçük bir revir bile kurulmuş. Ücretsiz otobüs seferleriyle şehirden ayrılmak isteyenlere destek olmuşlar. Al Najjar'ın anlattıklarının tümü, gönüllülerin çabaları sayesinde gerçekleşmiş:
"Buraya bu kadar insan gelince AFAD'a çağrıda bulunduk yardım için ama kimseden dönüş olmadı. 15 Şubat itibari ile devletten hiç yardım gelmedi. İtfaiyeden tuvalet için su dilendik."
Hatay halkının Suriyelilerle dayanışma gösterdiğini aktaran Al Najjar, arada Suriyelilere yönelik saldırıların yaşandığını da ekliyor.
"Suriyeli bir genç, akşam vakti jandarma tarafından durdurulmuş. Barınabilmek için derneğe geleceğini söylemiş ama Türkçe bilmediği için jandarma ne dediğini anlamamış. Dövdükçe dövmüşler. Geçen hafta burada tedavi ettik o genci."
Zor durumda olan Suriyeliler, sadece Hatay'da değil. Depremin yıkıma uğrattığı Osmaniye'deki Masal Park'ta kurulan çadırkentte görevli psikososyal ekiple konuşuyoruz. Kadın, çocuk ve göçmenlerden çok az bildirim aldıklarını anlatıyorlar:
"Sadece bir çadır bölgesinde tercüman olduğunu öğrendik. Tercüman olmaması psikiyatri gibi sözel muayene yapılan alanda işleri iyice zorlaştırıyor. Tercüman sayı artırılmalı. Ayrımcılığın da göçmen başvurularını azalttığını düşünüyoruz."
Göç İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre, Osmaniye'de geçici koruma altında 7 bin 435 Suriyeli bulunuyor. Emine hanım, Alibeyli Mahallesi'ndeki evi ağır hasarlı olduğu için Masal Park'a kurulan çadırkentte babasını savaşta kaybeden 19 yaşındaki yeğeni ile kalıyor. Bir çadırda 10 kişi uyuduklarını dile getiriyor. O da geleceği hakkında oldukça karamsar.
"Ben bekarım, 57 yaşındayım. Hiç evlenmedim. Durumum kötü. İş de yok adam da. Nasıl olacak bakalım, bekliyoruz. Bize bir yardım… Nereye koyacaklar bizi, bilmiyorum."